DTK ‘Beyaz Soykırıma’ işaret etti
IŞİD saldırıları sonrası oluşturulan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) heyeti, Şengal, Maxmur ve Rojava’da yaptıkları inceleme, gözlem ve temasların sonucunu rapor haline getirdi. Maruz kalınan fiziki soykırımın yanısıra karşı karşıya kalınan “Beyaz Soykırıma” işaret edilen raporda, birçok başlık altında maddeler halinde var olan sorun ve sıkıntılar sıralandı.
Yurtları Şengal’in IŞİD çetelerince işgal edilmesi ve katliama maruz kalmaları üzerine binlerce yıllık topraklarını terk etmek zorunda kalan yüz binlerce Êzidî, Duhok ve Zaxo gibi merkezlerde konumlanmalarının yanısıra Rojava ve Kuzey Kürdistan’a göç etmek zorunda kaldı.
HDP milletvekilleri Selma Irmak (Heyet Sözcüsü), Gülser Yıldırım, Fauysal Sarıyıldız, Ayla Akat Ata, Mülkiye Birtane, İbrahim Ayhan, Erol Dora, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eş başkanları Fırat6 Anlı ve Gültan Kışanak, AP eski Milletvekili Feleknas Uca, Mardin Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Februniye Akyol, Batman Belediye Eş Başkanı Sabri Özdemir, Viranşehir Belediyesi Eş Başkanı Emrullah Cin, Dicle Belediyesi Eş Başkanı Mustafa Uyguner ve Sami Akyol’dan oluşan DTK heyeti, yapılan inceleme ve kurulan temaslarını raporlaştırdı.
HDP milletvekilleri Selma Irmak (Heyet Sözcüsü), Gülser Yıldırım, Fauysal Sarıyıldız, Ayla Akat Ata, Mülkiye Birtane, İbrahim Ayhan, Erol Dora, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eş başkanları Fırat6 Anlı ve Gültan Kışanak, AP eski Milletvekili Feleknas Uca, Mardin Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Februniye Akyol, Batman Belediye Eş Başkanı Sabri Özdemir, Viranşehir Belediyesi Eş Başkanı Emrullah Cin, Dicle Belediyesi Eş Başkanı Mustafa Uyguner ve Sami Akyol’dan oluşan DTK heyeti, yapılan inceleme ve kurulan temaslarını raporlaştırdı.
Bir hafta boyunca Êzidîlerin göç ettikleri yerler incelendi
Êzidîlerin maruz kaldığı fiziki soykırımın yanında karşı karşıya oldukları “beyaz soykırım”ın önüne geçmek için Êzidî kanaat önderleri ile de görüşmeyi hedefleyen heyet, 16 Ağustos’ta Zaxo, Duhok ve Laleş’te; 17 Ağustos’ta Maxmûr Kampı, Heci Awa, Ranya’da; 18 Ağustos’ta Ankawa’da; 21-22 Ağustos’ta Rojava’nın Cizîr Kantonu’nun Derik, Kamişlo ve Amûdê kentlerini ziyaret ettikten sonra geri döndü.
Gidilen tüm kamplarda yapılan gözlem ve kurulan temasları tek tek maddeler halinde raporlaştıran heyet, üzerinde durulan tüm bu tespit ve olası tehlikeler üzerinden değerlendirmelerde bulundu.
Kolektif önlemlerin zorunluluğuna işaret edildi
IŞİD’in Suriye’de başlayan ve Irak’a yayılan saldırıları ve bu saldırılar sonrasında sivillere yönelik başlayan geniş çaplı katliamlarının, kısa vadede tüm Ortadoğu’yu, uzun vadede ise dünyanın büyük bölümünü etkileyerek kaotik bir duruma sürüklemekte olduğuna dikkat çekilen raporda, buna karşı en kısa sürede uluslararası toplumun IŞİD ve benzeri radikal köktenci örgütlere karşı kolektif tarzda önlemler almasının acil bir gündem konusu olduğu belirtildi.
BM ve uluslararası kuruluşlara çağrı
Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası kuruluşların özellikle Şengal’de Êzidî inancına sahip Kürtlere, Şabak ve Kakai Kürtleri, Süryanilere, ve Şii/Nusayri Arap ve Türkmenlerin karşılaşmış oldukları katliamlar/saldırılar ve toplu sürgünlere karşı en kısa sürede harekete geçmesi gerektiği vurgulanan raporda, “Heyetimizin Federe Kürdistan Bölgesi’nde ve Rojava’da gerçekleştirdikleri görüşmeler ve gözlemlerden açığa çıkan başlıca sorunun, bölgede demografik yapının IŞİD saldırıları neticesinde büyük oranda değiştirilmiş olduğudur. Buna bağlı olarak milyonlarca insan yerlerinden edilmiş durumdadır. IŞİD’in elinde bulunan konvansiyonel silahlar ve bazı devletlerin sağlamış olduğu lojistik destekler, bölgede durumun daha da kötüye gidebileceğini işaret etmektedir. Buna karşı oluşturulan ortak Kürt Cephesi’nin sivillerin güvenliğini belli ölçüde sağlayabileceği öngörülürken, uluslararası toplumun bu ortak cepheyi siyasal ve ekonomik açıdan desteklemesinin zaruri olduğunu da gözden kaçırmamak gerekmektedir” denildi.
Temaslar ‘Ulusal birlik’ ve ‘Ulusal kongrenin toplanması’ vurgusu ile gelişti
Raporda heyetin, Zaxo’dan başlayıp, Rojava ile Ankawa’da biten programında pek çok kişi, kurum, parti ve yerinden kopmuş, iç göç etmiş olanlarla görüşüldüğü ve bu görüşmelerde genel olarak ulusal birlik, ulusal kongrenin toplanması vurgusu ile hareket edildiği kaydedildi.
.
Değerlendirmelerinde Zaxo ve Duhok kentlerinde yüz binleri bulan göçün sosyal doku açısından öngörülmesi zor ve birinci dereceden aciliyet arz eden bir durum olduğuna da işaret eden DTK heyeti, iki kentin yöneticilerinin dışarıdan bir umut beslediği ve eleştiri oklarını Irak Merkezi Hükümeti’ne çevirdiğine yer verdi. Halkın kendi imkânları ile sokaklara yığılıp, inşaatlara sığınmış Êzidîlere bakmaya çalıştığını aktaran heyet, buraya dair gözlemlerini şu şekilde rapora yansıttı: “Göç edenlerin kıyafet, yeme içme ve barınma sorunu yüksek düzeydedir. Kaldıkları yerlerin hiçbir sağlık koşulu yoktur. Çocuk ve kadınlar bu sağlıksız koşulların şiddetine maruz kalmaktadır. Görüşülen kaymakam, kamp müdürü ve validen somut bir öneri, çalışma takvimi ve mücadele yöntemi alınamamıştır. Sadece ‘Yardım yapabilirsiniz’ denilmiştir.”
.
Değerlendirmelerinde Zaxo ve Duhok kentlerinde yüz binleri bulan göçün sosyal doku açısından öngörülmesi zor ve birinci dereceden aciliyet arz eden bir durum olduğuna da işaret eden DTK heyeti, iki kentin yöneticilerinin dışarıdan bir umut beslediği ve eleştiri oklarını Irak Merkezi Hükümeti’ne çevirdiğine yer verdi. Halkın kendi imkânları ile sokaklara yığılıp, inşaatlara sığınmış Êzidîlere bakmaya çalıştığını aktaran heyet, buraya dair gözlemlerini şu şekilde rapora yansıttı: “Göç edenlerin kıyafet, yeme içme ve barınma sorunu yüksek düzeydedir. Kaldıkları yerlerin hiçbir sağlık koşulu yoktur. Çocuk ve kadınlar bu sağlıksız koşulların şiddetine maruz kalmaktadır. Görüşülen kaymakam, kamp müdürü ve validen somut bir öneri, çalışma takvimi ve mücadele yöntemi alınamamıştır. Sadece ‘Yardım yapabilirsiniz’ denilmiştir.”
Çetelerin ilk hedefi kadın ve çocuklar oldu
Heyet, Newroz kampında yapılan görüşmelerde de genel durumun çok zor şartlarda cereyan ettiği tespitinde bulundu.
Özellikle birçok ailenin kadınlara tecavüz edildiğini yada pazarlarda satılmak üzere alıkonulduğunu paylaştığını belirten heyet, kadın bedeni üzerinden bir halkın onurunu ayaklar altına almaya çalışan gerici IŞİD çetelerinin ilk hedefinin kadınlar ve çocuklar olduğunu vurgulayarak, IŞİD çetelerinin Şengal’de Êzidîlere yönelik başlattıkları fiziki ve kültürel soykırım dışında, bu saldırıların önemli stratejik hedeflerinden birinin de Şengal’i tümden alıp Musul’dan Til Koçer sınırına kadar yaklaşık 400 km’yi bulan bir alan hâkimiyeti ile Rojava Devrimi’ni tasfiye etmek olduğunun altını çizdi.
Özellikle birçok ailenin kadınlara tecavüz edildiğini yada pazarlarda satılmak üzere alıkonulduğunu paylaştığını belirten heyet, kadın bedeni üzerinden bir halkın onurunu ayaklar altına almaya çalışan gerici IŞİD çetelerinin ilk hedefinin kadınlar ve çocuklar olduğunu vurgulayarak, IŞİD çetelerinin Şengal’de Êzidîlere yönelik başlattıkları fiziki ve kültürel soykırım dışında, bu saldırıların önemli stratejik hedeflerinden birinin de Şengal’i tümden alıp Musul’dan Til Koçer sınırına kadar yaklaşık 400 km’yi bulan bir alan hâkimiyeti ile Rojava Devrimi’ni tasfiye etmek olduğunun altını çizdi.
Laleş ve Ranya bölgelerindeki inceleme ve temaslarına dair ise “Laleş’te olanlar ve Maxmûr’dan gelenlerin durumu ise bir disiplin içerisinde ve örgütlü bir tutum ile ele alınıp değerlendirildiği için kısmen daha kolay atlatılabilir durumda olduğu ve özellikle çocuk ve kadınların ihtiyaçları olduğu gözlenmiştir” değerlendirmesinde bulunan heyet, göç edenler ile yapılan görüşmeler ve ziyaret edilen yerlere dair sosyal, hukuksal, güvenlik ve yürütme-yargısal sorun ve sıkıntıları da başlıklar halinde raporda tek tek açıkladı.
Heyet raporunda Êzidî yurttaşların güvenliklerinin sağlanması ve geri dönüş koşullarının yaratılmasının yanısıra kadın örgütlerine, Türkiye hükümetine ve uluslararası topluma yönelik çağrı ve talepleri de yer aldı.
No comments