Breaking News

Rojava devriminin 3 yılı

19 Temmuz Devrimi, Halk savunma sisteminin temelidir
HESEN REMO
HABER MERKEZİ – 19 Temmuz 2012 Devrimi’nde Batı Kürdistan halkı, savunma sistemini özsavunmaya dayalı olarak esas aldı ve kurumsallaştırdı. Finansmanını halktan alan bu sistemi halkın iradesine göre işliyor. Halka dayanan bu güçler de YPG, Asayiş Güçleri, Özsavunma güçleri ve Meşru savunma güçlerinden oluşuyor.
Bir devrimin olabilmesi için birçok ayak üzerine oturması gerekir. Bu ayaklardan biri de devrimin kazanımlarını koruyamaktır. 19 Temmuz Rojava Devrimi, Suriye Devrimi’nin de önemli parçasıdır. Suriye’nin askerliğe alma, dışarıdan gelen güçlerin saldırıları, Baas rejiminin sivil halka karşı silah kullanması ve bazı yerel güçlerin devrime yönelik saldırılarına karşı devrimin öncelikle kendisini koruması gerekiyordu.
Devrimin ve kazanımlarının korunması için özsavunma sisteminin oluşturulması gerekirdi. Rojava’daki özsavunma sistemi de kendini örgütlemeye dayanıyor. Bu sistem de devrim yıllarında halkı koruyabildi ve bölgenin istikrarını korudu. Bunun sonucunda Rojava, yüzbinlerce Suriyeli göçmenin sığınağı oldu.
YPG
“Halkların baharı”nın başlamasıyla birlikte Halk Saavunma Birlikleri (YPG) 2011 yılında gizli bir şekilde örgütlendi ve 19 Temmuz 2012 tarihinde de resmi olarak ilan edildi. YPG güçleri halkla birlikte Kobanê kentini Baas rejiminden kurtardı ve çalışmalarını bütün Rojava kentlerini özgürleştirerek devam ettirdi.
YPG güçleri 21 Temmuz 2012 tarinde Dêrik ve Efrîn kentlerini, 9 Ekim’de Amûdê ile Dirbêsiyê kentlerini, sonraki gün de Til Temir kentlerini Baas rejiminden kurtardı. 20 Ocak 2013 yılında da Baas rejiminin bir tabur askerinin bulunduğu Girzîro bölgesi özgürleştirildi. Aynı zamanda Qamilo ile Hesekê’nin etrafı da büyük oranda özgürleştirildi. Yurttaşlar bölgelerdeki birçok kuruma el koydu ve yönetmeye başladı.
Rojava’nın hemen hemen tüm bölgelerinin özgürleştirilmesinden sonra Özgür Suriye Ordusu’na bağlı olduklarını iddia eden çeteci grupların saldırıları başladı. En vahşi saldırılar da 2012 yılının sonunda Serêkaniyê kentine yapıldı ve kentin çetelerden temizlenmesi 17 Temmuz 2013’te gerçekleşti. Aynı zamanda Halep’teki Kürt mahalleleri de 2012’nin sonundan 2013 yılınan başına kadar rejim güçlerinin ve çeteci grupların vahşi saldırılarına maruz kaldı. 2013 yılının Mayıs ayında da İstanbul merkezli Suriye Muhalefeti’ne bağlı çeteci gruplar, Efrîn’e saldırdı. Ancak YPG güçleri Kürt bölgelerine yapılan tüm saldırıları kırdı.
2013 yılının Temmuz ayında da Cizîrê Kantonu’nun Girkê Legê ve Tirbespiyê kentleri El Nusra çeteleri ile Suriye muhalefetine bağlı bazı grupların saldırısına uğradı. Bu bölgelerdeki çatışmalar, YPG’nin 27 Ekim 2013 tarihinde Til Koçer kasabasını özgürleştirmesine kadar sürdü. Til Koçer’in özgürleştirilmesinden sonra bölgede bulunan Arap Şemer aşireti mensubu yurttaşlar YPG bünyesinde El-Senadîk güçlerini kurdu.
Bu sırada DAIŞ çeteleri, Girê Spî’ye saldırarak, Kürt yurttaşları kentten çıkardı. Çeteler, Mınbiç ile Cerablus’u da işgal ederek, Özgür Suriye Ordusu’nu buradalardan çıkardıktan sonra 2013 yılında Kobanê’yi üç koldan kuşaratarak tüm saldırılarını bu bölgede yoğunlaştırdı. Aynı yılın sonbaharında DAİŞ çeteleri ile El-Tewhîd Tugayı Efrîn’e saldırdı. YPG güçleri bu saldırılara karşı da büyük bir direniş sergileyerek, çetelerin tüm saldırılarını kırdı.
Bir taraftan bunlar olurken; Baas rejimi de bu saldırılardan ilham alarak Kürtlere saldırıyordu. Rejim birçok kez Halep’in Şêxmeqsûd mahallesi ile Hesekê’ye saldırılarda bulundu. Aynı zamanda çetelerin Rojava’ya yönelik saldırılarında da gizli bir şekilde yerini alıyordu.
YPG Basın Merkezi’nin açıkladığı bilançoya göre; 2013 yılında rejimin 376 askeri (aralarında üst düzey rütbeliler de var), DAİŞ, El Nusra çetecisi ve bunlara bağlı diğer çeteci gruplardan da 2 bin 923 kişi öldürüldü. Yine YPG’nin verilere göre; çeteler ile rejimin hava saldırılarında 379 YPG/YPJ savaşçısı, asayiş üyesi, Mala Gel üyeleri ve sivil yurttaş şehit düştü.
2013 yılında Arap yurttaşlar özellikle Serêkaniyê ve Til Temir bölgesinde askeri taburlarını YPG bünyesinde oluşturdu ve çetelerin vahşi saldırılarına karşı aktif bir şekilde savunma görevine katıldı. 2014 yılında da Süryani Askeri Meclisi, kuruluş yıldönümü dolayısıyla yayımladığı bir bildiriyle YPG’ye dahil oldu, özsavunmadaki yerini aldı.
DAİŞ çeteleri 2014 yılında tüm Rojava’yı hedef aldı ve saldırılarını yoğunlaştırdı. 2014’ün Ocak ayında Efrîn’e saldıran çeteler, Mart ayında da üç koldan Kobanê’ye saldırdı. Ardından Hesekê, Serêkaniyê ve Til Temir hattında saldırılarını yoğunlaştırdı. 15 Eylül 2014 tarihde de DAİŞ çeteleri bazı karanlık güçler ile Türk devletinin desteğiyle Kobanê Kantonu’na vahşi saldırılarının startını verdi. Türk devleti 29 Kasım’ta Kobanê ile Kuzey Kürdistan arasında bulunan Mürşitpınar Sınır Kapısı’nı çetelerin saldırılarına açtı. YPG/YPJ’nin kahramanlıklarla dolu efsanevi direnişi sonucu Kobanê 26 Ocak 2015’te özgürleştirildi.
YPG/YPJ’nin direniş sadece Rojava Kürdistanı ile sınırlı kalmadı. DAİŞ çeteleri, 3 Ağustos 2014 tarihnde Şengal’e saldırınca, KDP Pêşmergeleri kaçtı ve sivil yurttaşlar, DAİŞ’in vahşeti ile yüzyüze kaldı. Bu kez yönlerini Şengal’e çeviren YPG/YPJ güçleri Şengal ile Rojava arasında bir koridor açarak Êzidî Kürtleri’ni daha büyük bir katliamdan kurtardı. Bu arda YPG/YPJ’nin Şêxmeqsûd ve Hesekê’de rejim güçlerinin saldırılarına karşı direnişi de devam ediyordu.
2015 yılının başında ise bölge halklarının isteği üzerine YPG savaşçıları Til Hemis ve Til Berak’ta bir operasyon başlatarak, halk arasında çetelerin askeri üssü olarak bilinen bu bölgeler Şubat ayında özgürleştirildi. 19 Şubat tarihinde de Marksist-Leninist-komünist Parti (MLKP) Rojava’da ilk taburunu Şehit Serkan Taburu ismiyle ilan etti. Daha sonra da onlarca genç dünyanın değişik yerlerinden gelerek bu tabura katıldı ve bazıları da Rojava direnişinde şehit düştü.
YPG/YPJ savaşçıları 6 Mayıs 2015 tarihnde de Cizîrê Kantonu’nda yaşayan halkların isteği üzerine “Komutan Rûbar Qamişlo Operasyonu”nu başlattı. Operasyon kapsamında 20 Mayıs’ta çetelerin üssü olarak bilinen Kizwan Dağı çetelerden arındırılarak özgürleştirildi. Daha sonra da Serêkaniyê’nin batısındaki Silûk kasabası çetelerden temizlenerek özgürleştirildi. Tarihler 15 Haziran’ı gösterdiğinde de YPG/YPJ savaşçıları Burkan El Firat güçleri ile koalisyon güçlerinin desteği ile Girê Spî’yi özgürleştirdi. Ardından da Eyn Îsa (Bozan) kasabası özgürleştirildi. Girê Spî’nin özgürleştirilmesiyle AKP hükümetinin DAİŞ’e destek yolu kesilmiş oldu. Bunun üzerine AKP’nin medyası YPG’ye karşı bir karalama operasyonuna girişti.
Rojava halklarının YPG’ye desteğinin yanı sıra Suriye Muhalefeti’nin halkların kardeşliğine inanan bazı ılımlı güçleri de YPG ile işbirliğine gitti. 10 Eylül 2014’te El Tewhîd Tugayı’nın doğu kolu, Siwar El Rakka Tugayı, Fecir El-Huriyê Tugayı’na bağlı Şemsi Şimal savaşçıları, El Ekrad Cephesi, Rakka Devrimcileri, Qesas Ordusu ve diğer bazı gruplar, Kobanê’de Burkan El Fırat Ortak Operasyon Odası’nı kurdu. Bu güçler şimdi de birlikte mücadele etmeye devam ediyor. 27 Eylül 2014’te de YPG ile El Tehrîr Tugayı Serêkaniyê’de ortak bir operasyon odası kurdu. Onlar da Girê Spî operasyonunda yerini aldı.
Asayiş Güçleri
19 Temmuz Devrimi’nden sonra Rojava’da özerk yönetimlerin ilanı yapıldı. Şehir için güvenliğin sağlanması, halkın mal ve mülkünün korunması için de Asayiş Güçleri’nin kurulmasına gerek vardı. Asayiş Güçleri’nin kuruluşunun ilanı resmi olarak 24 Temmuz 2012 tarihinde gerçekleşti. Rojava’nın birçok yerinde kontrol noktaları kuran Asayiş Güçleri, kent içi güvenliğin birinci dereceden sorumlusu oldu. Kent güvenliğinden sorumlu olan Asayiş Güçleri, aynı zamanda bölgenin çetelerden temizlenmesi operasyonlarına da katılarak birçok yerde de şehitler verdi. Asayiş Güçleri bölgedeki kaçakçılık ve esrara karşı da etkil operasyonlar düzenledi.
Özsavunma güçleri
Rojava’ya yönelik tüm saldırılara rağmen demokratik özerk yönetim ilanı 21 Ocak 2014 tarihinde gerçekleşti. Demokratik Özerk Yönetim’e bağlı Savunma Bakanlığı, bölgenin savunması için özsavunma kanunu çıkardı. Yasa, 21 Temmuz 2014’te Yasama Meclisi tarafından onaylandı. Yasaya göre yaşı 18 ile 30 arasında olan her genç, Özsavunma Güçeleri’ne katılacak ve 6 ay askerlik yapacak. Yasanın çıkmasıyla birçok genç Özsavunma merkezlerine akın ederek, görevlerini yerine getirmek için isimlerini yazdırdı. Cizîrê Kantonu’nda şimdiye kadar başlayan 7 askeri devrede Kürt, Arap ve Süryani gençeler görevlerini yerine getiriyor. Efrîn’de de kabul edilen yasa, birinci devresini başlattı. DAİŞ çetelerinin saldırılarına karşı aktif bir mücadele yürüten Özsavunma Güçleri’nde onlarcası da görevlerini yerine gerirken şehit düştü.
Meşru savunma güçleri
2015 yılının başında itibaren Rojava halkları; toplumsal, hizmet, ekonomi, kadın, gençlik ve meşru savunma esaslı bir örgütlenme atağı başlattı ve köyler ile mahallelerde komünler kurdu. Komünlerin kurulmasından sonra savunma komiteleri kurularak, bölgelerinin ösavunmasını üstlendi. Bu komünlerin üyeleri daha sonra bir araya gelerek Meşru Savunma Güçleri’ni kurdu. Örneğin Qamişlo’daki komünlerin üyeleri bir araya gelerek, kendilerine bir yönetim belirledi ve çalışmalarını sistematikleştirdi. Kent içerisinde nobilize bir şekilde de hareket eden bu güçler, olağanüstü durumlarda Asayiş Güçleri’ne de destek veriyor. Çetelerin saldırılarında da bu güçler cephe gerisindeki yerlerini alarak savunmaya destek oldu.
Rojava’nın savunmasını üstlenen söz konusu YPG, Asayiş Güçleri, Özsavunma Güçleri ve Meşru Savunma Güçleri, koordineli bir şekilde hareket ederek, devrimi tehlikelerden korumaya devam ediyor.
(jh/
ANHA



No comments