Breaking News

14 Temmuz direnişi 19 Temmuz devrimiyle zaferle taçlandı - ANALİZ

ANALİZ

 Aziz Köylüoğlu
HABER MERKEZİ –Tarih 14 Temmuz 1982’i gösterdiğinde halkları karanlıklara boğmak isteyenlere karşı Amed zindanında Mazlum Doğan’ın yaktığı ateş, Ferhat Kurtaylarla gürleşti ve Hayri Durmuş, Kemal Pir, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek’in ölüm orucu direnişiyle umut ışığı oldu. Faşist Türk devleti halkları o kadar derin bir karanlığın içine koymuştu ki, o karanlığı yırtmak büyük bir fedakarlık istiyordu.
Faşist Türk devleti yükselen insanlık değerlerine, Kürt halkının özgürlük mücadelesine karşı 1980’de askeri darbe yapmıştı. Bu faşist dalgadan bir kısım devrimci Türkiye dışına çıkmış, büyük kısmı ise zindanlarda işkencelerle iradeleri kırılmak istenmişti. Bir çok örgüt irada kırma operasyonlarında kendilerini inkar noktasına gelmiş, bir çok teslim olmuştu. Faşist Türk rejimi özellikle zindanlarda Kürtlerin yükselen özgürlük umutlarını zindanlarda kırmayı hedeflemişti. Buna karşı PKK’nin Merkez Komite üyeleri öncülüğünde büyük bir direniş başlatılmıştı.
Faşist Türk devletine karşı Kürt Özgürlük mücadelesi öncüleri tarafından verilen bu direniş aynı zamanda bütün Ortadoğu halklarının özgürlüğünü savunmaydı. Buna karşı emperyalist devletler ve onların bölge temsilcileri faşist Türk devletine sınırsız destek veriyorlardı. Kürdistan’ı kendi egemenliği altında bulunduran devletler ise Kürtlerin Kuzey Kürdistan’da yeşerecek özgürlük umutlarının kendi sonları olduğu bildiklerinden, faşist Türk devletine her türlü desteği veriyorlardı. Irak, Suriye, İran gibi devletler Kürtleri cendere altında tutuyordu. Bu yıllar Kürtler açısından suskun yıllardı.
Barzani KDP’si öncülüğünde Güney Kürdistan’da Irak faşist rejimine karşı mücadele verilmiş, ciddi bir yenildi yaşamış ve İran’a gitmişlerdi. Doğu Kürdistan faşist İran rejimine karşı bir direniş olsa da, bu İran islam devriminden sonra ve özellikle Barzanilerin burada İran’a çetecilik yapmalarının etkisiyle büyük kırılma yaşamış ve suskunluğa bürünmüştü. Kuzey Kürdistan Türk devleti 1980 askeri darbesiyle her şeyi ve herkesi susturmuştu. Rojava ise hep diğer parçaları desteklemiş ve Araplaştırma ve Arap kemeri politikasıyla suspustu.
1980’li yıların başı Kürdistan’ın tüm parçaları için suskunluğun hakim olduğu bir dönemdi. Bu suskunluğa karşı 20 Martı  21 Marta bağlayan gece de Diyarbakır zindanı Mazlum Doğan’ın üç kibrit çöpüyle aydınlandı. Bu ilk kıvılcım Ferhat Kurtayların bedenlerinin şimşek aydınlığında büyüdü. Tarih 14 Temmuz 1982 olduğunda Hayri Durmuş, Kemal Pir Akif Yılmaz ve Ali Çiçek yükselen direnişe faşizmi kıran son halka oldu. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan bir konuşmasında Amed zindan direnişi olmasaydı, bu kadar büyük kazanımlar olmayacağını belirtmekte. 14 Temmuz aynı zamanda Kürdistan’daki suskunluğa bir dur deme ve yeniden direnişin yükseltilmesi anlamına geliyordu. 14 Temmuz 1982, 15 Ağustos 1984 için bir çağrı oldu ve Kürdistan coğrafyası yeniden silkindi.
Kuzey Kürdistan’daki direnişin başlaması, Doğu ve Güney Kürdistan’da da büyük coşku yarattı. Rojava mücadeleden en fazla etkilenen bölge oldu. Rojava Kurdistan’ı ve Suriye Kürt Özgürlük mücadelesi için hem kendini büyütme, örgütleme sahası oldu. Binlerce Rojava Kürdistan’ından genç Özgürlük saflarına katıldı ve halen katılıyor.
Amed zindanında başlayan 14 Temmuz direnişi 30 yıl sonra 19 Temmuz 2012 yılında Rojava Kürdistan’ında yeni bir anlam kazandı.
14 Temmuz direnişinden 19 Temmuz devrimine 40 yıllık özgürlük mücadelesi “direniş zafere götürür” köprüsünü kurdu. Rojava Kürdistan’ı her diğer parçalardaki direnişlere destek vermiş olsa da, hem coğrafik şartları hem Suriye devletinin faşist politikaları kendisi için özgürlük girişimleri olmadı. Her zaman kendi özgürlüğünü diğer parçaların ve özellikle Bakure Kürdistan’ın özgürleşmesinde gördü. Fakat 14 Temmuzun “direnmek zafere götürür” şiarını kendine rehber edinen Rojava Kürdistan’ı 19 Temmuz devrimiyle yeni bir çıkış yaptı.
Suriye devleti uzun bir süredir Rojavadaki Kürt ve diğer halkları cendere altı tutuyordu. Halklar bu faşist rejim tarafından bölge devletlerinin desteğiyle karanlığa gömülmek isteniyordu.  14 Temmuz ruhuyla donanmış 19 Temmuz devrimi bu karanlığı yırtmış ve halklar için yeni bir umut oldu.
Nasıl ki 14 Temmuz direnişinde halkların özgürlük umudu ve birliği vardı ve Kemal Pir gibi Türk halkının onurlu bir direnişçisi ve kahramanıydı.  19 Temmuz devrimi de aynı ruhla Kürt, Arap, Suryan, Türkmen, Asur, Çeçen halkları, yine her din ve inançtan insanın bir araya geldiği ve direniyor.
14 Temmuz direnişi 33 yılını, 19 Temmuz devrimi de 3. yılını geride bırakıyor. Nasıl ki 14 Temmuz direnişi faşizme karşı halkların umudu olduysa, 19 Temmuz devrimi DAIŞ, Cephet El Nusra vb. faşist örgütlere ve onları destekleyen devletlere karşı umudu oluyor. Halkların umudu olmuş 19 Temmuz devrimi ilk gündem bu yana her türlü saldırı altında. Özellikle Amed zindanındaki faşizmin sahibi Türk devleti, şuan 19 Temmuz devrimine karşı saldırılar yapıyor. Nasıl ki 14 Temmuz direnişçileri Türk faşist rejiminin her türlü saldırılarını kırmışsa ve özgürlük umudu olmuşsa, 19 Temmuz devrimcileri de bu faşist saldırıları boşa çıkartacaktır.
ANHA

No comments