Breaking News

Yüksekdağ: Kobanê’ye uygulanan ambargo ve blokaj kaldırılmalı

PYD ve YPG yetkililerinin mesajını ileten HDP Eş Genel Başkanı Yüksekdağ, Türkiye’nin Rojava’nın özerk kantonlarını tanıması gerektiğini söyledi. Kanton yönetimlerinin resmi muhatap olarak alınması gerektiğini de ifade eden Yüksekdağ, “Rojava ve Kobanê’ye uygulanan ambargo ve blokaj kaldırılmalı. Gerek insani yardım malzemeleri, gerekse de direnişçilerin ihtiyaç duyduğu savunma malzemelerinin Kobanê’ye girmesi için Türkiye sınırından güvenli bir yol açılması zorunludur. Türkiye hükümeti bu zorunluluğa bağlı olarak görevini yerine getirmelidir" dedi.
"Onlar Türkiye ile Rojava arasında kurulacak halklar köprüsü, bütün Ortadoğu halklarının kaderini belirleyecektir. Gelin hep birlikte kaderimizi belirleyelim' dediler. Biz de, direnenlerin sözüyle sesleniyoruz: Tam da bu köprüyü kurmanın zamanıdır. Halklarımızın birleşik mücadele köprüsünü kurmak için bundan daha iyi bir zaman olamaz" dedi.
Kobanê direnişine destek vermek için Suruç ve Kobanê'ye giden sol parti başkanlarından oluşan heyet, bugün izlenimlerini basınla paylaştı.
İnşaat Mühendisleri Odası'ndaki basın toplantısına HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, HDP milletvekilleri Ertuğrul Kürkçü, Levent Tüzel, HDP MYK ve PM üyeleri, HDK bileşeni partilerin eş genel başkanları ESP Genel Başkanı Sultan Ulusoy, SYKP Eş Genel Başkanı Tuncay Yılmaz, EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, SDP Genel Başkanı Rıdvan Turan, YSGP Eş Sözcüsü Sevil Turan ile ÖDP Eş Genel Başkanı Bilge Seçkin Çetinkaya, EHP Genel Başkanı Sibel Uzun ve Halkevleri Genel Başkan Yardımcısı Samut Karabulut ile siyasi partilerin yönetici ve üyeleri katıldı.
'HEM SALDIRGANLIK HEM DİRENİŞ SINIR TANIMIYOR'
İlk sözü alan Figen Yüksekdağ, "Saldırının en ağırının, direnişin ne büyüğünün yaşandığını gördük. Hem saldırganlık sınır tanımıyordu, hem de direniş ve direnişe yüzünü dönen halklarımız sınır tanımıyordu. Sınırsız bir direniş ve sınırsız bir saldırganlık söz konusu" dedi.
Yüksekdağ, hükümetin sınır eylemlerine yönelik saldırılara dikkat çekti, "Ayrıca İstanbul'dan yola çıkan arkadaşlarımız çok yoğun bir polis terörüne maruz kaldı. Bunları aşarak Suruç'a ulaştı" diyerek, eyleme katılanları kutladı ve ekledi: "Mücadele ederek sınıra ulaştılar."
İstanbul ve Ankara’dan giden 3 bin kişinin sınırda dün bir saldırı ve katliam girişimi ile yüz yüze bırakıldığını belirten Yüksekdağ şöyle konuştu: “Bunu kınıyoruz. Mayınlı bölge ile Türk askerinin ateşi altında bırakıldı. Bir can pazarının olduğu bir tabloydu. Sınır boyunda bir taraftan büyük bir insanlık ve onur mücadelesi yürütülüyor. Diğer taraftan saldırı politikasında sınır tanınmıyor.
Bütün dünya hakları adına çok görkemli bir direniş yaşanıyor. Saldırı cephesinin karşısında Rojava halklarının cephesi çıplak bedenleri ile direniyor. Sadece direnişçiler değil, sivil halk da saldırılarla karşı karşıya. Sınırda nöbet tuttuğumuz gün bu insanlık trajedisini çok iyi yaşadık. Kobanê'den Suruç'a geçmeye çalışan halka gözümüzün önünde ateş açıldı. Şans eseri kimse ölmemişti. 'Çok şükür' dedik. Ama bu bir gün sürdü. Çünkü dün ailesini vahşetten kurtarmaya çalışan bir Kobanêli öldürüldü. Kobanê yalnızlaştırılmaya çalışıyor, halkların özgürlüğü, iradesi ve kardeşliği üzerine kurulmaya çalışılan düzen boğulmaya çalışılıyor."
'İKİYÜZLÜ POLİTİKA İZLİYORLAR'
ABD öncülüğünde oluşturulan uluslararası koalisyona dikkat çeken Yüksekdağ, "Bu koalisyon, IŞİD'e karşı gerçek mücadeleyi yürüten güçleri desteklemeyi öngörmüyor. IŞİD'e karşı gerçek insanlık mücadelesini verenleri desteklemiyor. Uluslararası müdahale güçlerinin de ikiyüzlü politika ile dünya halklarının karşısına çıkıyor. Bir tarafta IŞİD'e karşı her gün kanını dökerek direnenler var. Diğer tarafta esas mücadele edenleri desteklemeyip mücadele ediyor görünenler var" diye konuştu.
'TAMPON BÖLGE ASLA KABUL EDİLMEYECEK'
HDP Eş Genel Başkanı Yüksekdağ, Türk devletinin hükümetinin yaklaşımını eleştirdi. Hükümetin Rojava halkının iradesini boğmaya yönelik politik yönelimlerinin somutluk kazandığını ifade eden Yüksekdağ, tampon bölge oluşturulmak istendiğini söyledi. Bu planın DAİŞ’e karşı mücadele planı olmadığını, Rojava’ya karşı mücadele planı olarak görüldüğünü sözlerine ekledi. “Bu plan halklar tarafından asla kabul edilmeyecektir" dedi.
"Kobanê düşerse Türkiye de düşer" diyen Yüksekdağ, "AKP'ni varlık alanı da bertaraf olur. Barış ve çözüm umudu yara almıştır. Bu yara sadece Kürt halkının yarası olmayacaktır. AKP hükümeti şunu çok iyi bilsin. Kendini siyasi iktidar hatta bölgenin saltanı sananların yarasıdır, en zayıf noktasıdır" dedi.
Çözüm sürecini de hatırlatan Yüksekdağ, "Türkiye'de barış isteyecekseniz ama Rojava'da savaşı tırmandıracaksınız. Böyle bir ikiyüzlülük olamaz" diye konuştu. 
Yüksekdağ, görüştükleri PYD ve YPG yetkililerinin mesajını da iletti: "Devrimi savunma kararlılığını ifade ettiler. 'Kobanê düşmeyecek, düşmesine izin vermeyeceğiz. Bunu bütün dünya halkları çok iyi bilsin' dediler. 'Bu hepimizin mücadelesidir. Kobanê, Rojava hepimizin vatanı. Türkiye ile Rojava arasında kurulacak halklar köprüsü, bütün Ortadoğu halklarının kaderini belirleyecektir. Gelin hep birlikte kaderimizi belirleyelim' dediler. Biz de, direnenlerin sözüyle sesleniyoruz: Tam da bu köprünü kurmanın zamanıdır. Halklarımızın birleşik mücadele köprüsünü kurmak için bundan daha iyi bir zaman olamaz."
'BU SÖZ BİZİ AYAKLANDIRMALI'
Yüksekdağ, halkın yüksek moraline dikkat çekti: "Her günü savaşla geçen insanlarımız, yoldaşlarımız bizi büyük moral gücü ile karşıladılar. Burada birçok insanın ve güce sahip olanların anlayamayacakları bir mücadele yürütülüyor. Tanklara karşı elimizde kısa menzilli silahlarla mücadele ediyoruz. Bir tankı ortadan kaldırmak için fedai eylemler yapıyor. Kendi bedenlerini feda ediyoruz. IŞİD'in bu ilerleyişini ancak öyle durdurmayı başardık. Bu gerçeğin ta kendisi. Bütün dünyayı kanatacak, aynı zamanda ayaklandıracak sözün ta kendisi. Bu söz bizi ayaklandırmalır."
Rojava'nın siyasi gücünün tanınmasının bir zorunluluk olduğunun altını çizen Yüksekdağ, "Rojava’daki özerk demokratik halk iradesi uluslararası toplum tarafından tanınmalıdır. Rojava’daki siyasi irade, siyasi dizayn masalarının dışında asla tutulamaz. Yeni dizaynı gerçek mücadeleyi yürütenlerden asla bağımsız yapamazlar" dedi.
Yüksekdağ, son olarak da şu çağrıyı yaptı: “Türk devleti derhal IŞİD’e verdiği desteği kesmeli.
Rojava Özerk Yönetimi ve kantonları resmi muhatap alınmalı. Rojava ve Kobanê’ye uygulanan ambargo ve blokaj kaldırılmalı. Gerek insani yardım malzemeleri, gerekse de direnişçilerin ihtiyaç duyduğu savunma malzemelerinin Kobanê’ye girmesi için Türkiye sınırından güvenli bir yol açılması zorunludur. Türkiye hükümeti bu zorunluluğa bağlı olarak görevini yerine getirmelidir."
TÜZEL: HALKLAR AKP’NİN PLANLARINI BOZACAK ŞEKİLDE KARŞISINA ÇIKMALI
Toplantıda bir konuşma yapan HDP Milletvekili Levent Tüzel ise, "Türkiye halklarını, AKP'nin planlarını bozacak şekilde karşısına çıkartmamız gerekiyor” dedi. Öncelikli görevin bu olması gerektiğini söyleyen Tüzel, hükümetin tampon bölge önerisine dikkat çekti. Tüzel, "Tampon bölge bizim kabul edebileceğimiz bir şey değil" diye konuştu. 
KÜRKÇÜ: KOBANÊ DİRENİŞİ DALGA DALGA YAYILIYOR
HDP Milletvekili Ertuğrul Kürkçü de, Kobanê direnişinin Türkiye'nin her yerine dalga dalga yayıldığını belirtti. "Halklarda direniş ve kader ortaklığı duygusunu yarattı. Bu Türkiye'de 1980 sonrasında görmediğimiz türde çoğulcu, heterojen bir ortaklık. Türkiye'nin bütün ezilenlerini bir ortaklık duygusuna sokan bir direniş. Salih Müslim'in dediği gibi Stanlingrad haline geldi" dedi. 
"Hükümetin dediği gibi Suriye Kürtleri ile Türkiye doğal müttefikse bunun somut karşılığını Kürtler görmek istiyor" diyen Kürkçü, dün sınırda yaşanan saldırıları da hatırlattı. PYD ve kanton yetkililerinin talebinin Kobanê’nin doğusu ile batısı arasında bir geçiş koridorunun açılması olduğunu söyleyen Kürkçü “Bu geçiş IŞİD'e kapatılmalı, direniş için açılmalı" diye konuştu.
Türkiye’nin batısında bir dayanışma ve ortaklık cephesi örülerek ve Türkiye’nin DAİŞ ile olan bağını kopartarak, üzerlerindeki basıncın kırılması halinde onların çok iyi savaşacaklarını gösterdiklerini de sözlerine ekledi.
ÇETİNKAYA: KOBANÊ’DEN GELEN HALKIN DESTEK VE DAYANIŞMAYA İHTİYACI VAR
ÖDP Eş Genel Başkanı Bilge Seçkin Çetinkaya, Kobanê'den gelen halkın destek ve dayanışmaya ihtiyacı olduğunu söyledi, "Türkiye'nin gelenlere kucak açtığı iddiasının doğru olmadığını gittiğimiz bir kampta gördük" dedi. 
UZUN: IŞİD TEHLİKESİ SADECE KOBANÊ VE ROJAVA’NIN SORUNU DEĞİL
EHP Genel Başkanı Sibel Uzun, dün İstanbul Üniversitesi'ndeki saldırıyı hatırlatarak şunları söyledi: "IŞİD tehlikesini sadece Kobanê ya da Rojava'nın sorun olarak görmeyelim. Bu tehlikeye karşı AKP karşı bir siyaseti yürütmek zorundayız. Nasıl 1 Mart tezkeresini hükümete iade ettiysek, 2 Ekim'de gündeme gelecek tezkereyi AKP'ye iade edecek bir politik hattı yürütmeliyiz."
KARABULUT: KOBANÊ BİZİM İÇİN STALİNGRAD’DIR
Halkevleri Genel Başkan Yardımcısı Samut Karabulut, Stalingrad direnişini hatırlattı, "Stalingrad düşseydi, Nazizm kazanacaktı. Kobanê'nin bizim açımızdan böyle bir anlamı var. Kobanê düşerse, başka halkların gündemine daha büyük savaşlar gelecek" dedi. Kobanê halkların da kaderini belirleyeceğinin simgesi olduğunu hatırlatan Karabulut, "Gezi isyancılarının değerleriyle Kobanê savunulmaktadır. Gezi isyancıları Kobanê’ye sahip çıkmaktır. Emperyalistler, halkın kendi kaderini belirleyeceği fikri boğmak istiyor. Buna izin vermeyelim" diye konuştu.
YILMAZ: ORADA ÇARESİZ BİR HALK YOK
SYKP Eş Genel Başkanı Tuncay Yılmaz, "Basında yansıtıldığı gibi çaresiz bir halk yok. Kobanêlilerin istedikleri öz savunmanın önündeki engellerin kaldırılmasıdır. Yoksa uluslararası koalisyondan demokrasi ve özgürlük beklemiyorlar. Ayrıcı bu sürecin ortak mücadelenin örülmesi için önemli olduğunu belirtiyorlar" dedi. Tezkereyi hatırlatan Yılmaz, "tezkereye karşı ve tezkerenin arkasındaki fikre karşı büyük direnişi örmemiz gerekiyor" dedi. 
GÜRKAN: KOBANÊ DİRENİŞİ ORTADOĞU’NUN GELECEĞİNİ BELİRLEYECEK
EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, Kobanê direnişinin bütün Ortadoğu'nun geleceğini belirleyeceğini belirtti. Gürkan hükümete de şöyle seslendi: "IŞİD ile mi komşu olacak, yoksa Rojava halkının oluşturduğu demokratik, eşit laik sistemle mi komşu olacak. Karar vermeli. Biz halklar olarak IŞİD çetelerine değil, Rojava halklarına komşu olacağız.”
TURAN: KOBANÊ DİRENİŞİNİ TÜRKİYE HALKLARI SAHİPLENMELİ
SDP Genel Başkanı Rıdvan Turan, hükümetin "tampon bölge" planını hatırlattı, "Türkiye'nin siyasi yaklaşımında bir değişiklik olmayacak gibi görünüyor" dedi. Turan, "Yaptığınız görüşmelerde direnişin aslında pek çok dinamiği ile içi çe olduğu vurgusu vardı. Şimdi Kobanê direnişi, nasıl İstanbullu, İzmirli, Ankaralı haline getirebiliriz. Bunu tartışacağız" dedi. "Orada gördüğümüz direnişçiler moralliydi. Bu nedenle bu direnişin yenilmeyeceği kanaatindeyim" diye konuştu. 
ULUSOY:  KOBANÊ’NİN SESİ OLMALIYIZ
ESP Genel Başkanı Sultan Ulusoy, "Buradan giderken adımımızın mütevazı olduğunu söyledik. Oraya gidince bunu çok net gördük. Çıplak bedenleri ile savaşan bir halk vardı. Bizi direnişin yüce gönüllüğü ile karşıladılar. Bize şunu söylediler: ‘Rojava ortak vatan hep birlikte savunacağız.’ Asya Abdullah ‘ortak vatanı savunmak için önümüzde tarihsel fırsat var’ dedi. Batıda, uluslararası alanda Kobanê’nin sesi soluğu olmamız gerektiğini ifade etti. Saldırılar çok kapsamlı. Öyle bir politik süreç örmeliyiz ki bu saldırganlığı karşılayacak düzeyde olmalı” diye konuştu.
PYD Eşbaşkanı Salip Müslim’in “Her kim ne yapacaksa şimdi yapmalı” sözünü de hatırlatan Ulusoy, “Yarın çok geç olabilir. Yarının çok geç olmaması için politik çalışmalarda odaklanılması gereken birkaç nokta olduğunu ifade etti.
“Emperyalistlere şunu sormamız gerekiyor. Oluşturduğumuz koalisyon IŞİD'e yönelik saldırılar gerçekleştiriyor mu? Rojava'nın özerkliği kabul etmek zorundasınız” diyen Ulusoy, silahların da eşitsizliğine dikkat çekti.
"IŞİD'i ortadan kaldırmak isteyenler öncelikle savunmanın önündeki engeli kaldırmak zorundalar. Gerçekten bir şey yapmak istiyorlarsa PKK'yi terör listesinden çıkarmalılar" dedi. 

No comments