Breaking News

YPG komutanlığından Af Örgütüne cevap

HABER MERKEZİ – Uluslararası Af Örgütü’nün 12 Ekim 2015’te “Suriye’nin kuzeyinde zorla göçertme ve evlerin yıkılması” başlıklı raporunu, özerk yönetim düşmanlarını esas alan ve bağımsız olmayan kişilerce hazırlandığını, insanlık suçu işlemiş kimi terörist örgüt üyelerinin şahit olarak gösterildiğini belirten YPG Genel Komutanlığı, kendilerine yöneltilen suçlamaların belgelendirilemediğini söyledi ve raporu reddetti.
YPG Genel Komutanlığı Uluslararası Af Örgütü’nün 12 Ekim 2015’te “Suriye’nin kuzeyinde zorla göçertme ve evlerin yıkılması” başlığıyla yayınladığı ve YPG güçlerini insanlık suçu işlemekle suçladığı raporuna detaylı bir açıklamayla cevap verdi.
YPG Genel Komutanlığı’nın konuya ilişkin yaptığı yazılı açıklama şöyle:
“Suriye’nin kuzeyinde zorla göçertme ve evlerin yıkılması” başlıklı raporun başlığı ve içeriği çelişkilerle dolu olup örgütün doğruluğunu kuşkuya düşürmektedir.
Raporu red etmenin gerekçeleri:
-Raporun içeriği başlığıyla çelişiktir. Bu bile raporun boşa çıkmasına ve hazırlayanların cezalandırılmasına yeterli bir gerekçedir.
-Yöneltilen suçlamalar Uluslararası Ceza Mahemesi’nin dayandığı ve savaş suçlarını düzenleyen uluslararası Roma hukuku kapsamına girmemektedir.
Gerekçelerimizi destekleyen sebepler:
-Suçlamalar gerekli belgelerden yoksun olarak ileri sürülmüştür.
-Raporda olaylara yeterince tanıklık edememiş halkın söylemleri esas alınmış, dile getirilmiş olan söylenti ve hikayeler teyit ettirilememiştir.
-Tanıklığına başvurulanlardan bazıları terörist örgütlere üye olup savaşta insanlık suçları işlemişlerdir.
– YPG’nin açıklamaları raporun tümünü baştan sona boşa çıkarmaktadır.
-Raporun hazırlanması sürecinde Raportörler, Özerklik Yönetimi ve YPG karşıtı kimi siyasi çevrelerin “misafiri” olmuş ve bağımsız olmayan kişilerdir.
ÖNSÖZ
Uluslararası Af Örgütü’nin 12 Ekim 2015’te “Suriye’nin kuzeyinde zorla göçertme ve evlerin yıkılması” başlığıyla Rojava olarak tanınan Özerk yönetim bölgelerini işaret eden bir rapor yayınlamıştır. Af Örgütü raporunda Özerk yönetimden izin alındığı ve yönetimin işlerine herhangi bir müdahalede bulunmadan alanların dolaşıldığı ifade edimektedir. Raporda yer verilen bilgiler göçertme, yıkım ve yakma olaylarının cereyan ettiği köylerde yaşayan köylülerden ve uydu görüntülerinden elde edildiği iddia edilmektedir. Ancak raporda birçok yanlışlık bulunmakta ve bazı köylülerin anlatımları birbiriyle çelişmketedir. Örgütün kendini gerçeklere ulaştıramamış olabileceği ihtimaline karşılık örgütün raporunda kuşku uyandıran bariz yanlışlıklar şunlardır:
Sayfa 5, paragraf 1, satır 3
Burada “göçertme” kavramı bilinçsizce kullanılmış olup Uluslararası Ceza Mahkemesi iin temel olan Roma hukukundaki 7. Maddenin (D) paragrafındaki kullanımı gözönüne alınmamıştır. Raporun içeriğine göre bu kavramın kullanılması Uluslararası Ceza Mahkemesi iin temel olan Roma hukukundaki 7. Maddenin (D) paragrafındaki prensiplere aykırıdır. Buna dayanarak YPG’yi “savaş suçu işlemek”le suçlamak doğru olmadığından bir düzeltmeye gidimesi gerekmektedir.
Sayfa 6, paragraf 4, satır 2
“… gelişen durumlar önüne geçilemeyecek askeri ihtiyaçların zorunluluğu değildi.”
Raporda, savaş bölgesinde iki karşı taraf arasında ağır silahlarla şiddetli çatışmaların yaşandığını, yine rejim güçlerinin bölgedeki birçok yerde varil bombaları, top ve Scud füzeleri kullandığını gösteren birçok durumun yaşandığına yer verilmştir. Sadece bu bile sözkonusu yerlerdeki kerpiçten yapılmış olan tüm evlerin yıkılmasına yeterli gelmektedir.
Sayfa 8, paragraf 4, satır 6
“… DAIŞ örgütü toplarla saldırdı.
Bu da askeri savaş ve çatışmaların yaşandığı bölgede DAIŞ çetelerinin toplarla köylere saldırdığını, yine bu göçertme, talan ve yıkımın sorumlusunun DAIŞ olduğunu göstermektedir.
Sayfa 11- ek 1
Özgür Suriye Ordusu ile Ehrar El-Şam, Lîwaa 11 ve Firsan El-Sina’dan oluşan silahlı gruplar arasında yaşanan en şddetli savaş…
Birliklerimiz Şubat 2014’te terörist grupların şgali altındaki Hesîniyê köyüne girmemiştir. Ancak çetelere karşı bu grupları dağıtma ve misilleme amacıyla yürütülen savaş ardından yerlerine geri dönmüştür.
Bu durum, bölgede birçok kesim arasında büyük bir savaş olduğunu ve bu savaşın hangi köyde yaşanmış olsa bütün köyün yıkılmasına yetecek denli şiddetli bir savaş olduğunun göstergesidir.
Sayfa 11- son iki ek
bir yurttaş köyden 3 kişinin örgütle (DAIŞ) ilişki içindeydi söylemiyle…
“… DAIŞ köyü ele geçirince köyde 4 veya 5 evi yıktı.
Bu bazı köylülerin DAIŞ çeteleriyle işbirliği içinde olup askeri eylemlere katıldıklarını göstermektedir. Bununla, raporun sayfa 6- ek 4- 2. satırına göre, yine Uluslararası Ceza Mahkemesinin dayanak olarak aldığı Roma hukukunun 7. Maddesinin (d) ekine göre sözkonusu kişiler meşru hedeftir.
Aynı sayfanın son ekinde de görülmektedir ki, DAIŞ her savaşta ve çatışmada evler yıkmıştır. Kuşkusuz savaş ortamında yurttaşlar orada seyirci olarak duramayacak, can güvenliği korkusuyla kendi isteğiyle çatışmalı alandan çıkacaktır.
12.sayfa EK2- Satır 3
“evimizin yıkıldığını gördük ama kimin yaptığını görmedik…”
Bu ifade gösteriyor ki; söylenenler gözle görülmüş kesin bir bilgi değil, tahmini ifadelerdir.
12.sayfa EK6- Satır 6
 “çatışmalar başlar başlamaz evlerimizi terk ettik…”
Bu ifade gösteriyor ki; yurttaşlar göçe zorlanmamış, güvenlik kaygısıyla göç etmişlerdir.
14.sayfa EK-1 Satır 3
“ evlerin yıkılmasının bir sebebinin de öldürülen birlik üyelerinin intikamının alınmasıyla yıkılmış olabileceğini sözlerine ekledi…”
Bu ifade gösteriyor ki; görüş ve şahitliklerine başvurulan kişiler tahmin üzerinden olayları yorumlamışlardır.
15.sayfa EK-1 Satır 2
“ araştırmayı gerçekleştiren örgüt çalışanları göç eden 4 kasaba ve köy sakinlerinin görüşlerini almıştır.”
Burada açıkça bir çelişki bulunmaktadır ki; görüşlerine yer verilenler bölgede yaşam süren değil göç eden yurttaşlardır. Raporda görüşüne yer verilen kişilerin ifadeleri kanıtlanabilir olmayıp bahsedilen olayı görüp görmedikleri teyit edilememiştir.
15.sayfa EK3- 2 ve 5.Satırlar
“… El-Mexat Köyü’nde yaşayan ve kendilerini göçe zorlayanların Halk Savunma Birlikleri(YPG) savaşçıları olduğunu tahmin ettiklerini belirtiyorlar”
“ Uluslararası Af Örgütü raporunda, köylülerin bahsi geçen olayın gelişim seyrine dair ifadelerinde tahmin ettiklerine yer veriliyor.”
Buradan da anlaşılacağı üzere ifadelerine başvurulan kişiler raporda bahsi geçen olayı kendi gözleriyle görmemişlerdir, sadece tahmin etmektedirler ve ispatlanamamıştır.
Ayrıca raporda bahsi geçen Mexat isimli yerleşim yeri köy değildir,Silûk Kasabası’nın güneyindeki bir mahalledir. Silûk Kasabası’nın bütün mahalleleri YPG güçleri bölgeye girmeden bir ay öncesinde askeri bölge olarak ilan edilmiştir. Silûk Kasabası, Gire Spi savunma hattının birinci kademesi olup DAIŞ çetelerinin merkezi üssü konumundaydı. DAIŞ çetelerinin kasabayı terk etmeden önce kasabadaki birçok eve döşediği mayınlar tehlike saçmaya devam etmektedir.
20.sayfa EK2- Satır 6
“… Bir hafta sonrasında öğlen 12:00 saati sularında Arapça konuşan YPG üyesi olduklarını iddia eden ve sade yeşil kıyafetler giyen 3 adama söylediğimiz bir şey sonrasında bize eğer köyümüzü terk etmezsek bize mermi sıkmakla tehdit ettiler.”
Bu ifadeler raporda şahitliklerine başvurulan kişilerin kendi ifadelerinde net olmadıklarını net bir şekilde gösteriyor. Kişiler bahsi geçen 3 adamın YPG üyesi olduklarından emin değillerdir.
20.sayfa EK2- Satır6
Uluslararası Af Örgütü raporunda görüşlerine yer verilen ve yaşadığı köyden göç eden bir adamın ifadelerinde YPG üyelerinin Silûk Kasabası yakınlarındaki bir köye doğru giden 2 çocuğa ateş açtığını iddia etmektedir. Uluslararası Af Örgütü çalışanlarının her iki çocukla yaptığı görüşmede bahsi geçen iddia doğrulanmamıştır.
Raporda tıpkı bölgeden göç eden köylülerle yapılan görüşmeler gibi her iki çocukla yapılan görüşme iddianın açıkça çelişkili olduğunun kanıtlamıştır.
23.sayfa EK2- Satır 3
“…gazeteciler YPG üyelerinin 6 Temmuz’da göçe zorlanan Türkmen yurttaşların isimlerini liste olarak sundular…”
Uluslararası Af Örgütü’nün raporunda yer verilen görüntüler, Suriye Muhalif Güçleri’ne bağlı Suriye Ulusal Koalisyonu çatısı altındaki Suriye Devrimi Genel Bakanlığı’nın “ Sirac Pirs” isimli internet sitesinde dayandırılmaktadır.
Raporda YPG tarafından göçe zorlandığı iddia edilen ailelerin listesini yayımlayan Enwer Ketaf isimli kişi sözde İslamcı bir taburun komutanıdır ve Gire Spi ve köylerinde yaşayan Kürtleri göç etmeye zorlayan ve Kürt yurttaşların mal ve mülklerini talan etmiştir. Ketaf aynı zamanda Suriye Ulusal Koalisyonu’na bağlı olarak Türkiye’de ilan edilen ‘geçici hükümetin’ Hak İhlallerinin Belgelendirilmesi Bürosu’nda görevli memurdur.
26.sayfa son paragraf- Satır2
“YPG güçleri ve çete grupları arasında çatışmaların başlamasından bir hafta sonra köyden çıktık.”
Bu ifade raporda bahsi geçen köylerde yaşanan çatışmalar esnasında genellikle topraktan yapılmış olan evlerin ağır silahlarla yıkılmasına sebep olabileceğini gösteriyor.
29.sayfa 1.paragraf- 1.Satır
“Ehmed isimli kişi Suriye Özgür Ordusu’na bağlı El-Farûq taburunun üyesi olan çocuğunun YPG’ye Serekaniye karşı savaştığını söylüyor.”
Bu ifade de bölgede YPG’ye düşmanlık yapan bazı askeri güçlerin safında kimi bölge halklarının katılarak YPG’ye karşı silahlı eylemlerde bulunduğunu göstermektedir. Bu da söz konusu kişinin savaş durumunda askeri hedef olmasını meşru kılmaktadır. Ailesinin tutuklanması ve soruşturmaya tabi tutulması bir savaş suçu olduğu anlamına gelmemektedir. Aile burada zorla göçertildiklerine dönük bir ifade kullanması sadece geri dönmeye korktuklarını belirtmişlerdir.
34.Sayfa 1. Paragraf 1.Satır
İnsani ve uluslararası hukukta devletlerarası savaşlar dışındaki silahlı çatışmalarda sivillerin göçertilmesi yasaktır. Ancak istisnai olarak sivillerin can güvenliklerinin sağlanması ve askeri sebeplerle tahliye edilmeleri mümkündür.”
Raporda yer verilen ve Roma sistemi esas alınarak yazılan son maddede sivillerin can güvenliklerinin sağlanması ve askeri sebeplerle tahliye edilmelerinin istisnai bir durum olduğu belirtilmektedir. Raporda bahsi geçen olaylarda genellikle askeri sebeplerin varlığı söz konusudur. Dolayısıyla bu istisnai durumlar hiçbir kanuna dayanmadan delil olarak kullanılmıştır. Bu durum gösteriyor ki; raporu yazan kişi ve kişiler ya kanunları bilmemekte ya da bilinçli olarak sadece kendilerinin bildikleri gereçeklerle gerçekleri çarpıtmaktadırlar.
Uluslararası Af Örgütü’nün araştırmaları sonucu profesyonel kişi veya kişilerce yazılan rapor Demokratik Özerklik Sistemi ve YPG/YPJ güçlerini karalama amacındadır.
Husêniyê Köyü 1
Uluslararası Af Örgütü raporunda Ağustos ayının başlangıcında Til Hemis yakınlarında bulunanan Huseniye Köyü sakinlerinden alınan görüşlerde 90 evin YPG güçleri tarafından yıkıldığı iddia edilirken ve Til Hemis Kasabası’nın 2013 yılının Şubat ayında Özgür Suriye Ordusu’nun kontrolüne geçtiği belirtiliyor.
Öte yandan bölgenin ileri gelenlerinden bir Arap yurttaş, 2013 yılı Aralık ayı başlarında Til Hemis Kasabası’na bağlı köylerde YPG ve Özgür Suriye Ordusu ile silahlı diğer gruplar arasında çatışmalar yaşandığını iddia ediyor. Aynı kişi YPG’deki Kürtler ile Özgür Suriye Ordusu arasındaki en şiddetli çatışmaların 2014 yılının Şubat ayında Husêniye Köyü’nde yaşandığını belirtiyor. Husêniye Köyü’nden Fereh isimli bir kadın,köyde 2014 yılının Şubat ayında yaşanan çatışmalarda yıkıldığını belirtiyor.
Raporda bahsi geçen Til Hemis Kasabası’na bağlı köylerde YPG güçleri ve çete grupları arasındaki 28 Aralık 2013 tarihinde başlayan çatışmalar 6 Ocak 2014 tarihinde Huseniye Köyü’ne ulaşılmasıyla YPG tarafından yapılan resmi bir açıklama ile sona erdi. Dolayısıyla yukarıda yer verilen ifadeler gerçeği yansıtmaktan uzaktır. İfadelerine başvurulana her iki kişide yalan söylemektedir. Şubat ayında Til Hemis Kasabası’nda YPG güçlerinin iddia edildiği bir çatışmaya girmesi sözkonusudur. İddia edilen zaman diliminde yani Şubat ayında Til Berak Kasabası’nda, El-Kaide’ye bağlı çetelere karşı “Til Berak ve Til Hemis şehitlerine vefa hamlesi” olarak adlandırılan hamle kapsamında başlayan çatışmalar dair YPG tarafından resmi bir basın açıklaması da yayımlanarak kamuoyu ile paylaşıldı.
Ancak Uluslararası Af Örgütü bir kez daha Ferah isimli kadın adına Kürt savunma birliklerini “köy yıkmakla itham etmektedir.
  1. BÖLÜM
Örgütün raporunda beldeye bombalı araçla saldırıldığı ve suikast girişiminde bulunulduğu belirtiliyor. Bu da halkın zorla göçertildiği iddiasını yalanlamakta ve halkın savaş nedeniyle bölgeyi terk ettiğini göstermektedir.
Hemam köyünde bin 500’den fazla Türkmen ailenin yaşadığı ve belde nüfusunun 15 bini bulduğu gerçeği iyi bilinmelidir. Bu gerçeklik de “YPG köyümüzü yakıyor, bizi zorla göçe zorluyor” iddialarını öne süren kesimlerin ifadelerini yalanlamaktadır. Yine iddia sahiplerinin Hemam köyünden olmaya bilecekleri ve gerçekleri bilerek tahrif eden kişiler olabilecekleri ihtimalini doğuruyor.
1 Eylül 2015’te Girê Spî’de bölgedeki Askeri Komutanlığımız ile beldedeki Rûspiler (kanaat önderleri) bir toplantı yapıldı. Bu toplatıda rûspîler köyde yaşayan 79 kişinin isimlerini vererek DAIŞ üyesi olduklarını, Girê Spî özgürleştirildiğinde DAIŞ çeteleri ile birlikte kentten kaçtıklarını söyledi. O zaman ruspîler bizden çetelerle birlikte kaçan 79 kişinin bir daha köye geri dönememelerini istediler. 79 çete üyesi dışında tüm köy halkı kendi bölgelerinde yaşamaktadırlar. Bütün basın kuruluşları ya da dürüst bağımsız insan hakları, hatta Af Örgütü’nün de içinde bulunacağı kurumlar güçlerimizin kontrolündeki köyü ziyaret edebilirler.
Af Örgütü, YPG’yi Türkmen halkını zorla göçertmekle suçlamaktadır. Bu suçlamasını basında yer alan bir rapora, Xedaf Racih adlı bir kişi tarafından çekilmiş fotoğraflara, yine basın mesleğinden uzak olan ve SUK’un sitesi gibi davranarak özerk yönetim ve YPG karşıtlığıyla bilinen Sîrac Press adlı sitede yayınlanan bir habere dayandırmaktadır. Bu sitenin yayınladığı haberde birliklerimiz Arap halkını yerleşim yerlerinden göçertmekle suçlanmakta ve halkın göçertildiği iddia edilen köylerin isimleri sıralanmaktadır. Oysa sitede sıralanan köyler gerçekte Türkmen halkının yaşadığı köylerdir. Bu da gösteriyor ki, Af Örgütü’nün raporunu hazırlayanlar bu sitedeki iddiaları olduğu gibi alarak “Araplar göçertildi” cümlesi yerine “Türkmenler göçertildi” yazarak rapora eklemiştir.
İÇERİK
Uluslararası Af Örgütü’nün yayınladığı ve içinde YPG’yi “savaş suçu işlemek”le itham ettiği rapor gerçeklikten ve savaş ayrıntılarından uzaktır. Bu raporu hazırlayanlar açık bir şekilde DAIŞ terörünün ve ondan önceki çete gruplarının uygulamalarını ısrarla görmezden gelmiş, söz konusu grupların yenilerek çekildikleri alanlarda köyleri yakıp yıktıklarını, kirli uygulamalar geliştirdiklerini dile getirmemektedir.
Af Örgütü’nun hazırladığı rapor mesleki ve uzmanlık açılardan bağımsız değildir. Raporda siyasi yön daha ağır basmaktadır. Bu da Af örgütünün prensip ve ölçülerine göre değildir. Bu rapor etnik çelişkileri derinleştirip, büyütmeyi amaç edinip, savaş durumunu sanki Kürtlerle, Araplar arasında çatışmalı durum olarka gösteriyor. Bu da büyük bir tehlikedir ve Af örgütünün etiğine göre değildir. Rapotörlere ve örgüte güveni sarsmakta, kuşku uyandırmaktadır. Rapor somutta var olan bölge halkları arasındaki çok etnisiteli, çok inançlı ve çok uluslu toplumun barış içinde yaşadığı gerçekliği ile örtüşmemektedir.
Raporu hazırlayan kişiler evlerin viraneye çevrildiğini belirtiyorlar. Güçlerimiz ile DAIŞ çetesi arasında çok şiddetli ve sert bir savaş yaşandı. Bu savaş önceside de bahsedilen bölge birçok güç ve grupların aline girmiştir. Bu gurplardan bazıları ÖSO, Cebhet El-Nusra, Ehrar El-Şam ve son olarak DAIŞ çetesidir. Ancak bu bölgede ev ev çatışmalar yaşandığı, tüm silah çeşitleri kullanıldığı da roparda yer almaktadır.
Birbiri ardına bu bölgeye gelen çete grupları çatışmalarda mayın döşediler, bombalı araçları, intihar saldrıgaları ve evlere mayın ve tuzaklı bomba döşeme gibi yöntemler geliştirdiler. Bu uygulamaların arkasında enfazla tahribat, yıkım ve terör bırakan taktikler olduğu herkesin malumudur. Bu tür uygulamalar sivil halkın yaşamına olumsuz etkilerde bulunmaktadır. mayın ve tuzaklamaların yaratmış olduğu tahribat sonucu halk yerleşim alanlarından göç etmek zorunda kalmaktadır. Bu çete grupları yaklaşık 16 bin küçük ve büyük mayını Til Hemîs-Kizwan dağının doğusuna- Til Temirê güneyi ile Girê Spî kentine kadar olan bölgelerinde döşemiştir. Bomba uzmanı ekiplerimiz şimdiye kadar onlaca köy ve mezrada döşenmiş mayınların yüzde 25’ini sadece etkisiz hale getirip imha etmiştir. Mıntıkayı tüm mayınlardan temizleme imkanıysa bulunmamaktadır. Birçok kez uluslararası toplum ve örgütlerden uzman kişilerin bizlere yardım eli uzatmaları ve halkın evlerine gerit dönebilmeleri için mıntıkayı birlikte döşenen mayınlardan temizlemeyi talep ettik.
YPG güçlerimi, ÖSO, BurkanEl-Fırat Ortak Operasyon Merkezi ve bölgedeki dost güçler uluslararası koalisyona bağlı savaş uçaklarıula Şubat ve Temmuz 2015 arası yaklaşık bin 500 köy çetelerin işgalinden kurtarıldı. Til Hemîs’in doğu yakasında bulunan köylerden Sirîn kasabasının batısında bulunan köylere kadar, Girê Spî’ye bağlı köyler DAIŞ çetelerinin teröründen kurtarılımıştır. Xemir köyünün de içinde bulunduğu bu köylerde yaşayan halklar evlerinde huzurlu birşekilde yaşamakta ve şişmdiye kadar herhangi bir sivile haksızlık yapılmamıştır.
DAIŞ çetesi farklı farklı nedenlerle halkı köylerinden çıkarıyor, onları savaşta kalkan olarak kullanıyordu. Çeteler petrol depolarını boşaltarak ve evleri ateş yakıp viraneye çeviriyorlardı. Koalisyon uçakları ve şavaşlarımızın yerlerini tespit etmemesi için yapıyorlardı. Ne zaman ki yenik düşüp, geri çekilmek zorunda kalırlarsa yıkım ve virane arakaladında bırakıyorlardı. Bu kirli uygulamalarını ise güçlerimizin üzerine yıkmaya çalışıyorlarıdı.
Til Hemis kasabasına bağlı Hisêniyê köyünde de geri çekilmeden önce köyü yakıp yıktılar. Ulsulararası Af örgütü tarafından hazırlanan raporda bu gerçekliği yamamış, yansıtmadığı gibi de Demokratik Özerklik Yönetimi ve YPG’ye karşıt olan Suriye Ulusal Koalisyonu (SUK) tarafından ne istenilmişse onlar işlenmiştir. Adı geçen kişilerin yaşanan çatışmalarda bizzat DAIŞ’e yardım ettimiş oldukları halde olayın şahidi gibi göstermiş oldukları uzak bir ihtimal değilidir. Raporda bahsi geçen Enwer El-Kettaf isimli kişi göçertme, ölüm, talan ve DAIŞ’e sivillere teslim ettiği yönünde suçlanan biridir.
DAIŞ çeteleri bu alandan çıkarılıp sürüldükten sonra, YPG vakit kaybetmeden uluslararası yardım örgütlerinden de önce, halkın temel ihtiyaçlarını hızlı bir şekilde temin etmeye başladı. Sağlık hizmetlerini imknalarına göre sundu.
Güçlerimiz arasındaki Arap ve diğer oluşumların katılımına dikkat çekmek gerekirse bugün bu oran yüzde 25’leri aşmış durumdadır. Bu da YPG yönelik kuşkuları kaldırmakla, raporu hazırlayan kişilerin ve örgütün aynı oluşumu göçertmek suçlamalarının tersini göstermektedir. Rapor hazırlayan kişiler sadece DAIŞ çeteleri ile bölgeden kaçan ve elleri Suriye halkların kanı üzerinede olan kişilerin şahiliğine başvurmuş ve kendilerini dinlemiştir. Doğal olarak da görüşleri de bu şekilde olacaktır. O zaman da hazırlanan bu raporun ne doğruluğundan, ne de rapora şahit olarak gösterilen kişilere inananılabileceğinden bahsedebiliriz.
Suriye’de iç savaşın başlangıcıyla birlikte YPG’nin denetiminde bulunan bölgelerde şimdiye kadar çeteleirn işgalinde bulunan bölgeler dost güçlerle birlikte terörö suçlularu çete gruplarından kurtarılmış, bu bölgeler Suriye’nin diğer yerlerinden daha güvenlir bir durumdadır. Son olarak da Kobani’de varlık mücadelesi yürütüldü.
Birkez daha hatırlatmak gerekirse, savaş geçekliği ve Suriye topraklarındaki taraflardan herbirinin savaş meydanı haline dönüşmesidir. Bu taraflardan herbirinin yerellerce destekleniyor olması çok acı vericidir. Tarflar arasındaki siyasi ve farklılıklar üzerinden gelişen çelişkiler bölgediki savunma sorumluluğu ve halkın güvenliğini şiddet durumuna dönüştürmektedir.
İşte bu yüzden çok büyük imkanlara ihtiyaç duyulmaktadır. Kısıtlı ve mütevazi imkanlara göre YPG güçlerinin denetiminde bulunan bölgeler diğer bölgelerden daha az zarar görmüştür. Suriyeli halklara zarar gelemsinin önünü almaları ve amaçlarına ulaşabilisinler diye en iyi savaşçılarımızı verdik.
SON
Şimdiye kadar dünyada birçok insan hakları ihlaline dikkat çeken, doğruları ortaya çıkarmada öncü bir rol oynayarak dünyanın seçkin sivil örgütleri arasında yeralan Uluslararası Af örgütü adına bu raporu hazırlayan kişiler ne yazı ki doğruları ortaya çıkarıp kamuoyuna duyurmada hiç hakları olmadığı halde ciddi bir yanlışlık içerisine girmiş ve raporun içeriğiyle örtüşmeyen kavram, sıfat ve başlıklar kullanmışlardır. Bu da raporun doğruluğundan ve yönelttiği suçlamalardan kuşku duymamıza, inanmamamıza yol açmıştır.
İlgili herkese YPG gibi çok entnisiteye, çok kültürlülüğe, çok inanca ve mezhebe inancı olan ve toplumsal barış ve huzurun gerçekleşmesi için DAIŞ’ın temsilini yaptığı küresel teröre karşı savaşan başka bir güç olmadığını belirtiyoruz. Eksiklik içine giren savaşçılarımız, yetki ve düzeyi ne olursa olsun, tüzük ve yönetmeliğimize uygun olarak cezalandırılmaktadır.
Herşeye rağmen tüm uluslararası insan hakları örgütlerine kapılarımız sonuna kadar açık olup, kendilerini kontrolümüz altındaki alanları ziyaret etmeye, Af Örgütünü de kendi ilkeleri temelinde gerçeğe hizmet edecek şekilde raporunu gözden geçirmeye çağırıyoruz.
(ad/uş/aç)
ANHA

No comments