Minbic ne yana düşer usta, özgürlük ne yana?
UMUT ŞERZAN
Zulüm ile âbâd olanın, âhiri berbâd olmasına ramak kaldı Minbic’te. İkinci bir Moğol saldırısı ile yüz yüze kalan kent, çekilen zulmün ardından günyüzüne çıkmak üzere.
Mübalağa sayılmasın söylediğim, gerçekten dünyanın gözü Minbic’te bu aralar. Minbic de yıllara meydan okumuş, öyle her geçen yılla kadimliğine kadimlik katmış bir kent.
Halep’ten sonra ikinci büyük kent Minbic. Asûrî, Sami, Roma, Osmanlı ve daha başka birçok medeniyetin birer çentik atıp geçmişliği var bu kentte. Abbasi halifesi Harun Reşid’den Ebû Firas El-Hemedani’ye, Haçlı saldırıları ardından Selahaddin Eyyubi’ye kadar birçok farklı medeniyetle baş başa kalmış. 13. Yüzyılda başlayan Moğol istilasında payına düşeni almış tabi. Ardından Moğollardan Çerkesler devralmış kenti. 1516 Mercidabık Savaşı sırasında Yavuz Sultan Selim komutasında, Osmanlı’nın Arap dünyasına ve Mısır’a hegemonya penceresi açıldı.
Şimdi 2016’dayız.
Tam 500 yıl geçti de ne oldu buralarda?
Tarihçiler ‘Hilafetin Osmanlı Hanedanına geçme yolu açıldı’ derler Mercidabık ve sonrasındaki Ridaniye savaşı ile.
Şimdi ise tersi yaşanıyor bu topraklarda. DAIŞ çetelerinin sözde hilafetinin yolu kapanıyor bir bir.
Osmanlı’nın hegemonya politikası neticesinde Arap coğrafyasına buradan açıldı kapılar ve çok bahsolunan Türk birliği sağlandı sözüm ona.
Moğolların ve Osmanlı’nın saldırısına maruz kalan Minbic, şimdi Moğolların bir başka versiyonu olan DAIŞ çeteleri ve Osmanlı rüyası ile yanıp tutuşan AKP’nin işgal uygulamalarına maruz kalmakta bir süredir.
Birçok devlet ve iktidarın göz diktiği şen olası Halep’te saltanat sürmek için Minbic’te hakimiyet kurmak, kilit önemde tabi ki.
Ve 2011’de Suriye’de başlayan halk hareketi ve sonrasındaki krizli ortamda birçok güç için “Halep’i işgal etme planları” açısından bu kent en önemli köprü mahiyetinde. Türkiye’ye sadece 1 saat ve DAIŞ çetelerinin ‘hilafet başkanti’ olarak tanımladıkları Rakka’ya ise 2 saat mesafede. Çetelerin Avrupalı üyelerinin Türkiye’den Suriye’ye geçince toplandığı ana kamp işlevi görüyor. Çetelerin lojistik bölge olarak kullandığı Minbic, Raqqa ve Haleb’in, hatta Raqqa ve Humsiyê’nin ortasında bir nokta.
Şimdi soysuzlar çetesinin işgali altındaki kentin sakinlerinin imdat çığlıklarına, yine bu toprakların öz çocukları koşuyor, bu topraklar halkın devrimcileri tarafından özgürleştiriliyor.
Bölgede “tampon bölge kurmak” hayali ile yanıp tutuşan AKP’nin hayalinin üzerinden kırmızı bir hat geçecek dolayısıyla. AKP’nin izlediği Rojava ve Suriye politikası, özgürleştirme operasyonu ile daha da zora girmiş bulunuyor.
Şimdilerde Rusya ve Suriye ile yoğun bir diplomasi faaliyetine girişmesi Minbic’teki özgürlük ilerleyişinden bağımsız ele alınamaz. Fakat uzun süreli çete zulmünde kalan kentin çocukları, toprakları üzerindeki işgale öfkelerini attıkları özgürlük adımları ile gösteriyor. Minbic 7 kez istila girişimine gögüs germiş dirayetli bir kent, kendini özgürce kucaklamaya gelen kendi çocuklarını büyük bir sevinçle karşılayacağı açık.
Bu açıdan Minbic’in halkların kardeşliği ve dünya barışı için önemli olduğunu söylemek istiyorum. Kürt, Arap ve Tükmenlerin ortak yaşadığı şehirde görülmemiş bir irade sergilenecek kuşkusuz. Suriye’nin tamamen özgürleşmesi ve demokratikleşmesi için sadece askeri değil, siyasi bir ortaklaşma da izleyeceğiz.
Zulüm ile âbâd olanın, âhiri berbâd olmasına ramak kaldı Minbic’te. İkinci bir Moğol saldırısı ile yüz yüze kalan kent, çekilen zulmün ardından günyüzüne çıkmak üzere.
Mübalağa sayılmasın söylediğim, gerçekten dünyanın gözü Minbic’te bu aralar. Minbic de yıllara meydan okumuş, öyle her geçen yılla kadimliğine kadimlik katmış bir kent.
Halep’ten sonra ikinci büyük kent Minbic. Asûrî, Sami, Roma, Osmanlı ve daha başka birçok medeniyetin birer çentik atıp geçmişliği var bu kentte. Abbasi halifesi Harun Reşid’den Ebû Firas El-Hemedani’ye, Haçlı saldırıları ardından Selahaddin Eyyubi’ye kadar birçok farklı medeniyetle baş başa kalmış. 13. Yüzyılda başlayan Moğol istilasında payına düşeni almış tabi. Ardından Moğollardan Çerkesler devralmış kenti. 1516 Mercidabık Savaşı sırasında Yavuz Sultan Selim komutasında, Osmanlı’nın Arap dünyasına ve Mısır’a hegemonya penceresi açıldı.
Şimdi 2016’dayız.
Tam 500 yıl geçti de ne oldu buralarda?
Tarihçiler ‘Hilafetin Osmanlı Hanedanına geçme yolu açıldı’ derler Mercidabık ve sonrasındaki Ridaniye savaşı ile.
Şimdi ise tersi yaşanıyor bu topraklarda. DAIŞ çetelerinin sözde hilafetinin yolu kapanıyor bir bir.
Osmanlı’nın hegemonya politikası neticesinde Arap coğrafyasına buradan açıldı kapılar ve çok bahsolunan Türk birliği sağlandı sözüm ona.
Moğolların ve Osmanlı’nın saldırısına maruz kalan Minbic, şimdi Moğolların bir başka versiyonu olan DAIŞ çeteleri ve Osmanlı rüyası ile yanıp tutuşan AKP’nin işgal uygulamalarına maruz kalmakta bir süredir.
Birçok devlet ve iktidarın göz diktiği şen olası Halep’te saltanat sürmek için Minbic’te hakimiyet kurmak, kilit önemde tabi ki.
Ve 2011’de Suriye’de başlayan halk hareketi ve sonrasındaki krizli ortamda birçok güç için “Halep’i işgal etme planları” açısından bu kent en önemli köprü mahiyetinde. Türkiye’ye sadece 1 saat ve DAIŞ çetelerinin ‘hilafet başkanti’ olarak tanımladıkları Rakka’ya ise 2 saat mesafede. Çetelerin Avrupalı üyelerinin Türkiye’den Suriye’ye geçince toplandığı ana kamp işlevi görüyor. Çetelerin lojistik bölge olarak kullandığı Minbic, Raqqa ve Haleb’in, hatta Raqqa ve Humsiyê’nin ortasında bir nokta.
Şimdi soysuzlar çetesinin işgali altındaki kentin sakinlerinin imdat çığlıklarına, yine bu toprakların öz çocukları koşuyor, bu topraklar halkın devrimcileri tarafından özgürleştiriliyor.
Bölgede “tampon bölge kurmak” hayali ile yanıp tutuşan AKP’nin hayalinin üzerinden kırmızı bir hat geçecek dolayısıyla. AKP’nin izlediği Rojava ve Suriye politikası, özgürleştirme operasyonu ile daha da zora girmiş bulunuyor.
Şimdilerde Rusya ve Suriye ile yoğun bir diplomasi faaliyetine girişmesi Minbic’teki özgürlük ilerleyişinden bağımsız ele alınamaz. Fakat uzun süreli çete zulmünde kalan kentin çocukları, toprakları üzerindeki işgale öfkelerini attıkları özgürlük adımları ile gösteriyor. Minbic 7 kez istila girişimine gögüs germiş dirayetli bir kent, kendini özgürce kucaklamaya gelen kendi çocuklarını büyük bir sevinçle karşılayacağı açık.
Bu açıdan Minbic’in halkların kardeşliği ve dünya barışı için önemli olduğunu söylemek istiyorum. Kürt, Arap ve Tükmenlerin ortak yaşadığı şehirde görülmemiş bir irade sergilenecek kuşkusuz. Suriye’nin tamamen özgürleşmesi ve demokratikleşmesi için sadece askeri değil, siyasi bir ortaklaşma da izleyeceğiz.
No comments