Kobanê direnişi herkeste bir parça gelişme yarattı
HABER MERKEZİ-DEMOKRATİK Toplum Hareketi (TEV-DEM) YÜRÜTME KURULU ÜYESİ Henîfe Hisên ANHA’yla yaptığı mülakatta Kobanê’nin 2 ayı geçen ve devam eden direnişi, Rojava üzerindeki bütün palanların boşa çıktığını belirtti. Hisên, uluslararsı ve bölgesel güçlerinin tutumları Kürtlere karşı değişsede çıkarları için olduğunu ve stratejik olmadığını söyledi. Kobanê direnişinin Kürtdistan’da ulusal kongrenin gelişmesi için yeni bir zemin olduğunu belirten Hisên, “Fikirlerin birleştirilmesi Kürtler için oldukça önemlidir”dedi.
kobanê de direniş 2 ayını geride bıraktı. Bazı kesimler Kobanê 2 gün içerisinde düşecek deyip hesaplarında yanıldılar bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kobanê’de gerçekleşen 2 aylık direniş içerisinde kahraman şehitlerimizin emekleriyle büyük bir rol oynayarak şehit oldular. Başta şehitlerimizin anıları karşısında saygıyla eğiliyorum. Bütün kobanê halkımızı, YPG/YPJ savaşçılarını bütün ortak güçleri Kobanê’nin özgürlüğü için direnişe geçenleri selamlıyorum.
Kuşkusuz kobanê direnişine karşı bir konsept oluşmuştu. Basın ayağı oluşturulmuştu. Kobanê şahsında uygulanan palan, Rojava’nın tamamı üzerinde uygulanmak istenen planın bir parçasıydı. DAIŞ’ın Musul ve Irak’ta elde ettiği güç, moral ve silahlar yine Şengal durumu göz önünde bulununca Kobanê 2 gün içerisinde düşecek hesabını yapanlar, Kabanê’li halkı Kobanê’den çıkartmayı ve Kobanê’nin direnemeyeceği palanladı. Kobanê’de sadece askeri iki gücün kalacağını hesaplayıp kendi güçlerine de güvenerek savaşşılmasını ve bir kaç gün içerisinde Kobanê’nin düşmesini planlıyorlardı. Bunun üzerine konsept oluşturulmuştu. Saldırılarda bu yönlüydü.
Uluslararası ve bölgesel televizyon kanaları ve internet sitelerinden Kobanê’de sivil insanlar var diyerek ikinci Şengal korkusu yaratıldı. Bütün propagandaları bu temeldeydi. Özellikle Rudav kanalı Kobanê boşaltıldı, köyler boşalıyor , insanlar köyleri boşaltıyor, ikinci şengal yaşanıyor biçiminde adeta güzel bir şeymiş gibi basın ayağı böyle hazırladı.
Uluslararası ve bölgesel güçler dört taraftan en ağır silahlarla Kobanê’ye geçekleşen çetelerin saldırana gözlerini ve kulaklarını kapattı, sesini çıkarmadı. Aradan kaç gün geçmesine rağmen kimse sesini çıkarmadı. Çünkü herkesin bu palandan haberi vardı. Uluslararsı güçlerin de bu plandan haberi vardı.
Özellikle Türkiye’nin bu plandan haberi vardı. Kürtlerin Rojava’da statülerinin oluşmasını istemiyordu. Başından beri Rojava devrimine karşıydı. Rojava’daki Kürt halk hareketinin Türkiye’ye bir karşıtlığı olmamasına rağmen, hatta başından beri iyi bir komşuluk ilişkisini Türkiye’de sağlamak istemesine rağmen DAIŞ’ın Kobanê’nin düşürülmesi için bütün imkanlarını seferber etti.
Herkes Kobanê’nin en fazla 5 gün direnebileceğini söylüyordu. Fakat Kobanê’de gösterilen irade ve yürütülen savaş, diyebilirimki Kobanê üzerinde uygulanan palanların hepsini boşa çıkardı. Bu da direniş ruhuyla oldu. Halk planlı bir şekilde tahliye edildi. Katliamların önüne geçildi. Hazırlanan planlar da bu esaslar üzerinden boşa çıkarıldı.
Kuşkusuz planlı da olsa halkın tam olarak Kobanê’den çıkması istediğimiz bir biçim değildi. Çünkü biz halk devrimi yapıyoruz. Devrimimiz devrimci halk savaşıdır. Saldırılar üzerimizde yürütülüyor. Savaşan, direnen bir halkla üç yıl yıldır savaşımızı ve mücadelemizi yürütüyoruz. Halkta bu direnişte son güne kadar yerini aldı. Daha sonra gücümüzün yetersizliğinden kadın, çocuk ve yaşlılar bölgeden çıkarıldı. Eline silah alabilenler de direndi, mücadele etti. Bu şekilde direniş uluslararası güçlerin planlarını boşa çıkardı.
Kobanê direnişi derinleştikten sonra dünyada ve bütün Kürdistan’da bölgesel ve uluslararsı güçler Kürtlere olan yaklaşımlarını değiştirdiler. Bu değişimleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bildiğiniz gibi uluslararsı alanda Büyük Ortadoğu Projesi var. Birleşmiş milletler, ABD ve NATO bu projenin öncülüğünü yapıyorlar. Yüzyıllık böyle bir projeleri var. Bölgeyi yeniden dizay etme gündemlerinde bulunuyor. Ortadoğuyu yeniden dizayn etmek istiyorlar. Uluslararsı güçlerin Kürt politikasındaki hesapları Rojava devrimine kadar neydi? Kürdistandaki hesapları neydi? Uluslararsı güçlerin Kürtlere yöneli politikaları Lozan’la birlikte Rojava devrimine kadar Kürtlerin inkarına yönelikti. Uluslararası güçlerin gündeminde Kürtler yoktu. Onun içinde Kürdistan paçalanmış, işgalci devletlerin eliyle Kürtler eritme siyeseti yütülmüş ve sonra Sovyetlerin dağılmasıyla birlikte, Ortadoğu’ya müdahleyle birlikte Kürtler üzerindeki politikalarında değişiklik yaptılar. Artık Kürtlerin varlığı Ortadoğu projesinde var. Ama nasıl var? Kapitalist modernite sistemi içerisinde eritilmiş Kürdü Kendine bağlı hale getirdi. Kendi sistemi içine aldı ve Kürtlerin temsilcisi olarak göstermek istedi. bu kesim dışındaki Kürtler üzerinde fiziki ve kültürel soykırım gerçekleştirdiler. Bölgedeki diğer birçok ulus üzerine de soykırım gerçekleştirdiler. Bugün ise uluslararası güçlerin yeni politikalaları içerisinde Kürtler gündemde yer alıyor. O da sistem içine alınan Kürttür, ve sürekli kafalarında Kürt devletini kurma umudunu bugün, yarın olacakmış Kürdistan’ın bir parçsında canlı tutumuş, diğer kürtleri ise, sistem içinde eritmek istemiştir. Bu esaslar üzerine Kürtler yeni politikalarında yer alıyor. Onun içinde Rojava devriminin başlangıcından bu yana, uluslararası güçler bu hesap üzerinden Kürt ortaklarıyla politikalarını belli edip yatırımlarını yapıyorlar.
Fakat bu topraklarda ortaya başka bir güç çıktı. Bu güç toplum içerisinde yeni bir fikir, proje ve felsefe çıkarttı ve toplum içerisinde kendini kabul ettirdi. Toplum bu düşünceyi kabul etti. Örgütleme yaparak kendi gücünü oluşturdu. Üçüncü çizgi olarak siyasetini belirtti. Bu esasla devrim içerisinde mücadelesini yürüttü. Üç yıldır devam eden devrim içinde üçüncü çizgi sahibi bu devrimci örgütlü, siyasi ve savunma gücü saldırıların hedefinde oldu. Siyasi, askeri, ekonomik her açıdan etrafını sararak saldırıdı. Anbargo uygulandı.
Bizi hep kendilerine bağlanmış temelde ortaklığa çekmek istediler. DAIŞ’ın Musul’a girmesine kadar da yaklaşımları böyleydi. 3 yıldır Rojava’da şiddetli güçlerle toplum olarak savaş içindeyiz. bu savaşı dünya alemin görmesine rağmen kimse sesini çıkarmıyor. Ne zaman Güneye saldırılar oldu Musul’u ele geçirildi. Şemgal halkı katliamdan geçirildi. YPG insani koridor açtı. Halkı Rojava’ya getirdi. Bu gerçekliği uluslararsı güçlerin hepsi gördü. O yüzdende sadece onların ortaklığını yapan Kürtlerle yürümüyeceğini anladılar.
Direnişimizi siyasetimizdeki doğruluğu ve gücümüzü gördüler ve çaresizlikten siyasetlerinde kısmi de olsa değişikliğe gitmek zorunda kaldılar. Bunlarda çıkar üzerinedir. Stratejik bir yaklaşım üzerine değildir. Dönemseldir. Petrol bölgelerini ellerine geçirmek istiyorlar.
Bu coğrafyada ilk defa kendi gücüyle direnen hareketimizdir, halkımızdır, YPG’dir. Uluslararsı güçler NATO’da DAIŞ’ı düşmanı olarak görüyor. DAIŞ’ı oluşturulmuş bir güç olarak görüyoruz ve uluslararsı güçlerin çıkarı doğrultusunda kullanıldığını düşünüyoruz. Ona rağmen bugün kontrolünden çıkmış, yeni proje oluşturmak istiyor. Uluslararsı güçler Suriye politikasında kaybettiler DAIŞ politikalarını kaybettirdi onun içinde ortak düşman gibi bakılıyor ve çaresiz kaldığı için uluslararsı alanda destek veriyor.
Bunu Kobanê direnişi sağladı. Kobanê direnişi dünyada uluslararası alanın dikkatini çekti ve hükümet ve yöneticilerine baskı yarattı. DAIŞ’ın tasfiyesinde yardım etmek zorunda kaldılar. Biz bu yaklaşımı önemli, anlamlı buluyoruz. Ama stratejik bir yaklaşım esaslı değildir. Umut ediyoruz uluslararası güçler Kürtlerin varlığını kabul edip, kendilerine tabi etmeden iradelerini kabul etsin ki toprağımızda demokratik esaslara göre coğrafyamızda özgür yaşayalım.
Kobanê’deki 2 aylık direnişinden sonra türkiye’nin tutumunda değişiklik var mı?
Türk devletinin tutumunu samimi görmüyoruz. Çünkü Bakur’da Kürtlerin sorunu var. Orada çözüm süreci başlamış Önder APO ile başlayan diyaloglar var. Türk hükümemti samimi olsaydı eğer, Bakurê Kürdistan’da başlayan süreci yolunda ilerletirdi Kürt sorununu çözerdi. Ama Türkiye devletinin esas planı Kobanê’nin boşaltılmasına yönelikti. Orada tampon bölge oluşturmak istiyordu.
Uluslararası güçlerin oluşturduğu koalisyonda Türkiye’nin de yer almasını istiyordu. Ama Türkiye şartsız bu koalisyona dahil olmak istemedi. Kobanê’de tampon bölge oluşturmayı amaçladı.
Uluslararsı güçlerin bölgedeki çıkarları, Kürtlere yönelik politikaları Türkiye’ninkine göre farklıydı. Uluslararası güçler Kürtler için statü kabul etti. Türkiye ise, Kürtlerin siyasi statüsünün olmasını istemedi. Türkiye kendi politikasını uluslararası güçlerden farklı olduğunu gösterdi. Uluslararsı güçler Türkiye’nin tampon bölge istemini kabul etmediler. Onun üzerine de Türkiye sınırlarını DAIŞ’ın kullanmasına ses çıkarmadı.
İspat edebilmesi için araştırma komisyonları olmalı
Türkiye DAIŞ’le ilişkisini redediyor. Kuşkusuz bunu ispat etmek için araştırma komisyonları olmalıdır. Fakat bazı şeylerde var onalarda göz önünde. Örneğin bölge halkı kendisi görüyor. Halk sınır üzerinde gözleriyle görüyor. DAIŞ Türkiye topraklarından gelip Kobanê’ye giriyor. Silah Türkiye topraklarından geliyor DAIŞ’a ulaştırılıyor. DAIŞ’ın yardım Türkiye de açık olanTel Abyad sınır kapısndan geliyor. Resmi bir kapıdır gidiş gelişler ordan yapılıyor. Yine resmi olmayan bir şekilde kobanê sınırına geçişler oluyor.
Öldürülen DAIŞ çetelerinin üzerinden Türkiye kimliği çıktı
Savaşta öldürülen çetelerin üzerinde Türk kimliği çıktı. Yurtdışından gelen çetelerin pasaportlarının üzerinde Türkiye vizesi var. Bunların hepsi bizim elimizde ıspatlanmış ve bizde kuşku uyandırıyor. Türkiye’nin DAIŞ’e destek verdiğini düşünüyoruz. Eğer öyle değilse tüm bunların tam tersini ispat etmeli.
‘Kobanê giderse süreçte gider’
Türkiye’ye fiziki bir destek vermiş ithamında bulunmuyoruz. Zaten Türkiye ile kötü bir komşuluk da yapmak istemiyoruz. Ama Türkiye başlayan saldırı süreci ile birlikte tutumunda herhangi bir değişikliğe girmemiştir. En önemlisi ise Türkiye Kobanê’yi farklı, İmrasıl sürecini farklı idare edeceğini sanıyor. Sanki iki konu birbirinde ayrıymış gibi idare etmek istedi. bu şekilde Kürtleri kandırabileceğine inandı. Sınırımdaki Kürtlerle çözüm oluştururum ama komşu Kürtlerin siyasi bir statülerinin oluşmasını da kabul etmem imajını vermek istedi. ulullararsı alanın onayı ile Kürtlere bunu kabul ettirmek istedi. Önder APO Kobanê giderse süreçte gider dedi. Kürt halkı Öndeliğin sözünü anladı. Süreç ve Kobanê savaşı birbirinden farklı değildir.
Kürtler ve siyasi güçleri ve partilerin tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hareket olarak hep Kürtlerin ulusal bir Kongre yi gerçekleştirmeye ihtiyaçları olduğunu belirttik. Kürtlerin ulusal birlik sağlamaya ihtiyacı olduğunu belirttik. Kürtler siyasi rollerini birleştirmeli çünkü bölgede yapılan saldırılarda sadece Kürtler hedef değildir. Ululararsı güçlerin bölgeye yönelik politikalarında krizler var. O yüzden Gılobal bir şekilde bakılmazsa sorunlar çözüme kavuşmaz.
Hareket olarak yarın bölgenin nasıl dizayn edileceğinin fakındayız. Ortadoğu’da yeni yapılacak dizayn içerisinde Kürtler nerede yer alacak? Kürtler olarak neye razı olacağız? Küçük bir devleti 3 parça Kürdistan üzerine mi kabul edeceğiz yoksa, Ortadoğu’nun geleceği için demokratik özerk bir sistemi mi kabul edeceğiz? Hareket olarak geleceğimizi ve bölgenin geleceğini sınırlar dokunmadan yaşadığımız ülkelerde onlarla demokratik sistem , özgürlük ve özerklik üzerine yaşayabliriz. Ama diğer Kürt hareketleri özellikle KDP son zamanlara kadar da devlet kurmanın hayalindeydi. Kürt devleti Kuşkusuz her kürdün hayalidir. Kürt devleti olabilirde. Güney parçasında Devlet de kurabilir. Biz buna karşı değiliz. Bir projedir kendisi için iyi olarak görüyor. Devletini de kurabilir. Ancak bu diğer parçalardaki Kürsitan üzerine yapılmasın. Bir diğer nokta bir parti hegemonyasını diğer paçalardaki Kürdistan’da oluşturmasın. Her kes siyasi gücünü fikr gücünü ve örgütsel gücünü varlığını bedenini ispat etsin. Şimdiye kadar bu yaklaşımdayız yanlış okunan bölge siyaseti bize çok zarar verdi. Birliğimizi birbirimizi sahiplenmeyi yapamadık .
Son zamanlara kadar da Rojava devrimine tavırlar yanlıştı. Ancak bugün Kobanê’ye destek verme tutumu gelişti önemlidir, anlamlıdır. Fakat bu dış devletlerin zoruyla olmamalıdır. Kürtler kendilerini strateji sahibi kılmalıdır. Bu hem Ortadoğu için hem de dör parça Kürdistan için olmalıdır. Onun içinde Fikirlerin birleştirilmesi Kürtler için oldukça önemlidir.
2 aylık direniş bölgesel ve ululararsı siyasette nasıl bir değişiklik yarattı?
Bize göre direniş uluslararsı alana şunu ispat etti. Bir güç var ve fedaice direniyor. Arîn Mîrkan arkadaş da bunun örneğidir. Yine Kobanê’de şehit düşen arkadaşlar örnektir. Dünya ülkemizi işgal etmek için ancak cesedimizi çinemeleri gerektiğini anladı. Hangi güç ülkemizi işgal etmek istiyorsa önce cesedimizi çiğnemesi gerektiğini öğrendi. Halkta kendini savunma ve politik örgütlülük ortaya çıktı ve bunu dünya gördü. Onun içinde dünya şunu tartışıyorsa siyasi çizgimizi itiraf ediyorsa, 2 aydır devam eden direnişin sonucudur. Arkadaşlarımız inançlarıyla savaşıyorlar. İradeleriyle savaşıyorlar. Kim açlık susuzluk ,soğuk ve sıcakta direnebilir. Yani biryandan top atışları öte yandan bomba yüklü araçlar ve şehadet bütün buları göz önünde buldurulduğunda kim bu kadar direnebilr. Dünyanın siyasetini belirleryenlerde, iktidarlarda belki hiç değişim olmaz ama bu direniş bütün dünya toplumlarında değişim yarattı. Dünyadaki birçok çerve direniş karşısında etkiledi bu da değişim yarattı.
Elede edilen kazanımlar Ortadoğu’da yeni bir sürecin başlangıcı olabilir mi?
tarihte de öyledir Kürtler tarihe öncülük etmişlerdir. Med İmparatorluğunda da öyledir, Selehattin Eyyubi döneminde de, bu günde tarihe Demokratik seyirde öncülük eden toplumdur. Bu gün Kürtler Demokratik ulus fikri ve felsefesiyle Ortadoğu’nun aydınlanma öncülüğünü yapıyor. Kobanê direnişi etradında toplanan dünyada bunun örneğidir.
Kobanê direnişi Kürtlerin tutumunda adım atılmasını sağladı. Bu durum Ulusal Kongre giden yolu oluşturur mu?
Tarihi bir fırsat yaratıldı. Kürtler Kobanê için Şengal için bir araya geldi. Şengal Kürtlerin köküdür, mirasıdır. Şengale saldırılar olduğunda koruyamamızın nedeni birliğimizin olmamasından kaynaklıydı. Orada resmi bir güç vardı. Bizide resmi güç olarak görmüyorlardı. Resmi olamadığımız için Şengale gidip orayı koruyamadık. Orada resmi olanlarda o ruhu iradeyi gösteremediler. Şengal Kürtlerin çelişkilerinin kurbanı oldu. Biz bunu Kürtler olarak yüzümüze bir tokat atılmış gibi görmeliyiz.
Şengalli çocukaların, Şengalli Dedelerin kafalarını kestiklerinde sanki bizim kafamızı kesiliyor diye düşünmezsek, biz özgür yaşayamayız.
Bir an evvel ulusal kongreyi gerçekleştirmeliyiz
Şengalli kızları köle pazarlarında sattıklarında bütün kürt kadınaları biz satılıyoruz diye düşünmezse bütün erkekler kız kardeşim, annemdir, eşimdir satılan diye düşünmezse o zaman biz Şengalin acısını hissedemeyiz. Onun için aramızdaki siyasi çelişkileri bir tarafa bırakıp, Kürdistani güçler bir araya g elip ulusal kongreyi bir an evvel gerçekleştirmeliyiz
Kobanêde durum nereye gidiyor?
Siyasi anlamda Ortadoğu’da karışıklık var kaos var. Daha şimdiden tam ne olacak bu noktada birşey diyemeyiz. Yalnız bir noktada netiz. Kobanê özgür olacak. Kobanê kazanmış ve Kobanê DAIŞ’ten temizlenecek. Kobanê halkının hepsi geri dönecek. Başka yerlerde göçer bir şekilde yaşamazlar ve Kobanê’ye dönüp Kanton sistemlerini tekrar devam ettirecekeler.
Kürt kadını Kobanê direnişinde kendini ispatladı. Örneğide Arîn Mîrkan Şahsında birçok YPJ savaşçısıdır. Kürt kadını direniş kültürünü nerden alıyor?
Kürt kadının direniş kültürü çok eskidir. Kökleri neolitiğe uzanır. Kürdistan coğrafyasında neolitik devrimi yaşandı. Tanrıça kültürü yaşandı. Kürt halkı hiç bir zaman devlet olmadığı için kırsalda yaşamıştır. köklü özelliklerinden çok uzaklaşmamış. Neolitiğin kalıntıları kürt kadınlarında kalmıştır. Kürt kadınında toprağa bağlılık çok büyüktür.
Kürt kadınının direnişinin bir tarihi, sosyolojik alt yapısı vardır. Büyük iskender savaşında Kürt kadınlarının kahramanlıkları örnek olmuş. Yunan destanlarında hala yazılıyor.
Kürt isyanlarından da Kürt kadınları kendini uçurumdan atmış, erkeklerle birlikte savaşmış örneğin Zarife, leyla Qasımlo, bese örneklerdir. PKK mücadelesinde Beritan örnektir Zilan örnektir. Kadın ordulaşması PKK’de örnektir.
YPJ’de mirasını tanrıça İştar’dan, Beritan ve Zilan’a kadar alıyor. Arîn Mîrkan da İştarın ardılıdır. Kadın direnişinin ardılıdır. Kürt kadını Rojava devriminde, dinamik ve aktif bir güçtür.Mücadelenin her alanında öncülük yapıyor. Büyük bir emekle bunu gerçekleştiriyor.
Suriye’nin Demokratikleşmesi için Suriye Muhalefeti adım attı mı?
Uzun bir zamandır ÖSO’nun topraklarında YPG’nin çabaları var. Fakat Suriye muhalefeti dağılma aşamasına geldi. Niye? Biz daha ilk gün Suriye üzerine tespitimizi yaptık. Suriyede yürütülen savaşın rolü merkez rlündedir dedik. Uluslararası güçler Suriye şahsında hesaplarını düşünüyordu. Bu gün Suriye’nin mehalefeti dışarıdaki güçlere sırtlarını verdiler ve kendilerini örgütlediler. Dış güçler Suriye konusunda aynı fikirde değiller. İran ve Rusya bir taraftır. Türkiye Katar ve Suudi bir taraftır. Suudi Katar ve Türkiyeye göre biraz daha farklı olmuş. ABD avrupa biraz daha farklıllar. Herkes kendine göre muhalefet suriyede oluşturdu. Bu tecrübelerin hepsi alaşşağı oldu. Şimdi ise, var olan çabalar uluslararası güçler Suriyede radikal olmayan bir mualefet oluşturmak istiyorlar.
Biz projemizle demokratik muhalefeti oluşturmak istiyoruz. Bunun içinde kararlıyız. Hangi cepe, kişi ve güç Suriyede demokratik bir gelecek için bütün halkların içinde haklarının bulunacağı bir yaşam için biz gücümüzü birleştirip beraber çalışabiliriz. Bu esas üzerine çabalar oluşmuş ve birçok kesim bize başvurmuş ve olnlarla görüşmelerimiz olmuştur.bu konuda umutluyuz. Yurtseverlerin Suriye’de gönlü varsa ve onun için içi yanıyorsa Suriye’nin demokratikleşmesi için bu projeye katılmalıdır.
(ss)
No comments