YPJ-Şengal 1. Konferansını gerçekleştirdi
HABER MERKEZİ – Yekinêyen Parastina Jin a Şengal (YPJ-Şengal) 12-13 Şubat tarihleri arasında Şengal dağında 1. Konferansını yaptı.
YPJ-Şengal’in birinci konferansı gerçekleştirildi. YPJ-Şengal ismi Yekiniyên Jinên Şengal (YJŞ) olarak da değiştirildiği konferansa telefonla bağlanan KCK Başkanlık Konseyi Üyesi Sozdar Avesta, Kuzey Kürdistan’da yaşanan saldırılara dikkat çekerek, “Biz Kuzey Kürdistan’da başladık Kuzey Kürdistan’da büyük bir başarı ile kazanacağız” dedi.
Yekinêyen Parastina Jin a Şengal (YPJ-Şengal) 12-13 Şubat tarihleri arasında Şengal dağında 1. Konferansını yaptı. YPJ-Şengal, YJA-STAR ve genç kadınlar örgütlenmesinden 115 delegenin katıldığı konferans DAİŞ’e karşı mücadelede yaşamını yitiren Êzidî kadınlar Berivan Şengal, Berivan Arîn ve Kuzey Kürdistan direnişinde yaşamını yitirenlere adandı.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünün temel gündem olarak belirlendiği konferansta divanı seçimi ardından gündem maddelerine geçildi. Konferansa telefon aracılığıyla katılan KCK Başkanlık Konseyi Üyesi Sozdar Avesta, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ı, özgürlük mücadelesinde yaşamlarını yitirenleri ve serhildanlara öncülük yapan Cizira Botan kadınları şahsında bütün Kürt halkını selamladı. Avesta, yoğun saldırılarla birlikte direnişinin en üst seviyede olduğu bir süreçte YPJ-Şengal konferansını gerçekleştirmenin oldukça anlamlı olduğunu söyledi.
Böylesi önemli bir günde Şengal dağında Êzidî kadınları olarak bir araya geldiklerini söyleyen Avesta “Kutsal Mezopotamya topraklarında bir kez daha ev sahipliği yapıyorsunuz. Êzidxan topraklarında böylesi önemli bir konferansı düzenlemek bölgede yaşayan halklar açısından düzenlenen ilk konferans olması itibariyle bir birliktelik oluşturuluyor. Bu bir adımdır. Bunun anlamını iyi bilmek lazım. Biz iyi biliyoruz ki bu topraklarda insanlık kadınla yaşam sürüyor. Zulümkarlar kadın şahsında toplumu düşürmek istediler. Onun için Önder Apo diyor ki; ‘ilk düşme kadınla başladı onun için bütün toplumu düşürdüler. Eğer kadın özgürleştirilirse toplum da özgürleştirilir ve bütün toplum halklarına kavuşur, birliktelikle yaşarlar.’ Herkes kendi kültürünü, örf-adetlerini, inancını ve her iki cins arasındaki farkı ortadan kaldırır. Nasıl ki insanlık yıllardır bu topraklarda yaşadı şimdi de özellikle son 400 yıl hegemonik, egemen güçler kendi çıkarları için bu toprakları talan ediyor. Öncelikle toplumsal değerlere saldırıyorlar. Bu kutsal, mukaddes topraklarda saldırılara maruz kalan da kuşkusuz Kürdistan halkıdır. Kürt halkı Mezopotamya topraklarının kutsal değerlerindendir. Bin yıllar Zerdüştlük felsefesinin izinden gidenler bu kutsal topraklarda doğal fikir ve düşünceleriyle birlikteliği yarattılar, yaşattılar. Böylesi değerleri koruyanlarla birlikte bir yaşam sürmek isteyenler her zaman saldırıların hedefi haline gelmişlerdir” diye konuştu.
Mezopotamya’nın kutsal topraklarında direniş kültürünün büyük olduğunu, direnen topraklarını bırakmayan, terk etmeyenlerin her türlü saldırılara maruz kaldığını söyleyen Avesta, Êzidî halkının da bütün saldırılara rağmen dağlara yönünü vermesi, kar-kış demeden çadırlarda kalmaları, vadilerde aç-susuz yaşayanların, soğuktan donanların büyük bir direniş sergilediklerini ifade etti.
Direnişin sadece elinde silah mevzilerde, ön cephelerde düşmana karşı savaşmanın olmadığını, en büyük direnişin kültüründen, dilinden vazgeçmemenin olduğunu dile getiren Avesta şunları ifade etti: “Êzidî halkının da büyük bir direniş sergilediğini tüm dünya gördü. Eğer şuan dilimizi kullanıyorsak, bir iki kelime de olsa anadilimizle bir şeyler söylüyorsak bu annelerin sayesindedir. Eğer bugün Ezdai kültürü olmasaydı, bu dağlarda direniş olmasaydı şuan biz Kürt ve Kürdistan var demezdik ve bir kez daha direnişi gösteremezdik. Şu bir gerçek ki, hakikat toplumlarda gizlidir, hakikat tarihte gizlidir. Êzidî inancı, kültürü toplum inancı, toplum kültürüdür. Êzidî inancı hâkimiyet, egemen inancı değildir. Êzidî inancı toplum inancıdır, birliktelik inancıdır, doğal inançtır. Ortak bir yaşam sürme inancıdır. Bugün YPJ-Şengal’de bu kültürü, bu inancı özgürleştirmeli, ölümsüzleştirmeli, yaşama geçirmelidir” şeklinde konuştu.
Kuzey Kürdistan’da gerçekleşen halk direnişine de dikkat çeken Sozdar, yüzyılların direnişine Cizira Botan’ın damgasını vurduğunu söyledi. Cizre’de altı aydır kesintisiz direnişin sürdüğünü belirten Avesta şöyle konuştu: “Cizre’de ve Sur’da görkemli bir direniş söz konusu. İki aydan fazla bir zamandır sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş durumda. İki aydır DAİŞ’i yaratan, DAİŞ emiri olan Erdoğan ve çeteleri Sur’da ve Cizre’de bütün güçlerini kullanarak halkı yıldırmaya, halkı katliamdan geçirmeye çalıştılar. Evet, şehitlerimiz oldu ama Cizre’de düşen, özgürlük mücadelesi, halk devrimi değil, düşen AKP hükümeti ve Türkiye devletidir. Kazanan Cizre oldu. Cizre şahsında Kürdistan, insanlık kazandı. Bu direniş yüzyılların direnişidir. Tarih böyle yazılır. 70 günden fazladır etrafları kuşatılmış durumda. Günlerce aç, susuz bir şekilde bodrum katlarında bekletildiler. Yardım gitmesin diye bütün güçlerini oraya yığdılar. Ama onlar gördüler ki Apocu fedai, kahraman ruh teslim olmadı. Teslim olmadı, teslim de olmayacak. Direniş ruhu kazandı. Onlardır bizim onurumuz.”
Kuzey Kürdistan’da devrim başarıya ulaşmazsa hiçbir yerde ulaşamayacağını dile getiren Avesta, “Biz Kuzey Kürdistan’da başladık Kuzey Kürdistan’da büyük bir başarı ile kazanacağız. Kuzey Kürdistan başarıya yükselmezse Güney Kürdistan’ın hiçbir başarısı olamaz. Onlar kendilerini kandırmasınlar. Eğer şuanda onların ayaklarının altına kırmızı halı seriliyorsa bu Cizre’de direnenlerin sayesindedir” dedi.
Avesta, yol haritasının Ortadoğu’da yeniden hayat bulduğuna ve PKK ve Kürt Özgürlük Hareketi’nin dört parça Kürdistan’da bunun öncülüğünü yaptığına, Kürt Özgürlük Hareketi olmadan hiç kimsenin artık bölgede arayış içinde olmayacağına vurgu yaptı.
Gerçekleştirilen konferansı, şuanda mevzilerde savaşanlara, büyük bir direniş gösterip yılmayanlara Kırmanşah, Merivan’dan Munzur dağlarına, Botan’dan Zagroslara, Toroslardan Botan’a, Cizira Botan’dan Kobanê-Efrin, Şengal’e kadar direnenlere, nefes nefes özgürlüğe doğru gidenlere armağan eden Avesta, “Berivanlara armağan olsun. Berivanların dediği gibi; ‘Artık kimse Êzidî toplumunu yok edemez, kıramaz.’ Berivanların çizgisinde yine de bu mukaddes topraklarda yeniden inşa edilen Êzidxan olacak” diye konuştu.
YPJ-ŞENGAL, YJŞ OLARAK ÖRGÜTLENECEK
Konferansta YPJ-Şengal ismi Yekiniyên Jinên Şengal (YJŞ) olarak değiştirildi. İki gün süren konferansın kapanış konuşmasını yapan YJA-STAR Komutanı Berfin Nurhak ise 15 Şubat’tan günümüze kadar tüm serhildanlara öncülük yapan kadınları, selamlayarak şunları belirtti: “Ortadoğu’nun hepsinde özellikle de Kürdistan’da büyük savaş ve çatışmalar var. Egemen güçler yeniden bölgeyi parçalamak istiyor. Direnişçi halk ise varlıklarını yansıtmak istiyor. Bir kez daha Şengal’in kimliği, statüsünün egemen güçler tarafından yapılmaması için her yönüyle direnişi büyütmemiz lazım. Özerk yönetim ve özerk savunmayı geliştirmek gerekiyor. Bizler Êzidxan toplumu olarak, Apocu Hareket olarak bütün topluma karşı özeleştirimizi vermek için 2016 yılında önümüzdeki baharda özgürleştirilmeyen yerlerin YJŞ ve YBŞ öncülüğünde ve Apocu Hareketin de destek vermesiyle DAİŞ’in elindeki yerlerin özgürleştirilmesi gerekir. Halkımıza verilecek en büyük özeleştiri budur. Kaybeden, katliam yapan, Êzidî halkını fermandan geçiren kan emici güçler oldu. Kazanan, Önder Apo felsefesiyle yaşayan, eline silah alıp Şengal dağında yaşamını sürdüren, kadın özgürlük mücadelesine sonuna kadar inananlardır.”
(u)
No comments