Süleyman Şah bir yem mi yoksa operasyon merkezi mi?
Musul’da IŞİD tarafından rehin alınan Türk konsolosluk görevlileriniin 101 gün sonra Türkiye’ye teslim edilmesi konusu gündemdeki yerini koruyor.
“Teslimat”ın Kobanê saldırılarına denk gelen bir zamanda yapılması, konsolosluk görevlilerinin ifadelerinin Türk Dışişleri Bakanlığının yaptığı açıklamalara tezat oluşturması ve neyin karşılığında konsolosluk görevlilerinin teslim edildiği hayli tartışıldı.
Bu konudaki iddialar ve yorumlar devam edecek gibi görünüyor. Aralarında özel harekat mensuplarının da bulunduğu konsolosluk görevlilerinin nasıl bir pazarlık sonucunda ve ne karşılığında teslim edildikleri bir tarafa, konsolosluk görevlilerinin Türk devletinin bilinçli politikası çerçevesinde IŞİD’e rehin bırakıldığı iddiası ise üzerinde durulmaya değer bir konu.
REHİNE Mİ KOORDİNASYON MERKEZİ Mi?
Bu iddiaya göre Türk devleti, uluslararası alanda “ellerinde rehinelerimiz var, onun için bir şey yapamayız” diyecekti.Öte yandan ise hem güney Kürdistan’a hem de Rojava’ya yönelik saldırıları bu “rehineler” eliyle koordine edecekti.
Buna göre; Türk devleti Konsolosluk yetkilileri ve özel harekatçılar yoluyla IŞİD’in güney Kürdistan’ın Şengal ve Mahmur alanlarına yönelik başlattığı operasyonları IŞİD ile birlikte planladı ve koordine etti. Bu görevliler aynı zamanda Kerkük, Mahmur gibi alanlarda KDP peşmergelerin arasına karışarak cephede bulunan gerillaların sayısı ve elindeki silahlar hakkında bilgiler topladı. Ayrıca aynı amaçla Hewler’de faaliyet yürüten Türk Kızılay’ı da devreye konuldu.
MUSUL’DAN RAKKA’YA
IŞİD’in elinde bulunan “rehineler” Kobanê saldırısı öncesi Rakka’ya geçti. IŞİD ile Kobanê’yi düşürme planı yapan “rehineler” veya IŞİD’in tabiriyle “misafirler”, Kobanê’nin bir hafta gibi bir sürede düşeceğini öngörüyorlardı. Bu plana göre; üç taraftan(Batı, Güney ve Doğu) Kobanê’ye saldırılar olacak ve halk kuzeye kaçmak zorunda kalacaktı.
Plan kesin başarı ihtimaline göre yapılmıştı ve bu planı uygulamak için gerekli sayıda çete ve ağır silah temin edilerek bölgeye kaydırıldı. “
SKANDAL KORKUSU MU?
IŞİD’in misafirleri”nin, artık misyonunu tamamladığına kanaat getirilerek Türk devleti tarafından geri çağrıldı veya çağrılmak zorunda bırakıldı.
Özellikle ABD’nin Türkiye-IŞİD ortaklığından rahatsız olduğunu açıkça ifade etmesinden sonra uluslararası medyada da bu yönlü belgeler yayınlanmaya başlandı. Bu durum, Türk devletini telaşlandırdı. Olası bir skandalın önüne geçmek için sözde rehineler geri çağrıldı.
İşte rehine veya misafir meselesinde şu ana kadar ortaya atılan en ciddi iddia bu.
İşte rehine veya misafir meselesinde şu ana kadar ortaya atılan en ciddi iddia bu.
Türk devlet yetkililerinin bu süre zarfında soğukkanlı açıklamaları bu iddiayı destekleyen bir tutum oldu. Öte yandan Türk devleti, Musul konsolosluk yetkililerini üç ayı aşkın bir süre bir koz olarak kullandı. Rehineleri, IŞİD ile ortaklığını gizlemek için perde olarak kullandı.
YENİ BAHANE SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ
Öyle ki Türkiye 5 Eylül’deki NATO Zirvesinde rehineleri bahane ederek, IŞİD ile mücadeleye yanaşmadı. Aynı gerekçeyle daha sonra Cidde’de gerçekleştirilen toplantının mutabakat metnini imzalamadı.
Rehinelerin serbest kalmasından sonra, uluslararası alanda Türk devletine IŞİD ile mücadele amacıyla kurulan koalisyon güçlerine katılma baskısı arttı.
Bu baskı 21 Eylül’de NewYork’ta gerçekleşen BM Zirvesi’nde Erdoğan’a IŞİD için “terörist” sözünü söylemek zorunda kaldı ama Türk devleti bu sefer başka bir bahane buldu.
ABD’nin IŞİD’e karşı mücadelede Türk devletinden taleplerine karşı Ankara bir başka kaygısını öne sürdü: Süleyman Şah Türbesi’ne verilebilecek zarar…
SAYGI KARAKOLU NEDEN BOŞALTILMIYOR?
Süleyman Şah Türbesi, Türkiye sınırlarının 32 km dışında kalmasına rağmen uluslararası sözleşmelere göre Türk toprağı sayılıyor. Kobanê ile Cerablus arasına düşen ve Fırat suyu kenarına kurulu olan Karakozak köyünde bulunan Süleyman Şah Türbesi, Türk askerleri tarafından korunuyor. Burada bulunan Saygı Karakolu’nda 100 civarında Türk askeri görev yapıyor. Bölge IŞİD kontrolünde olmasına rağmen Türk ordusu bu karakolda rutin bir biçimde asker değişimi yapabiliyor.
YANIT BEKLEYEN SORULAR
Süleyman Şah Türbesinin bu durumu daha önce de Türk medyasında defalarca tartışma konusu oldu ve Türk Genel Kurmay Başkanlığı, olası bir saldırıyı savaş gerekçesi sayacağını açıkladı.
Türk devletinin Rojava konusunda karadan operasyon yapma ısrarı, tampon bölge ve uçuşa yasak hava sahası oluşturma konusundaki aceleciliği ve Suriye ile Irak’a sınırötesi harekat izni verecek olan teskerenin TBMM gündemine getirilmesi de eklenecek olursa şu sorular daha da önem kazanıyor:
1- IŞİD ile Türkiye arasında Süleyman Şah Türbesi konusunda bir saldırmazlık anlaşması mı var?
2- Süleyman Şah Türbesi ve Saygı karakolu, IŞİD tarafından dört koldan sarılmışken; Türk ordusu asker değişimini nasıl yapıyor?
3- Türk devleti Süleyman Şah’ta ikinci Musul Konsolosluk oyunu mu oynuyor?
4- Saygı karakolu tıpkı Musul konsolosluğu gibi IŞİD ile “koordinasyon merkezi” rolü mü oynuyor?
5- Saygı karakolu tehlike altındaysa neden boşaltılmıyor?
6- Türk devleti IŞİD’i buraya saldırtarak(yani Saygı karakolundakileri IŞİD’e yem yaparak) Rojava’ya kara harekatı düzenleme gerekçesi yapmayı mı planlıyor?
CİHAN ÖZGÜR
No comments