Rojava devriminin 3 yılı
- 3
‘Rojava devrimi halkların umudu haline geldi’
MEHMET NURİ EKİNCİ
TIL TEMIR – YPG Komutanlarından Simko Derik, 19 Temmuz’da Rojava’da küçük guruplarla başlayan devrim sürecinin 3. yılında binlerin katılım ile Kürt, Arap, Asuri, Êzîdî ve diğer halkların özgürlük ve birlikte yaşam umudu haline geldiğini söyledi.
YPG Komutanı Simko Derik, 19 Temmuz Halk devrimi ile başlayan ve halen devam eden Rojava’daki gelişmeleri, devrimin 3. yıldönümünde ajansımıza değerlendirdi.
Suriye’de halkların demokratik bir sisteme ihtiyaç duydu!
Ortadoğu’da halkların değişim istemine Esat rejiminin tekçi zihniyet yapısından dolayı cevap veremez durumda olduğunu, Suriye genelinde Rojava modelinin dayandığı felsefik düşünce dışında bu zihniyeti değiştirecek bir alternatif gücün de bulunmadığını söyleyen YPG Komutanı Simko Derik, “Ortadoğu toplumlarının demokratik değişim değerleri karşısında ulus devlet, sorunların ana kaynağıdır. Artık var olan devletler toplumları yönetemez bir duruma gelmişti” dedi.
‘Bölge ve dünya halkları Rojava modelindeki demokratik ulus anlayışının sorunları çözebildiğini gördü’ diyen Derik şunları söyledi: “Suriye rejimi halklara demokratik ulus eksenli bir yenilenme ve demokratik yönetim için bir yol bırakmamıştı. Suriye’yi yöneten Baas rejimi artık tıkanmış ve yönetemez bir duruma gelerek yıkılma ile yüz yüze gelmişti. Ne Kür halkı, ne Arap ne de Asuri ve diğer halklar artık bu tekçi sistemi kabul etmiyor, Demokratik bir sisteme ihtiyaç duyuyordu.
Halkların değişim ve demokratik istemlerini bölgesel ve uluslararası güçler kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak istedi. Son 4 yıldır Suriye ve Rojava’da halkların demokratik istemlerine karşı dış güçlerce organize edilen ve halklara karşı savaştıran El Nusra, bazı ÖSO taburları ve DAIŞ, halkların demokratik özgürlükçü iradelerini yok etmeye yönelik ortaya çıkartılan çete odaklarıdır.
Kürtler Suriye’de Demokratik değişimin öncüleridir!
Suriye’de değişim ve dönüşüme en fazla ihtiyaç duyan ve demokratik özgürlükçü bir arayış içinde olan halkların başında Kürt halkı geliyordu. Kürt özgürlük mirasına dayanan Rojava halkı gelişen değişim koşullarına, demokratik ve özgürlükçü değerler bağlamında Suriye ve Rojava halklarına öncülük etti.
Rojava’da devrim koşulları ortaya çıkınca gerek Kürdistan Özgürlük Mücadelesinin etkileri, gerekse de Kürt Halk Önderliği Abdullah Öcalan’ın Ortadoğu’da 20 yıllık çalışmaları, özellikle demokratik ulus eksenli projesine ciddi bir altyapı oluşturmuştu.
Kürt halkı uzun süredir özgürlük mücadelesini yürütüyordu. 2000 yılından sonrada halkların devrimler süreci zaten başlamıştı. Artık bölgede tekçi rejim üzerine kurulan ulus devlet yapılanmaları zamanını doldurmuştu. Tüm dünyada ulus devlete dayalı zihniyetin artık toplumları yönetemez olduğu gerçeği ispatlanmıştı.
Dünyadaki değişime rağmen Baas rejiminin Suriye’de devam ettirdiği tekçi zihniyete halkların tahammülü kalmamıştı. Bu koşullarda Ortadoğu ve Rojava’da demokratik değerleri temsil edecek ve buna öncülük edecek tek güç Kürt halkıydı. 2011’den sonra Rojava’da Kürt halkının içine girdiği arayışlarda, Kürt Halk önderi Öcalan’ın 20 yıllık çalışması ve Kürdistan özgürlük mirası referans alındı.
Bu süreci analiz eden ve çözümleyen Kürt Halk Önderliği demokratik ulus ve demokratik özerk yönetim sistemlerini güncelleyerek halkların birlikte yaşam koşullarını yaratmıştı. Bu özelliklerinden dolayı zaten Öcalan’a tüm halklar Önder olarak yaklaştı. Demokratik ulus eksenli sistem ile ancak var olan sistemin aşılabileceği ve halkların birara yaşayabileceği gerçeği, bu son üç-dört yıllık Rojava ve Suriye savaşımında net olarak ortaya çıktı. Rojava Devrimi rejimin baskılarına rağmen var olan düşünsel ve maddi ortamında küçük birimler biçiminde inşa edildi.
Şimdi Rojava’da halkların siyasi ve askeri çalışmalarını yürüten tek güç YPG ve Demokratik Özerklik Yönetimidir. Halkların ortak çıkarları ekseninde yürütülen mücadeleden dolayı halklar Öcalan çizgisini bir yaşam felsefesi olarak ele alıyor.”
19 Temmuz öncesi çalışmalar gizli yürütüldü!
15 Şubat Uluslararası komplodan sonra Suriye rejiminin Kürtlere karşı düşmanca tutum geliştiridiğini, rejimin tekçi ve inkârcı yaklaşımları ile Kürt halkanın değerlerine saldırdığını ve siyaset alanını daralttığını, Kürt kimliği ve kültürü önünde ciddi engel ve tehditler oluşturmaya başladığını belirten YPG Komutanı Simko Derik, “Önder APO’nun esaretinden sonra Suriye-Türkiye arasında geliştirilen ittifaklar kürtlere dayatılan tasfiye planının devamıydı” dedi.
YPG komutanı Simko, Suriye ve Rojava’da siyasetin zemini kalmadığı için 2011 yılından sonra Suriye’de halklar özgürlük talepleri ile alanlara indiğinde Şehit Xebat Derik gibi öncü kadroların küçük birimlerle illegal çalışmaları hızlandırdığını, zor koşullarda yürütülen çalışmalar sonucunda 19 Temmuz devriminin koşullarının yaratıldığını belirtti.
Şimko, “Bu zemin üzerinde 19 Temmuz 2012’de ilkin Kobanê’de, daha sonra Cizîr ve Efrîn’de devrim süreci başlatılarak tüm halkların iradesine dayalı demokratik ulus inşa süreci başlamış oldu” dedi.
Rojava devrimine ilk kıvılcım Kobanê halkı oldu!
Rojava devrimin 19 Temmuz’da Kobanê den başladığını, Kürt düşmanlarının Kobanê’den intikam almak için çetelerini Kobanê üzerine sürdüğüne dikkat çeken YPG Komutanı Simko Derik, Kürt Halk Önderliği Abdullah Öcalan’ın 1979 yılında buradan Ortadoğu’ya açılım sağlamış ve bu alana büyük emekler vererek güçlü bir örgütleme alanı geliştirdiğini söyledi. Derik, “Rojava devriminin en koşulları en uygun zemini Kobanê idi. Kobanê örgütlülüğü güçlü ve Kürdistan özgürlük mücadelesine büyük bedeller ödemiş devrimsel gelişmeleri bekliyordu.
Önder APO’nun 20 yıllık emeği vardı bu sahada. Devrimsel koşullar bir çıkışı bekliyordu. Her ne kadar baskı ortamı olsa da halkın beklentisi vardı ve devrim kendini dayatıyordu. Bunun alt yapısı oluşmuş, halk özgür bir gelecek için çok bedeli ödemişti.
Halkların iradesine dayalı gelişen 19 Temmuz devrimine halkın alakası çok yüksek oldu. Halk kendi kimliğini, geleceğini bu çizgide gördüğü içen sahiplendi, çalışmalara dahil oldu ve giderek büyüdü. Bunun sonucu olarak küçük guruplarla başlayan devrimsel süreç şimdi milyonlara ulaştı ve tüm dünya insanlık değerlerinin bileşkesi haline geldi.
Bu halkın özgür yaşama, kimliğe ihtiyacı vardı. Verdiği bedeller buna yönelikti. Devrim koşulları oluştuğunda da ilgi ve alaka bu değerleri yaratmaya yönelikti. Kobanê de başlayan süreç kısa sürede Derik ve Afrin’e etkileri oldu. Demokratik ulus ve özgür kimlik ile yola çıkıldı. Gelinen aşamada halklar bu devrimde özgür geleceğini gördüğü için herkes bu devrime katılarak, hizmet etmeye başladı.
Demokratik ulus sistemi dünya insanlığına umut veriyor!
- yy’ın ulus devlet yapıları sorunların kaynağı haline gelerek tıkandığına ve çözülme sürecine girdiğine vurgu yapan Derik, “Buradan tek çıkış, halkların özgür iradesini esas alan, demokratik ulusa dayalı demokratik özerklik sistemidir” dedi. Suriye’de en fazla demokratik ulus kimliğine ve özerkliğe Kürt halkının ihtiyacı var. Kürtler ortaya çıkardıkları değerlerle yeni bir yaşamın olabileceğini, halkların barış içinde yaşayabileceğini göstermiş oldu” dedi.
YPG Komutanı Derik, “Dünya ve bölge gericiliğinin temsilini yapan DAIŞ çetelerine karşı tek duran ve yok eden bir güç var oda YPG ve YPJ’dir. Halkların özgürlük istemi üzerine gelişen YPG hamleleri Rojava daki tüm halklar için bir umut kapısı bir çıkış yolu olduğunu gösterdi. Bundan dolayı da şimdi Rojava halkları öz savunma çerçevesinde kurum ve kuruluşlarını her zamankinden daha fazla sahipleniyor, güçlendiriyor. Bu nokta çok önemli, çünkü halklar ortak yaşamın özgür geleceğinin bu devrimden geçtiğini çok iyi biliyor.
Halkların ortak çıkarları etrafında şekillen Rojava devrimi, YPG, YPJ’nin yayında, yerelde kominlerden tutalım, meclis ve demokratik özerk yönetimine kadar kurumsallaşarak bir yaşam felsefesi etrafında devam ediyor. Yapılan çalışmalar, yürütülen mücadele ile çok güçlü bir demokratik zemin inşa etti. Eskinin ürkek katılımı yerine insanlar irade ve inançla Rojava sistemini ve kurumlarını sahipleniyor. Dar guruplarla başladığımız askeri çalışmalarda şimdi binlerce YPG ve YPJ savaşçısının yanında, halkın öz savunma güçleri olan HPC, Asaiş, Öz Savunma güçleri ve diğer kurumlar olmak üzere binlerce kişiye ulaşmış bulunuyor. Bu kurumların, devrimin içinde, Araplar başta olmak üzere, Asuri, Ermeni ve Çeçenler olmak üzere tüm Rojava halkları içinde yerlerini alıyor.
Rojava halklarının dışında, dünyanın birçok yerinden, Avusturalya’dan tutalım, Çin’e kadar birçok halktan insan devrim safları içinde yerlerini alıyor. Bu devrimin büyüklüğünü, ortaya çıkan değerlerin insanlığa sunduğu katkıyı da gösteriyor. Rojava devrimine olan ilgi çalışmalarında büyümesine neden oluyor. Çünkü devrim içinde herkes rengi ile kimliği ile katılım sağlıyor.”
Bahardan bu yana gelişen hamleler halkımızda büyük moral verdi!
Kobanê işgali ve sonrasında gelişen tüm saldırılar ile 25 Haziran’daki Kobanê katliamı devrimimizin gelişmesi karşısında kendi varlıklarının tehlikeye girdiği gören güçlerin içine girdikleri korku ve panikten ileri geliyor diyen YPG Komutanı Derik, “Kobanê zaferini başta Türk devleti olmak üzere kimi güçler hazmedemedi. Bu zaferi yok edemiyorsa, gölgelemek için her türlü kirli ittifak ve oyunlar ortaya konuldu” dedi.
Bahardan bu yana Til Hemis- Til Beraktan başlayan ve Şehit Rubar Qamişlo ile devan eden YPG hamleleri ile çok büyük gelişmeler ortaya çıkardıklarını söyleyen Derik, “YPG/YPJ güçleri olarak tüm gücümüzü halkımızdan aldık. Yılın hemen başında Kobanê’nin özgürleştirilmesi halkımız için büyük bir müjdeydi. Newroz’da ikinci müjde Til Hemis ve Til Berak’ın özgürleşmesi oldu. Üçüncü hamle de Kizwan dağı ve Til Temir’in özgürleştirilmesi, son hamle ise Grê Spi’nin özgürleştirilerek Kobanê’ye koridorun açılması oldu. Bu başarılar peş peşe geldi.
Küçük guruplarla başladığımız devrimsel süreçte kendi enerjimizle, halkımızdan aldığımız güçle bu günlere geldik. Bu başarıları da öncü kahraman şehit yoldaşlarımızın emeği ile geliştirdik. Şehit Rubar, Ş.Gelhat, Ş.Arin ve Ş.Brusk gibi büyük kahramanlar bu başarıların öncülüğünü yaptı. Halkımız da tüm bu başarıları gördü ve katılımları ile giderek çalışmaları büyüttü.
Bu başarılar düşmanda kırılmayı, dağılmaya ve yok olmayı yaratırken, Rojava halkında moral ve motivasyonu geliştirdi, güven geliştirdi. Düşman işte bunu hazmedemiyor.”
‘Görevimiz halkımızı korumaktır!’
Çağın en barbar en vahşi gücü DAIŞ çeteleri ve onun arkasındaki güçlere karşı mücadelelerinin devam edeceğini ve temel görevlerinin halkı korumak olduğunun bilincinde olduklarını söyleyen Derik, “Halkımız büyük bir risk altındadır. Karşımızdaki düşman hiçbir kural kanun tanımadan tüm insani değerlere saldırıyor. Talan, yıkım ve yok etme üzerine kurulu bir yaklaşımı esas alıyor. Vahşete dayalı asimetrik bir savaş yaklaşımıyla herşeyi yakıyor, rastgele bombalar patlatıyor, katliamlar yapıyor.
YPG/YPJ olarak bu tehlikeye karşı güçlü bir duruş sergileyemezsek giderek halk üzerinde daha da tehlike gelişecektir. Devrimci hamleler halkımız üzerindeki tehlikeyi bertaraf etmek içindir. Bu amaçla önümüze koyduğumuz en temel görev bu toplumu ve değerlerini korumak ve demokratik sistemimizi korumayı amaçladık. Bunu şu aşamaya kadar önemli oranda sağladık, bundan sonrada devam ettireceğiz.
‘Aktif savunma ile tehlikeyi bertaraf ediyoruz!’
Kantonlarımız ve halkımız üzerindeki tehlikeyi gördüğümüz için pasif savunmadan aktif savunmaya geçme gereğini gördük. Karşımızdaki düşman psikolojik savaş ile yakıp, yıkıyor, yok ediyor ve göçertiyor. Bu barbar ve vahşi düşmana karşı artık yeter diyerek, bahardan bu yana aktif savunmaya geçerek, düşman neredeyse orada operasyonlarla eylemler geliştirmeye başladık. Ve çok tarihi, çok başarılı eylemler geliştirdik. Bu şekilde Rojava halklarına yaşam yolunu, özgürlük ortamını yarattık.
Til Hemis ve Til Beraktan başlayan ve Ş.Rubar Qamişlo Hamlesi ile başlayan Kantonlarımız üzerindeki tehlikeyi berteraf etmek ve düşmanın iradesini kırmak için önümüze koyduğumuz hedeflere ulaştık. Çetelerin ilk kendilerini örgütlediği yer Til Hemis’ti. Çeteler Til Hemis’te yenildikten sonra bizde moral düşmanda ise büyük bir çöküntü ortaya çıkardı. Diğer en önemli moral ve başarıyı Kızwan dağının özgürleştirmesinde alındı. Burası düşman için önemli bir yerdi ve çok gizli yerler burada yürütülüyordu.
Çeteler Kızwan dağında büyük bir güçle ki, tümü yabancılardan oluşuyordu bir savunma sistemi kurmuştu. Suriye’nin en büyük üç kamplarından birisi bu alanda bulunuyordu. Burası güçlerimizin eline geçtikten sonra çeteler Habur hattı boyunca büyük bir kırılmayı yaşadı. Zaten sonrasındaki hamle sürecinde hep büyük darbeler aldılar, kırıldılar ve sağ kalanlar geri kaçmak zorunda kaldı.
Til Hemis’ten sonra en önemli stratejik yenilgiyi çeteler Kizwan dağında aldı. Büyük bir savunma hattı oluşturmalarına rağmen YPG güçlerimiz karşısında yenildiler. Çeteler bu yenilgiyi kapatabilmek için her tarafta saldırı geliştirmeye çalışıyorlar. Ama nerede saldırı yaparlarsa orada güçlerimiz tarafından çok güçlü bir şekilde karşılık verilerek, güçlü darbeler vuruyoruz. Bu yakın zamanda Til Berak’tan tutalım, Hesekê ve Kobanê’ye kadar büyük bir alanda çatışmalar yaşandı, ama hiçbir yerde ilerleyemediler. Ve her yerde büyük kayıplar veriyorlar.”
Toplum ve gençlik öz savunmaya daha aktif katılabilmeli!
Yürüttükleri aktif savunma savaşı ve hamlelerde Rojava halklarının çok aktif bir şekilde içinde yer aldığını ve düşmana büyük darbeler vurduklarına dikkat çeken Derik, “Başta gençler olmak üzere toplumun tüm kesimleri aktif bir şekilde toprağını, demokratik ulus değerlerin korumakla mükelleftir. Gençlik toplumlarda dinamik ve değişim gücü ile tanınıyor. Ortaya çıkan bu tarihi fırsatta rollerini oynayabilmeli, toplumu ve değer yargılarını koruyabilmelidir.
DAIŞ çetelerinin eli ile düşmanlar halkımıza katliam, sürgün ve yok etmeyi dayatmaktadır. Bu tehlike karşısında bir seferberlik ruhu ile toplumun her kesiminden insanlar değerlerini korumak için mücadele ediyor. Gençlerde her zamankinden daha fazla görev ve sorumluluklarına sahip çıkabilme, başta YPG ve YPJ safları olmak üzere her aşamada katılımı sağlayabilmelidir.
Bu saldırılara karşı en aktif yürütülmesi gereken çalışmaların başında gelen demokratik sistemin inşa çalışmalarıdır. Toplum ve özellikle gençlik bu alanda da daha aktif katılabilmeli ve devrimin inşa çalışmalarına destek sunmalarıdır. Gençler dil, kültür ve kimlik gibi konularda kendilerini eğitmeli ve bilinçli bir şekilde topluma öncülük yapabilecekleri düzeyde kendilerini donatmalıdır.
Biz bir devrim gerçekleştirdik ve üç yıldır savaş ortamında inşa çalışmalarını yürütüyoruz. Gelinen aşama önemli ve tarihi bir süreçtir. Bu aşamada en önemli görevlerimizin başında öz savunmamızın güçlendirilmesi geliyor.
Kürtlerin tarihsel geçmişinde sürekli öz savunmadan kaynaklı kaybettikleri biliniyor. Bir toplumda öz savunma güçlü değilse o toplumun hiçbir yaşam gerekçesi olamaz. Daha öncede şimdi de üzerimize gelen düşmana karşı verilen kayıplar düşmanın güçlülüğünden ileri gelmiyor. Bizim öz savunma yetersizliğimizden ileri geliyor.”
Halkın kendi devrimine sahip çıkması gerekiyor!
Bu devrimin halkın devrimi olduğunu ve devrimlerine sahip çıkma çağrısında bulunan Derik, “ düşman tüm insani değerlere saldırıyor. Halkımız onurlarına, şehitlerine sahip çıkması gerekiyor. 20 yıllık Önderliğin emeğine sahip çıksınlar. Bu devrimin kazanımlarını sahiplenerek sonuçlarını almak gerekiyor. Bu anlamda topluma düşen, devrim değerlerini sahiplenmektir. Bu günlere Xebatları, Rubarları ve daha binlerce kahraman bu değerlerin yaratılmasında şehit vererek bugünlere geldik. 7’den 70’e herkes bu değerleri koruma ve devrimi sahiplenme görevi vardır. Özellikle gençler YPG, YPJ, Öz Savunma ve Asaiş gibi yerlerde yerlerini almalıdır. Bu barbar düşmanın tasfiye yaklaşımlarına karşı toplumun özgürlük değerlerin ancak bu şekilde koruyabiliriz.
Büyük kazanımlar elde ettik, şehitlerimize verdiğimiz sözleri de yerine getirdik. Önderlik Kantonların özgürleşmesi gerektiğini söyledi, kısmi oranda ona da cevap olundu. Büyük başarının müjdesi de vardır, bunu değerlerimize sahip çıkarak daha da geliştirmek büyütmek mümkündür.
Rojava’daki başarı tüm Kürdistan parçalarına da etkisi oldu. Bu açıdan Kürdistan’ın Kuzey, Güney ve doğu parçalarındaki halkımıza da çağrımız daha fazla Rojava değerlerine sahip çıkmalıdır. Bu parçalardan da gençlere de YPG ve YPJ saflarında yer almaya çağırıyoruz. Rojava’yı korumak tüm Kürdistanı korumaktır. Bu vahşi ve barbar çeteler tüm Kürdistan parçaları üzerinde tehlike ve tehdit oluşturuyorlar.
Kobanê katliamını yapan çetelerin Kuzeyden yani Türk sınırlarından geldiğini herkes biliyor. AKP hükümeti sınırları yolları açtı. AKP hükümeti ve Erdoğan açık açık buradaki başarıya izin vermeyeceklerini söylüyor. Düşmanca ve DAIŞ ağzı ile konuşuyor.
Rojava da bizler kazanımlarımızı ne olursa olsun korumaya devam edeceğiz. Biz YPG ve YPJ ne olursa olsun bunu korumayı esas alacağız. Düşman saldırılara karşı top yekun karşı durduğu için halkımızı da kutluyoruz. Küçük guruplarla başladı binlere ulaştık. Bunun kurum ve kuruluşları da oluştu. Şimdi bunu düşmanın tüm kirini silme ve demokratik özerk yönetimlerini güçlendirme zamanıdır.”
No comments