Kobanê’de DAIŞ kaybediyor
KOBANÊ -YPG ve YPJ son günlerde DAIŞ’e ağır kayıplar verdiriyor. Ele geçirilen çete cenazeleri de YPG’nin zaman zaman savunma pozisyonundan eylem gerçekleştirme pozisyonuna geçtiğini gösteriyor. Yine son birkaç gündür ağır silahlarla kentin doğusundan bir türlü ilerleyemeyen çetelerin bomba yüklü araçlarla ilerleme girişimleri de başarısız kalıyor. Sokaklardaki dört parça Kürdistan’dan yurttaşlar ile Türk ve Arap gençlerinin de omuz omuza DAIŞ’e karşı savaşmaları Kobanê’nin halklar adına savaştığının en güçlü kanıtı olarak ortada duruyor.
YPG, YPJ ve Kobanê halkının DAIŞ çetelerine karşı Kobanê’yi savunma direnişi 30’uncu gününde de kesintisiz devam ediyor. Kentin doğu, batı ve güney cephelerinde çetelerin ilerlememesi için mevzilenen ve zaman zaman karşı eylemler gerçekleştiren Kobanê direnişçileri DAIŞ’e ağır kayıplar verdiriyor. Her gün ortalama 100 çetenin öldürüldüğü çatışmalarda, çetelerin özellikle ellerinde olan Raqa, Minbic, Cerablus, Telebyed vebenzeri kentlerden takviye güçlerle kendini toparlamaya çalıştığı; ancak başaralı olamadığı, günlerdir ağır silahlarla yaptıkları bütün yoğun saldırılara rağmen ilerleyemeyişlerinden de anlaşılıyor.
Tüm intihar saldırılarında başarısız oldular
Ellerindeki tank, top, havan gibi ağır silahlar ve son derece teknik imkanlara rağmen YPG ve YPJ savaşçıları karşısında başarılı olamayan DAIŞ çeteleri, son 3 gündür çareyi bomba yüklü araçlarla kente intihar eylemleri gerçekleştirmede arıyor. Şu ana kadar gerçekleştirmeye çalıştıkları en az 7 intihar saldırısının da başarısız olduğu gözlendi. Özellikle dün (13 Ekim) sabah saat 08.15 sularında gerçekleştirilmek istenen ve yaklaşık 4 ton patlayıcının yüklendiği kamyonun YPG tarafından fark edilerek imha edilmesi ardından, çeteler 4 intihar saldırısı daha gerçekleştirmeye çalıştı. Ancak kentin doğu, batı ve güneyinden gerçekleştirilmek istenen bu saldırılar da sonuçsuz kaldı.
YPG’nin eylemleri etkili
Zaman zaman yaşanan göğüs göğse çatışmalarda ve YPG’nin eylemleri sonucu öldürülen neredeyse her DAIŞ üyesinin üzerinden birkaç araç anahtarının çıkması dikkat çekerken, çoğunun yaşlarının küçük olması da akıllara “eleman bulmakta zorlanan çeteler, deneyimsiz yaşları küçük olanları mı artık öne sürüyor” sorularını getiriyor. Yine son iki günde öldürülen birçok çetenin cenazelerinin YPG’nin elinde olması da çetelerin ilerlemekten ziyade YPG’nin eylemleri karşısında aldıkları darbeler sonucu zaman zaman bulundukları noktalardan geri çekilmek zorunda kaldıkları ve YPG’nin karşı eylemlerinin etkili olduğu şeklinde yorumlanıyor.
7’den 70’e devrim ruhu
Sokakta ve mevzide ellerinde silah aralıksız Kobanê’nin savunmasını yapan genç erkek ve kadınların yanı sıra yaşı ilerlemiş hatta kimi zaman duymakta bile zorluk yaşayan yaşlıların, kentin delisi olarak bilinen orta yaşlıların ve Kanton Hükümeti yetkililerinin de ellerinde silah, tam bir disiplin içerisinde hareket etmeleri dikkat çekerken, diğer taraftan bunca savaşçının ihtiyaçlarının karşılanması için canla başla çalışanların olması da “irade ve devrim ruhunun gerekliliklerini” sergiliyor.
Direnişte Arap ve Türkler de var
Yine Kobanê’de direnişte olanların sadece Kürtler olmadığı, aralarında Arap ve Türklerin de olması, YPG ve YPJ’nin yanı sıra Ehrar Suriye, Siwar El Raqa (Şoreşgerê Reqa), Şems-î Şîmal (Roja Rojhilat) ve Cebhet-el Ekrad savaşçılarının da bulunması, bu gruplardan da şu ana kadar 10 savaşçının yaşamını yitirmesi, kuzey, güney, doğu ve batı Kürdistan’dan gençlerin ve yurttaşların DAIŞ’e karşı savaşması, “Kobanê’nin insanlık onuruna sahip çıktığı” şeklindeki tezi pekiştirirken, Kobanê’nin karşısında Pirsûs sınırında yapılan eylem de bu direnişe ayrıca bir anlam katıyor. Gördüğümüz kimi savaşçıların ailelerinin direniş nöbetinde olduğu bilgisi direnişin sınırları tanımadığının göstergesi olarak karşımızda duruyor.
Kendisi savaşta annesi direniş nöbetinde
Zemanî adındaki YPG savaşçısı, “Benim annem şimdi karşı tarafta direniş nöbetinde” sözleriyle direnişte sınırların tanınmadığı tespitimizi doğrularken, yine sınır köylerinden kimi yurttaşların da devrim mücadelesinin içinde yer alması bu tezi daha da güçlendiriyor. Yine sokak aralarında dolaşırken 64 yaşında kulakları zor duyan ama gözlerinin iyi gördüğünü öğrendiğimiz yaşlı bir yurttaşla konuşurken, kendisinin Pirsûs’un (Suruç) Edmanika Jorîn Köyü’nden olduğunu öğreniyoruz. Kodunun Birîndar Kobanê olduğunu öğrendiğimiz yaşlı yurttaş, “Niye Kobanê kodu” diye sorduğumuzda, “Bizim köy de Kobanê’dir, aynıydık, sınır çekildi ayrı düşürülmeye çalıştık. Eşim ve çocuklarım öbür tarafta 2 buçuk senedir buradayım ve elimden geldiğince mücadele ediyorum. Sonuna kadar dilimize varlığımıza ve Kobanê’ye sahip çıkacağız” yanıtını veriyor.
‘Toprağı terk etmeyiz’
Biraz ilerleyince yine orta yaşlarda Hakkarili isminin Memduh Çağlar olduğunu öğrendiğimiz silahlı bir yurttaş da, 10 gündür Kobanê’de olduğunu belirtiyor. Bir grup Kobanêli silahlı yurttaşla konuşurken isminin Osman Hemed olduğunu öğrendiğimiz orta yaşlarda evli ve çocuklu bir yurttaş yerden bir avuç toprak alarak, “Bu toprağın ne olduğunu biliyor musunuz? Bu toprak Kobanê’dir ve bizim için kutsal bir topraktır. Bu toprak kardeşlerimizin, çoluk çocuğumuzun kanıyla sulanmış. Biz bu toprağı terk etmeyeceğiz” diyor.
Yaralılar da mevzileri terk etmiyor
Gezdiğimiz dolaştığımız birçok mevzide zaman zaman DAIŞ’in havanlı saldırısında şarapnel parçalarının isabet etmesi sonucu çeşitli yerlerinden yaralanan savaşçıların, başındaki, ayaklarındaki veya vücudunun çeşitli yerlerindeki sargı bezleri ile hala mücadelelerini sürdürmeleri bir kez daha devrim ruhunun ne olduğunu bizlere göstermesi açısından önemli veriler barındırıyor.
İstanbul’dan direnişe katılım
Biraz daha dolaşınca Tirko diye çağrılan ve hem Arap hem de Kürt arkadaşları tarafından çok sevilen, hemen ortama uyum sağlayan Türk bir yurttaşla karşılaşıyoruz. İsminin Ahmet Deniz olduğunu ve İstanbul’dan geldiğini söyleyen savaşçı 3 haftadır Kobanê’de olduğunu belirtiyor. “Ta İstanbul’dan buraya kadar niye geldin” şeklindeki sorumuza, “Kobanê’ye karşı yapılan haksızlığı gördüm” yanıtını veriyor ve burada olmaktan büyük mutluluk duyduğunu sözlerine ekliyor.
ABDURRAHMAN GÖK / ERSİN ÇAKSU
Post Comment
No comments