Kürt dinamiği ile Ortadoğu’da dengeler değişiyor
KENAN KIRKAYA-(DİHA) – IŞİD tehdidine karşı NATO toplantısında ve uluslararası alanda kimi yeni kararlar alınırken, devreye sokulmak istenen yeni “mücadele stratejisinin” temel dinamiğini Kürtler oluşturuyor. Kendi arasında birlik arayışı sürdüren, bölgedeki halkların örgütlü güçleriyle ittifaklar kuran Kürtler, uluslararası koalisyonun da en fazla bel bağladığı güç haline geldi. Ancak, ABD öncülüğünde kurulan ittifaktan ziyade, sahada Kürtler ve diğer halkları temsil eden silahlı gruplar arasında kurulacak olan ittifakın gerçek başarıyı sağlayacağına inanılırken, Öcalan çizgisinde mücadele yürüten ve IŞİD karşısındaki başarılarıyla dikkat çeken Kürt güçler ise ABD ve uluslararası güçlere bel bağlamak yerine yerel güçlerin özgücüne dayanmasını istiyor. Kürtlerin uluslararası devletlerden tek beklentisi IŞİD’e yapılan yardımların durdurulması.
Suriye krizinin patlak vermeye başladığı Mart 2011 tarihinden sonra uluslararası güçlerin desteklediği islami güçlerden olan IŞİD’in gelinen aşamada kontrolden çıkması ve temel tehdit haline gelmesiyle birlikte IŞİD’i destekleyen güçlerde farklı arayışlara girdi. Yıllardır IŞİD’in Rojava’da Kürtlere karşı geliştirdiği katliamlara karşı sesiz kalan uluslararası kamuoyu, IŞİD’in Şengal katliamı sonrasında Irak’taki dini azınlıklara yönelik gerçekleştirdiği imha operasyonları ve batılı güçler içinde tehdit oluşturmaya başlamasından sonra son dönemlerde ABD IŞİD’in kimi hedeflerini kontrolü bir şekilde havadan vurmaya başladı. Irak’ta şaibeli bir şekilde elde ettiği mevzilerle oluşturduğu batılı güçler için de tehdit haline gelmeye başlayan IŞİD’e karşı alınacak tedbirler geçtiğimiz günlerde yapılan NATO toplantısında ele alındı. ABD Başkanı Barack Obama ise IŞİD’e karşı mücadele stratejisini Türkiye saatiyle 04.00’te açıkladı.
ABD çıkarlarını korumak için harekete geçti
Obama’nın açıkladığı yeni stratejiye göre, Irak’ta hükümetin kurulmuş olmasına destek anlamına gelen bir dizi tedbir alınması amaçlanıyor. “Uluslararası bir koalisyona önderlik” edeceklerini açıklayan Obama, Irak ve Afganistan’daki ABD müdahalesinden farklı olarak sahaya asker göndermeyeceklerini, muhalifleri destekleyeceklerini ve esasen yeni stratejilerinin “Yemen ve Somali’deki başarılı stratejinin” aynısı olacağını bildirdi. Yeni stratejisini, “Bölgedeki güçlere istihbarat ve silah desteği verilmesi, hava saldırıları, Peşmerge ve Irak ordusunun eğitilmesi ve insani yardımlar” gibi dört ayak üzerine oturtan Obama, asıl amaçlarının da ABD çıkarlarını korumak olduğunu, “ABD’yi tehdit ederseniz size hiç bir yer güvenli değil” sözleriyle dile getirdi. Obama’nın açıkladığı strateji kapsamında Avrupa ülkelerinin de harekete geçmesi ve bölgeye askeri mühimmat ile hava saldırılarına katılmaları bekleniyor.
Türkiye IŞİD’e karşı savaşta yok
ABD Başkanı Obama’nın açıkladığı yeni strateji ile birlikte Türkiye’nin nasıl bir tutum sergileyeceği de merak edilmeye başlandı. Yıllardır IŞİD’e verdiği destek konusunda ciddi eleştiriler alan ve hiç bir şekilde IŞİD’i “terörist” olarak nitelendiremeyen ve hatta “öfkeli gençler” diyerek insanları kesen, hakları katliamdan geçiren IŞİD’e yönelik sempati yaratmakla suçlanan Türkiye, gerek NATO zirvesinde gerekse de ABD Savunma Bakanı Hagel’in Ankara’ya gerçekleştirdiği ziyaret IŞİD’e karşı koalisyona katılmasını istediği Türkiye, dün yaptığı “güvenlik zirvesiyle” tutumunu netleştirdi. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’in de ziyaret edeceği Türkiye’nin güvenlik zirvesi toplantısında çıkan sonuca göre, Türkiye IŞİD karşı yürütülecek savaşta herhangi bir şekilde yer almayacak. Türkiye’nin tutumu bölgeyi tehdit eden IŞİD’e karşı geçmişte yapılan “IŞİD’e destek veriyor” eleştirilerini güçlendirirken, IŞİD’in elindeki Türkiyeli diplomatik rehinelerin de bu kararda etkili olduğu belirtiliyor. Ayrıca Türkiye, özellikle bölgede IŞİD ile mücadelesinde gittikçe güçlenerek çıkan PKK çizgisindeki Kürt oluşumların bu tür bir girişimde daha da güçleneceğini düşündüğü için böylesi bir girişime karşı çıktığı bildiriliyor.
Bir yandan IŞİD’e karşı uluslararası koalisyon arayışları sürerken ve ABD’nin tavrı bu konuda merak edilirken, mücadelenin asıl olarak sahadaki güçler tarafından yürütülecek olması, gözleri bölgedeki güçlere çevirdi. ABD’nin mücadele sorumluluğu yüklediği Irak’ta hükümetin yeni kurulmuş olması, hükümet ve hükümeti oluşturan kesimler arasındaki çelişkiler, Irak Ordusu’nun Musul yenilgisinde de ortaya çıkan savaş kabiliyetinin yetersizliği ve benzeri durumlar göz önünde bulundurulduğunda etkili bir aktör olması beklenmiyor. IŞİD Irak’taki diğer Sünni muhalif güçleri bünyesinde toplamış olması, Sünni aşiretlerin çoğunun IŞİD tarafında yer alması ve bölgesel dengeler bu konuda Irak’ta muhalif güçlere de bel bağlanamayacağını ortaya çıkarıyor.
Mücadele de Kürtler öne çıkıyor
Suriye’de de başlangıçta Esad güçlerine karşı mücadele gerekçesiyle uluslararası güçler tarafından desteklenen ÖSO ve İslami Cephe gibi önemli muhalif örgütlerin ise şimdiye kadar IŞİD ile sahada yaptıkları askeri hiç bir mücadeleden başarılı çıkmamaları ve hatta çoğunun nüfus alanlarını IŞİD’e kaptırması bu güçlerin de, etkili bir mücadele yürütümeyeceği görüşüne neden oluyor.
Dolayısıyla IŞİD’e karşı yürütülen mücadelede şimdiye kadar IŞİD’e ciddi bir cephe kaybettirmemiş, bütün dezavantajlarına karşı hem Suriye’de hemde Kürdistan Federe Bölgesinde IŞİD’e karşı başarılı bir mukavemet/direnç göstermiş olan Kürtler öne çıkıyor. Şengal saldırısı, Mahmur’un düşmesi her ne kadar Kürt güçlerinin bütünlüğü açısından bir kırılma noktasını oluştursa da bu durum aynı zamanda sahada Kürtlerin askeri güçlerinin yakınlaşmasına ve ortak cephede buluşmalarını da beraberinde getirdi. Kürtlerin askeri ve siyasi olarak parçalı yapısı ve henüz bir çok konuda birlik sağlayamaması Kürtlerin bu konudaki dezavantajlarını oluştururken, yine de bölgedeki dinamikler dikkate alındığında Kürtleri en temel güç olarak öne çıkarıyor.
Kürt dinamiğini de HPG ve YPG oluşturuyor
Sahadaki mücadelede öne çıkan temel iki Kürt silahlı gücü dikkat çekiyor. ABD ve batılı güçlerin partner olarak seçtiği ve birlikte hareket ettiği peşmergelerin Şengal ve Mahmur yenilgileri bir yandan peşmergenin askeri kabiliyetini tartışmaya açarken, öte yandan bu durum kendisiyle birlikte Kürtler arası birliği zorunlu olarak peşmerge güçlerine ve Federe Kürdistan yönetimine de dayatmaya başladı. IŞİD’in Rojava saldırılarına karşı duyarsız kalan ve hatta yer yer Semelka sınır kapısını kapatarak, sınıra hendek kazarak bölge üzerinde nüfuz iddiasında bulunan KDP’nin Şengal ve Mahmur saldırılarından sonra diğer Kürt güçleriyle zorunlu bir şekilde biraraya gelmeleri de Kürtler arası birlik açısından umut yarattı. Peşmergenin yanı sıra Kürtlerin dikkat çeken bir diğer silahlı gücü ise Öcalan çizgisinde örgütlenen, gerilla taktikleriyle IŞİD’e karşı başarı sağlayan HPG, YPG, YPJ ve son dönemlerde bu güçlerin öncülüğünde kurulan örneğin Şengal Direniş Birlikleri gibi silahlı güçler dikkat çekiyor. Özellikle Rojava deneyimi nedeniyle IŞİD’e karşı başarı sağlamış, Şengal saldırı sırasında Şengal Kooridoru açarak sivil katliamın trajik boyutlara ulaşmasını önlemiş HPG ve YPG güçleri uluslararası güçler açısından olmasa bile uluslararası kamuoyunda hem ciddi bir sempati hem de ciddi bir ilgi oluşturdu.
Gerçek ittifak sahada kuruldu
HPG ve YPG’nin IŞİD karşısında sahada kazandığı tecrübe ve askeri başarılarının yanısıra, Kürt güçleri arasında birlik sağlama girişimleri ile birlikte dün Suriye’de ÖSO, İslami Cephe ve diğer muhalif örgütlerle IŞİD’e karşı gerçekleştirdiği ittifak ise, sahada başarı sağlayabilecek gerçek güç olarak görülüyor. Güney Kürdistan’da Kürtler arası sahada kurulan fiili birliktelik, Rojava ve Suriye’de YPG’nin muhaliflerle gerçekleştirdiği ittifak uluslararası alanda ABD öncülüğünde kurulan ittifaktan daha gerçekçi ve başarı şansı daha yüksek bir ittifak olarak görülüyor. Ayrıca, Öcalan çizgisindeki Kürt güçleri IŞİD’e karşı savaşta yerel güçlerin kendi güçlerine güvenmelerini isterken ABD’ye ve uluslarası ittifaka bel bağlamıyor. Söz konusu güçlerin uluslararası güçlerden tek beklentisi, insani yardım ve IŞİD’e verilen desteğin kesilmesi.
No comments