Klasik KDP politikası yine devrede!?
Son günlerde önemli değişimler oldu. Türkiye’de hükümet değişimi, Erdoğan’ın gölgesi olarak Davutoğlu’nun öne çıkması, Irak-Suriye ekseninde yeni fiili ittifaklar ve yeni güç dengelerini takip etmekte zorlanır olduk. Kimin kiminle veya kimin kime karşı olduğu anlık takip etmeyenler için oldukça karmaşık bir durum arz ediyor.
Daha önceki yazılarımda bu noktalara açıklık getirmek ve Ortadoğu’da yaşananların perde arkasını kendimce aralamaya çalışmıştım. Ortadoğu’da Kürtlere yeni bir rol verildiğini ve bu rolün İsrail başbakanı Netanyahu’nun “Kürtler direngen ve savaşçı bir halk” sözünde gizli olduğunu söylemiştim. Bu minvaldeki gelişmelerden biri de geçen gün Almanya’nın, Güney Kürdistan hükümetine, Irak üzerinden silah yardımı yapacağını açıklamasıydı. Federal Mecliste tartışılan bu karar “savaşçı halk” belirlemesine denk düşen bir karar.
Hatırlanacağı üzere IŞİD Musul’u işgal ettikten sonra Kerkük ve Haneqin’de Kürt ve Türkmenlerin yoğunlukta yaşadığı bölgelere saldırmıştı. Süleyman Beg, Sadiye ve Celawla’da şiddetli çatışmalar yaşanmış fakat ne hikmetse ABD ve Avrupa devletleri bu alanlardaki saldırıları Kürtlere yönelik bir saldırı olarak görmemişti. Bu bölgedeki IŞİD saldırılarında ABD uçakları IŞİD’e herhangi bir saldırı gerçekleştirmemişti ve halen de gerçekleştirmiyor. Sebebi ise bu bölgenin YNK’nin denetiminde olması. ABD ve Avrupa YNK’e saldırıyı ve burada Kürtlere yönelik katliam tehdidini kendi çıkarlarına yönelik bir tehdit olarak görmüyorlar. Çünkü YNK, siyasi yaklaşım olarak ABD ekseninden ziyade Rusya-İran eksenine yakın duruyor.
Fakat Güney Kürdistan’ın halen iki bölgeden ibaret olduğu gerçeğini net bir şekilde ortaya koyan bir örnek olarak tehdit ne zaman ki, KDP’nin denetiminde bulunan alanlara yöneldi, o zaman ABD ve Avrupa devletleri harekete geçti. Kendi eksenlerinde bulunan KDP’yi kurtarma operasyonuna başladılar. Bir anlamda ABD uçakları IŞİD’i darbe vurmak için değil, KDP’yi kurtarmak için operasyon düzenlediler. ABD’nin bütün hava saldırılarının merkezlerinin KDP denetimindeki alanlar olması bunu açıkça gösteriyor.
Bazı yorumcular peşmergenin ABD’yle giriştiği bu ortak operasyonları “KDP peşmergelerinin artık Batı’nın piyadeleri olduğu” şeklinde yorumladılar. Bu yorumlar Netanyahu’nun “savaşçı halk” tabirini de doğrular niteliktedir.
Peki, gerçekten KDP peşmergeleri Batı’nın “piyade gücü” mü olacak? KDP yetkililerin yaptıkları açıklamalar bunu doğrular nitelikte.
Diğer önemli bir olgu da KDP’nin, peşmergeye yapılan uluslararası silah yardımı üzerinden yerle bir olmuş siyasetini tamir etmeye çalışmasıdır. ABD ve Avrupa devletlerinin yaptığı askeri yardımları abartarak, Şengal’de yüzbinlerce Ezidi Kürdü IŞİD’in canilerinin insafına bırakmasını silah sorunu olduğunu ispatlamaya çalışıyor. Fakat bunun alışa gelmiş bir KDP politikası olduğunu herkes görüyor.
KDP, baştan beri IŞİD’in Musul ve Sünni ağırlıklı coğrafyada hakimiyet kurmasını, Sünni Arapların bir hak talebi olduğunu ve Şia iktidarına yönelik olduğunu gizlemedi. Özellikle Neçirvan Barzani’nin Musul sonrası yaptığı açıklamalar, bu siyaseti teyit ediyordu.
Diğer önemli bir olgu da KDP’nin, peşmergeye yapılan uluslararası silah yardımı üzerinden yerle bir olmuş siyasetini tamir etmeye çalışmasıdır. ABD ve Avrupa devletlerinin yaptığı askeri yardımları abartarak, Şengal’de yüzbinlerce Ezidi Kürdü IŞİD’in canilerinin insafına bırakmasını silah sorunu olduğunu ispatlamaya çalışıyor. Fakat bunun alışa gelmiş bir KDP politikası olduğunu herkes görüyor.
KDP, baştan beri IŞİD’in Musul ve Sünni ağırlıklı coğrafyada hakimiyet kurmasını, Sünni Arapların bir hak talebi olduğunu ve Şia iktidarına yönelik olduğunu gizlemedi. Özellikle Neçirvan Barzani’nin Musul sonrası yaptığı açıklamalar, bu siyaseti teyit ediyordu.
Bunun yanında Neçirvan Barzani’nin finanse ettiği Rudaw tv’nin Musul işgalinden hemen sonra Musul’daki IŞİD Emirleriyle canlı bağlantılar kurması ve halen IŞİD canilerini sempatik gösteren yayınlar yapması, bu politik yaklaşımla bağlantılı.
KDP, bunu yaparken de Kürt Özgürlük Hareketine saldırmayı bir meziyet olarak görüyor. Neçirvan Barzani’nin finanse ettiği Rudaw tv, KDP’lilerin Zumar, Rabia ve Şengal’de arkalarına bakmadan Rojava üzerinden kaçtıkları gerçeğini zaten hiç görmek istemiyor. Kürt Özgürlük Hareketinin on binlerce Ezidi Kürdü kurtarmak için açtığı insani koridoru ve bu insani koridordan geçerek yaşama tutunan Kürtlüğü görmek istemiyor.
Eskiler Osmanlıda oyun çok derlerdi. Kürtler içinde de KDP’de oyun bitmiyor. Maxmur’da, Şengal’de, Kerkük’te ortaya çıkan Kürt siyasi birliğini kendisi için tehdit gördüğü artık açığa çıkmış durumda. Şimdilerde Şengal’de Kasım Şeşo gibi eski peşmergeyi bu oyunun aracı haline getirmiş durumda. Ezidi Kürtler üzerinde bir sömürü kurumu haline Mir Tahsin gibi kişilikleri konuşturarak, Kürt halkı nezdinde gittikçe güçlenen birlik duygularını ve uygulamalarını karalamaya çalışıyor. Diğer yandan Helgurt Hikmet gibi bir tıfılı konuşturarak, Kürt Özgürlük Hareketine saldırarak yerle bir olmuş itibarını düzelteceğini sanıyor.
Bu saldırılara bir de Kürt halkı nezdinde ihanetçi olan Nizamettin Taş ve Osman Öcalan gibi kişilikleri konuşturarak, kendisince Kürt Özgürlük Hareketinin Kürt birliği için attığı adımları karalamaya çalışıyor.
KDP, bunları yaparken, bakın beni ABD, Avrupa ve Türkiye gibi bölge ülkeleri destekliyor demek için ABD’nin çok şekli hava saldırılarını abartarak var olan zaferlerin merkezine koyuyor. Aslında bir anlamda şu gerçeği de açık bir dile itiraf ediyor ki, dış destek olmasa halk nezdinde ayakta kalamam demeye getiriyor.
Kürtler kimsenin “savaşçı halkı” olmamalı ve Batı’nın çıkarları için “piyade” olmaya da aday olmamalıdır.
KDP ise kendi parti çıkarları için Batı’nın cüzi askeri yardımlarını abartmak yerine Kürtlerin birliği için ortaya çıkan bu tarihi fırsatı kaçırmamalıdır. Kürt Özgürlük Hareketinin birlik çabalarına destek vermelidir.
KDP ise kendi parti çıkarları için Batı’nın cüzi askeri yardımlarını abartmak yerine Kürtlerin birliği için ortaya çıkan bu tarihi fırsatı kaçırmamalıdır. Kürt Özgürlük Hareketinin birlik çabalarına destek vermelidir.
Irak- Suriye eksenindeki gelişmeler hem bölge ülkelerinin pozisyonu hem Kürtlerin çevre ve iç ilişkilerini yeni boyutlarla karşı karşıya bırakıyor. Tabi KDP birlik karşıtı politikasını bırakırsa, Kürtler açısından önemli gelişmeler devrede…
No comments