Breaking News

57 yaşında YPG’li 4 oğlu ile direnişte

MEHMET NURİ EKİNCİ
SERÊKANÎYÊ – Serêkaniyê cephesinde 4 oğlu YPG saflarında olan 57 yaşındaki Seyid, DAIŞ çetelerinin bu toprakları işgal etme şansını asla bulamayacaklarını söyledi.
Rojava halkı DAIŞ çetelerine karşı halk devrimini savunmak için YPG/YPJ savaşçılarıyla omuz omuza direniş mevzilerinde yer alıyor. Her yaştan insanların gönüllü direnişçiliğine bir somut örnek de Serêkaniyê cephesinde yer alan 57 yaşındaki Seyid.
Rojava halkı üzerindeki saldırılar karşısında öz savunma gücünü, YPG/YPJ güçlerini büyütmekle ancak kendi varlığını koruyabileceğine inandığını söyleyen Seyid, “7 yıl boyunca silahlarımızı toprak altında sakladık. Ancak tehlike kapıya dayanıp, yaşam şansımız kalmayınca gömdüğümüz silahları yeniden çıkardık” diyerek, çetelere karşı toplumun her kesiminden destek ve katılımı olması gerektiğini belirtiyor.
Adı Suud Mele Mihemed. 4 oğlu YPG saflarında çetelere karşı savaşıyor. O da YPG savaşçılarıyla birlikte direniş mevzilerinde yer alıyor. YPG’’li savaşçılar ona Seyid diye hitab ediyor. O da bu ismi severek taşıdığını söylüyor. Suud Mele Mihemed, 57 yaşında. İlerlemiş yaşına rağmen 4 oğlu ile birlikte sürekli savaş cephesine gidip geliyor.
Öz savunma içinde yerini alan Seyid çetelere karşı savaşta iki kere yaralanmasına rağmen YPG savaşçılarının yanında kalmakta ısrar ediyor. Çeteler alana geldiklerinde çetelere katılarak evine mülküne el koyan komşuları Araplara hayıflansa da, YPG’nin Rojava’daki Kürt, Arap, Asuri ve diğer halkların ortak değerlerini geliştirdiğini, “YPG’nin mücadelesi olmasaydı, Rojava halkları şimdi çoktan birbirini boğazlamaya başlamıştı. YPG sayesinde Rojava’da halklar arasında düşmanlık yapmak isteyenler başarısız kaldı” sözleriyle ifade ediyor 57 yaşındaki Seyid.
Ailece mücadele içinde yer alıyorlar!
İlerleyen yaşına rağmen YPG saflarındaki 4 oğlu ile birlikte direniş cephesinde yer alan Seyid’in hayat hikayesi bir çok Rojavalı yurtseverin hikayesini anlatır gibi. Seyid çeteler bölgeye gelmeden önce hali vakti yerinde bir Kürt yurtseveriydi.
Seyid, çeteler Rojava’ya saldırmadan önce evi, arabası ve verimli tarlaları olduğunu anlatıyor. Çeteler alana saldırdığında yıllarca iyi komşuluk ilişkileri olan kimi Araplar tarafından evinin talan edildiğini, mallarının çalındığını anlatıyor. Seyid neden silahlandığını ise şu sözler ifade ediyor: “Çeteler Serêkaniyê’ye saldırdığında buralarda yaşayan bazı Araplar çetelere katıldı. ‘Bu topraklar bizimdir, Kürtlerin elindeki toprak ve mallar bizimdir, kızlarına da el koyacağız’ dediler. Çeteler bölye fetva da çıkardılar. Tam 7 yıl boyunca silahlarımızı toprak altına koymuştuk, çıkarmıyorduk. Ama tehlike kapıya dayandığı için mecburen, başka çaremiz kalmadığından biz de kendimizi, toprağımızı, onurumuzu korumak için silahlandık.”
Seyid, 1984 yılında Kürt Özgürlük mücadelesini tanımaya başlamış, 1986 yılında da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ı görmüş, ondan etkilenerek kendi gücü oranında çalışmalara katılmış. Bundan dolayı bir çok defa göz altına alınıp Baas rejiminin işkence merkezlerinden geçmiş.
Seyid’in 4 oğlu Rojava devrimine katılmış ve şimdi Serêkaniyê savaş cephesinde yer alıyor. Kendisi de YPG’ye hizmet ediyor. araçların bakım ve onarım işlerinde çalışıyor. Eşi ise Serêkaniyê’de devrimini kurumlarında yer alıyor. Ayrıca Serêkaniyê’de çete saldırıları yeniden başladığından bu yana cephedeki YPG/YPJ savaşçılarına yemek yapmaya da katılıyor.
Çeteler topraklarımızda olduğu sürece YPG’de ısrar edeceğiz!
Çetelere karşı direnişte iki kez yaralanan Seyid, hiçbir zaman Serêkaniyê’yi terk etmemiş ve ‘heval’lerin yanında yer almaya devam etmiş.
Çeteler Rojava topraklarından çıkmayancaya kadar da YPG’nin yanından hizmetinden ayrılmayacağını söyleyen 57’lik Seyid, “çeteler topraklarımız işgal etmek ve onurumuzu ayaklar altına almak için geldiler. Tüm mallarımıza el koydular, çaldılar. En değerli varlıklarımız olan oğullarımız, kızlarımız bu savaşta şehit düştü. Küçük oğlum Egid’in Xirbebenat’taki çatışmada yaralandı. Eli bilekten kesildi. Ama buna rağmen YPG saflarındaki arkadaşlarını terk etmedi. Ben birkez Önder APO’ya yürekten inandım. Zaferi de bugün onun çizgisinde görüyorum. Kürtlerin hak ve özgürlüklerine kavuşmaları ancak Ebu Omer (Öcalan) hareketi ile mümkün olabilir. Başka da kimse ne bizi kurtarabilir, ne destek olabilir” dedi.
Serêkanîyê de ilk savaşı anlatıyor!
Seyid, zaman zaman gözleri dolarak, zaman zaman çete ve uzantılarına öfkelenerek konuşuyor. Araçla önünden geçtiğimiz Til Xelef’e yakın, çatışmalardan dolayı delik deşik olan bir benzin istasyonu ve bir Brikethaneyi işaret ederek Serêkaniyê’de devrimin ilk başlarında gelişen savaşı anlattı:
“Rejim güçleri kendisine yakın Araplardan bir silahlı güç oluşturmuştu. Bunlar aracılığı ile kendisini koruyacağını düşünmüştü. Ancak Özgür Suriye Ordusu’na bağlı silahlı güçler alana geçince bu Araplar direkt onlara katılarak silahlarını Kürtlere ve diğer halklara çevirdi. Sonra El-Nusra gibi çeteler alana gelince bu silahlı Araplar bu defa onlara katıldı. Yani güç kimden yana olduysa bu Araplar onlara katıldı.
Karakoldan çıkıp Serêkaniyê’ye saldırdılar!
Çeteler Serêkaniyê’ye saldırdığında burada toplam 6 arkadaş bulunuyordu. Cemşit, Dr. Rênas, Akif, Afşin, Rojna ve Rojbin. Bu arkadaşlar çetelere karşı savaştı. Halkı korudu. Halk biraz moral, cesaret alınca destek vermeye başladı. Eğer bu ‘hevaller’ burada olmasaydı, şimdi buralar çetelerin elinde olacaktı. Çeteler Türklerin karakollarından çıkarak Serêkanî’ye saldırıyordu. Ama biz ‘hevallerin’ sayesinde bu şehri çetelerden aldık. Şimdi de çeteler saldırıyor, ama yine başaramayacaklar. 6 kişi Serêkanîyê’yi çetelerden temizledi. Şimdi yüzlerce, binlerce YPG savaşçımız ve silah gücümüz var. Kim gelirse buraya, kim topraklarımıza göz dikerse, ancak burada ölüsü kalır.”
Geleceği nasıl görüyor?
Seyid, DAIŞ çetelerinin ‘Türk devletin Kürtlere karşı hazırladığı bir karanlık proje’ olduğunu ve başarı şansı olmadığını, mutlaka yenileceklerini, Kobanê, Til Hemis ve Til Berak hezimetinin de bunun somut örnekleri olduğunu belirtiyor.
Seyit sözlerini şu sözlerle noktalıyor: “DAIŞ çeteleri girdikleri yerlerde halklara, kültürlere ve inançlara ait ne varsa yerle bir ediyor. Adete tarihi yok ediyor. Bu çeteler Libya’dan Afganistan’a kadar girdikleri bir çok yeri ellerine geçirdiler. Tutunamadıkları tek yer, Rojava ve Kürdistan toprağıdır. Bunlara karşı durabilen, onlara ağır darbeler vuran tek güç, özgürlük bilinci ve inancıyla donanmış olan YPG/YPJ güçleri oldu. YPG olmasaydı, bırakalım Rojava’yı, Suriye ve Irak’ta bile kimse durmazdı.
YPG şimdi tüm Rojava halklarının umudu oldu. YPG’nin savaşı ve direnişi, aynı zamanda Rojava halklarının birlik ve bütünlüğünün harcını oluşturuyor. Başarı mutlaka bizim olacak. Çünkü biz haklıyız ve bu topraklar bizimdir. Tüm halkımız bu mücadeleye destek vermeli ve gençler YPG/YPJ saflarında yerlerini mutlaka almalıdır.”
(aç)
ANHA






No comments