Kelle avcıları: ''Her öldürdüğümüz IŞİD'e el fatiha okuyoruz''
Kelle avcıları: ''Her öldürdüğümüz IŞİD'e el fatiha okuyoruz''
Işid çete örgütüyle ilgili yazılı, görsel ve işitsel basında, özellikle de sosyal medya da bir çok şey yazıldı, söylendi ve çizildi.
Ancak Irak'ta son günlerdir kulaktan kulağa dolaşan bir fısıltı oldukça ilgimi çekti. IŞİD terör örgütüne karşı ''kelle avcıları'' ava çıkmışlar.
Bunun ne kadar doğru ne kadar yalan olduğunu ortaya çıkarmak için Irak'ta bulunan ne kadar tanıdık varsa herkesi aradım. Kürdü, Türkmeni, Arabı.
Ve sonunda Ramadi'de Dılemi aşiretinde olan bir Arap dostumdan olumlu bir cevap geldi.
Irak'ın değişik kentlerinde ''kelle avcılığı'' yapan bazı insanların ortaya çıktığı ve geçimlerini IŞİD üye ve lider kadrolarını öldürmekle sağladıklarını öğreniyoruz.
Dılemi aşiretinde olan dostum tüm tehlikeleri göze alarak böyle bir grupla görüşme yapmamızı sağladı.
Yaşanan sıcak savaştan dolayı Ramadi'ye gitmeyi seçenekten çıkardık ve güvenli bölge olan Giwer nahiyesinde buluşmaya kara verdik. Giwer Mahmur nahiyesine yarım saat, Erbil'e ise 1.5 saat uzaklıkta.
Hava yağmurlu. Asfalt yoldan ayrılıp toprak köy yolunda ilerlemeye çalışıyoruz. Zaman zaman dört çeker arabamız çamurlu yolda badanaş yapıyor.
Gittiğimiz köy iki ay önceye kadar IŞİD'in kontrolündeymiş. Peşmergenin operasyonuyla kurtarılan bir köy. Yaklaşık 20 hanelik. Ancak 4 hane dolu. Diğerleri Erbil'e kaçıp orada yaşıyorlarmış.
Zorlu yolculuktan sonra toprak bir evin önünde duruyoruz. Duvarlarda hala savaşın izleri var.
Geleneksel Arap giysileri içinde yaşlı bir adam bizi karşılıyor ve içeri alıyor.
Küçük oda penceresi zorla içeriyi aydınlatıyor. İçerde bizi uzun boylu 3 kişi karşılıyor. Yere serilmiş keçenin dışında odada başka bir şey yok. Sıcak karşılamadan sonra dostum bizi tanıştırıyor.
Casım, Ebu Ubeyd ve Hamza. Üçü de amca çocuğu ve Arap. Samara ve Tikrit arası küçük bir köyde yaşıyorlar. Casım 26 yaşlarında ve 5 çocuk babası. Irak ordusunda paralı asker. Hamza 24 yaşında, 4 çocuck babası ve hurma toplayıcısı. Ebu Ubeyd 28 yaşında 6 çocuk babası. Mevsimlik işçi.
Üç ''kelle avcısı''yla karşılıklı oturuyoruz. Zaman duruyor. Bildiğim her şey bir an aklımda siliniyor ve öyle bakıyorum üçüne. Kimse konuşmuyor. Ev sahibi hepimize sıgara tutuyor ve suskunluk bozuluyor.
Karşılıklı güven ortamının sağlanması için tercüman yardımıyla sohbet etmeye başlıyoruz. Genç biri çay getiriyor. Titreyen bedenimizi az da olsa ısıtyor, koyu tatlı çay. Çaylarımızı yudumluyor ve sohbetimize başlıyoruz. Bir şartla yaptıkları iş hakkında konuşacaklarını söylüyorlar. Resim çekmek, ses kaydı yapmak ve gerçek isimlerini kullanmak yasak. Şartları kabul edip röportaja başlıyoruz.
Zerdeşt Boti: Merhaba
Casım: Ehlen ve Sehylen
Zerdeşt Boti: Nerden aklınıza geldi kelle avcılığı yapmak?
Casım: (sigarasında derin bir nefes aldıktan sonra) Başka yapacak bir iş yok. Hurma toplayarak, tarlada ırgatlık yaparak veyahut asker olmakla eve ekmek getiremiyorsun. On yıldır yokluk içinde çocuklarımıza ekmek kazanmaya çalışıyoruz. Ülkemizde savaş var, savaşla doğduk, savaşla büyüyoruz ve (gülerek) herhalde savaşta da öleceğiz. Kaderimiz bu. Irak ordusunda askerim, aldığım maaş ev kirasına yetmiyor. Irak Zengin bir devlet, ama insanları sefalet içinde. Tarlarımızı da eskisi gibi ekip biçemiyoruz. Savaş olmazsa tarlalarımız beraketli. Ama savaş nedeniyle kimse tarlarını ekemiyor. Ya teröristler (irhap) ya da hükümet gelip yakıyor. Bu bereketli topraklarımızdan kanın akmadığı tarla ve ev kalmadı. Hem savaşla hem de açlıklık ve yoksullukla mücadele ediyoruz.
Hamza: Kendimi bildim bileli hurma ağaçların tepesindeyim. Eskiden ekmeğimi hurma toplayarak kazanıyordum. 10 yıldır ağacın tepesine çıkıp hurma toplamaya cesaret edemiyorum. Keskin nişancıların hedefi oluyorsun. Savaş yüzünde ne tarlada ırgatlık ne de büyük şehirlerde inşaatlarda amelelik yapacak iş bulabiliyorsun. Ama çocuklarımızı da doyurmamız gerekir. Zaten her gün savaş ortasındayız. Ne zaman öleceğimiz belli değil. Ecel geldiğinde de ölüyorsun. Eee o zaman hiç olmazsa bu durumda ekmeğimizi kazanalım dedik. Kardeş ve akraba olarak bir ara geldik ve kim bize para vermişse, onun için birilerini öldürdük.
Zerdeşt Boti: Kimler daha çok size bu iş için başvuruyor?
Casım: Ağalar, aşiret reisleri, kan davalılar, alacaklılar.
Ebu Ubeyd: Kimin kime düşmanlığı veya kini varsa, başı belaya girmesini istemiyorsa bize geliyor, parasını veriyor ve sorununda kurtuluyor.
Zerdeşt Boti: Ne kadar para ödüyorlar size?
Casım: Duruma bağlı. Ama şidiye kadar en fazla 500 dolar aldık öldürdüğümüz adam başına. Çoğu zaman 100 ila 250 dolar arası değişiyor. Bağdat'lı bir iş adamı ortağıyla yaşadığı sıkıntıdan dolayı bize 500 Dolar verdi, ortağını öldürmek için. Hotel masrafları ve iki günlük yemek masrafları da ona aitti. Ortağını iş çıkışında aldık ve arabaya bindirip Ebu Dawdaw mıntıkasında bıçaklayarak öldürdük.
Hamza: Bazı günler 50 Dolar'a adam öldürdüğümüz de oluyor. Ama şimdi bu DAIŞ (yani IŞİD) çıktı daha iyi kazanıyoruz. Çok tehlikeli ve geri dönmemizin de garantisi yok, ama ne yapalım ekmeğimizi kazanmak zorundayız. Şu an para karşılığında sadece DAIŞ öldürüyoruz. Parası da iyi elhamdüllah.
Zerdeşt Boti: Bir IŞİD'li öldürmek için kim size para veriyor ve ne kadar veriyor?
Casım: Irak ordusunda askerim ve askeri istihbaratın para karşılığında DAIŞ öldürttüğüne şahid oldum. DAIŞ'ın hakim olduğu alanlarda insanlar askeri üsse geliyor ve istihbarat şubesi bunlara 'bize DAIŞ öldürün kellesini getirin size para veririz' dediğine şahid oldum. Görevim bitince geldim Ebu Ubeyd ve Hamza'ya durumu anlattım ve para karşılığında DAIŞ öldürmeye karar verdik. Başka bir askeri birliğin istihbarat şubesiyle ilişkiye geçtik ve anlaştık.
Hamza: Adamlar bize DAIŞ kellesine 750 Dolar ve komutanlarına da 1500 ila 2000 Dolar ödeyeceklerinin sözünü verdiler. Biz de bu söz üzerine işe başladık ve iyi para kazandık.
Casım: Anbar, Ramadi, Tikrit ve Beci de çok sayıda DAIŞ öldürdük. Üç aydır bu işi yapıyoruz elhamdüllah iyi kazandık. Ailelerimizin durumu iyi, Allaha şükür. Anbar ve Ramadi de 4 tane DAIŞ komutanı öldürdük. Onlarca da sırada savaşçı.
Zerdeşt Boti: Korkmuyor musunuz?
Hamza: Nasıl korkmuyoruz? Sen gel bize sor. Adamı öldürene kadar belki biz on defa ölüyoruz. Ama parası iyi. DAIŞ oldukça bize de ekmek çıkıyor. Allah bizi korusun.
Casım: Korku, bize işimizi düzgün yapmamızı sağlıyor. Elhamdüllah, aşiretimiz geniş ve büyük bölümü DAIŞ'la beraber. Çoğu zaman silah kullanmadan adamı ya boğazlıyoruz ya da yemeğine zehir koyup öldürüp kellesini alıyoruz. Bazen de daha önce ölmüş birinin kafasını alıp götürüyoruz ve paramızı alıyoruz. Kim ne bilsin. Yabancı savaşçı şimdiye kadar 6 kişi öldürdük. Onlara ulaşmak biraz zor. Genelinde Irak'lı DAIŞçı öldürüyoruz. Bunları öldürmek daha kolay.
Zerdeşt Boti: Aileleriniz biliyor mu yaptığınız işi?
Casım: Para karşılığında adam öldürdüğümüzü ve DAIŞ öldürdüğümüzü bizden başka kimse bilmiyor. Ailelerimiz bilse biz belki bir saat yaşamayız. DAIŞ bizi mıntıkada hemen öldürür. Ailelere de fazla para vermiyoruz ki soru sormasınlar. Bazen eve gidince hediyeler alıyoruz, onlar da mutlu oluyor. Ama eskisinden daha iyi yaşıyorlar çocuklar.
Zerdeşt Boti: Ne zamana kadar bu işi yapmayı düşünüyor sunuz?
Casım: (gülerek) Ömrümüzün yettiği kadar. Allaha şükür ediyoruz. İnşallah DAIŞ uzun kalır ve biz de para kazanırız.
Hamza: (hemen araya girerek) Duyduğumuza göre Kürtler daha fazla para veriyormuş, öldürülen DAIŞ ve komutanına. Musul ve Kerkük tarafına geçip burada çalışmayı düşünüyoruz. DAIŞ'ın kaçırdığı kadın ve kızların aileleri ile Peşmergeler iyi para veriyormuş. Sıradan DAIŞ için 1000 Dolar veriyorlarmış. Bu doğruysa oraya gidip çalışacağız. Akrabalarımızdan güvendiğimiz kişiler de var. Onları da alırız yanımıza ve inanın hergün onlarcasını öldürürüz. Ezidi zengin aileleri daha fazla veriyormuş.
Ebu Ubeyd: Duyduğumuz doğru çıkarsa tüm işimizi bırakır Musul, Şengal ve Kerkük'te DAIŞ peşine düşeriz. Bu ülkede herkes ekmeğini bir şekilde kazanıyor ve Allaha şükür kimsenin namusuna göz dikmiyoruz. Her öldürdüğümüz DAIŞ'a da El fatiha okuyoruz. Elhamdüllah Müslümanız.
Casım: (gülerek) Amerika asker göndereceğine bize para versin, biz onlar için öldürelim. Esad para verse onun için de öldürürüz. Allah bize uzun ömürler ve cesaret versin, inşallah (Odada bulunan herkes bir ağızda ''inşallah'' diyor).
Işid çete örgütüyle ilgili yazılı, görsel ve işitsel basında, özellikle de sosyal medya da bir çok şey yazıldı, söylendi ve çizildi.
Ancak Irak'ta son günlerdir kulaktan kulağa dolaşan bir fısıltı oldukça ilgimi çekti. IŞİD terör örgütüne karşı ''kelle avcıları'' ava çıkmışlar.
Bunun ne kadar doğru ne kadar yalan olduğunu ortaya çıkarmak için Irak'ta bulunan ne kadar tanıdık varsa herkesi aradım. Kürdü, Türkmeni, Arabı.
Ve sonunda Ramadi'de Dılemi aşiretinde olan bir Arap dostumdan olumlu bir cevap geldi.
Irak'ın değişik kentlerinde ''kelle avcılığı'' yapan bazı insanların ortaya çıktığı ve geçimlerini IŞİD üye ve lider kadrolarını öldürmekle sağladıklarını öğreniyoruz.
Dılemi aşiretinde olan dostum tüm tehlikeleri göze alarak böyle bir grupla görüşme yapmamızı sağladı.
Yaşanan sıcak savaştan dolayı Ramadi'ye gitmeyi seçenekten çıkardık ve güvenli bölge olan Giwer nahiyesinde buluşmaya kara verdik. Giwer Mahmur nahiyesine yarım saat, Erbil'e ise 1.5 saat uzaklıkta.
Hava yağmurlu. Asfalt yoldan ayrılıp toprak köy yolunda ilerlemeye çalışıyoruz. Zaman zaman dört çeker arabamız çamurlu yolda badanaş yapıyor.
Gittiğimiz köy iki ay önceye kadar IŞİD'in kontrolündeymiş. Peşmergenin operasyonuyla kurtarılan bir köy. Yaklaşık 20 hanelik. Ancak 4 hane dolu. Diğerleri Erbil'e kaçıp orada yaşıyorlarmış.
Zorlu yolculuktan sonra toprak bir evin önünde duruyoruz. Duvarlarda hala savaşın izleri var.
Geleneksel Arap giysileri içinde yaşlı bir adam bizi karşılıyor ve içeri alıyor.
Küçük oda penceresi zorla içeriyi aydınlatıyor. İçerde bizi uzun boylu 3 kişi karşılıyor. Yere serilmiş keçenin dışında odada başka bir şey yok. Sıcak karşılamadan sonra dostum bizi tanıştırıyor.
Casım, Ebu Ubeyd ve Hamza. Üçü de amca çocuğu ve Arap. Samara ve Tikrit arası küçük bir köyde yaşıyorlar. Casım 26 yaşlarında ve 5 çocuk babası. Irak ordusunda paralı asker. Hamza 24 yaşında, 4 çocuck babası ve hurma toplayıcısı. Ebu Ubeyd 28 yaşında 6 çocuk babası. Mevsimlik işçi.
Üç ''kelle avcısı''yla karşılıklı oturuyoruz. Zaman duruyor. Bildiğim her şey bir an aklımda siliniyor ve öyle bakıyorum üçüne. Kimse konuşmuyor. Ev sahibi hepimize sıgara tutuyor ve suskunluk bozuluyor.
Karşılıklı güven ortamının sağlanması için tercüman yardımıyla sohbet etmeye başlıyoruz. Genç biri çay getiriyor. Titreyen bedenimizi az da olsa ısıtyor, koyu tatlı çay. Çaylarımızı yudumluyor ve sohbetimize başlıyoruz. Bir şartla yaptıkları iş hakkında konuşacaklarını söylüyorlar. Resim çekmek, ses kaydı yapmak ve gerçek isimlerini kullanmak yasak. Şartları kabul edip röportaja başlıyoruz.
Zerdeşt Boti: Merhaba
Casım: Ehlen ve Sehylen
Zerdeşt Boti: Nerden aklınıza geldi kelle avcılığı yapmak?
Casım: (sigarasında derin bir nefes aldıktan sonra) Başka yapacak bir iş yok. Hurma toplayarak, tarlada ırgatlık yaparak veyahut asker olmakla eve ekmek getiremiyorsun. On yıldır yokluk içinde çocuklarımıza ekmek kazanmaya çalışıyoruz. Ülkemizde savaş var, savaşla doğduk, savaşla büyüyoruz ve (gülerek) herhalde savaşta da öleceğiz. Kaderimiz bu. Irak ordusunda askerim, aldığım maaş ev kirasına yetmiyor. Irak Zengin bir devlet, ama insanları sefalet içinde. Tarlarımızı da eskisi gibi ekip biçemiyoruz. Savaş olmazsa tarlalarımız beraketli. Ama savaş nedeniyle kimse tarlarını ekemiyor. Ya teröristler (irhap) ya da hükümet gelip yakıyor. Bu bereketli topraklarımızdan kanın akmadığı tarla ve ev kalmadı. Hem savaşla hem de açlıklık ve yoksullukla mücadele ediyoruz.
Hamza: Kendimi bildim bileli hurma ağaçların tepesindeyim. Eskiden ekmeğimi hurma toplayarak kazanıyordum. 10 yıldır ağacın tepesine çıkıp hurma toplamaya cesaret edemiyorum. Keskin nişancıların hedefi oluyorsun. Savaş yüzünde ne tarlada ırgatlık ne de büyük şehirlerde inşaatlarda amelelik yapacak iş bulabiliyorsun. Ama çocuklarımızı da doyurmamız gerekir. Zaten her gün savaş ortasındayız. Ne zaman öleceğimiz belli değil. Ecel geldiğinde de ölüyorsun. Eee o zaman hiç olmazsa bu durumda ekmeğimizi kazanalım dedik. Kardeş ve akraba olarak bir ara geldik ve kim bize para vermişse, onun için birilerini öldürdük.
Zerdeşt Boti: Kimler daha çok size bu iş için başvuruyor?
Casım: Ağalar, aşiret reisleri, kan davalılar, alacaklılar.
Ebu Ubeyd: Kimin kime düşmanlığı veya kini varsa, başı belaya girmesini istemiyorsa bize geliyor, parasını veriyor ve sorununda kurtuluyor.
Zerdeşt Boti: Ne kadar para ödüyorlar size?
Casım: Duruma bağlı. Ama şidiye kadar en fazla 500 dolar aldık öldürdüğümüz adam başına. Çoğu zaman 100 ila 250 dolar arası değişiyor. Bağdat'lı bir iş adamı ortağıyla yaşadığı sıkıntıdan dolayı bize 500 Dolar verdi, ortağını öldürmek için. Hotel masrafları ve iki günlük yemek masrafları da ona aitti. Ortağını iş çıkışında aldık ve arabaya bindirip Ebu Dawdaw mıntıkasında bıçaklayarak öldürdük.
Hamza: Bazı günler 50 Dolar'a adam öldürdüğümüz de oluyor. Ama şimdi bu DAIŞ (yani IŞİD) çıktı daha iyi kazanıyoruz. Çok tehlikeli ve geri dönmemizin de garantisi yok, ama ne yapalım ekmeğimizi kazanmak zorundayız. Şu an para karşılığında sadece DAIŞ öldürüyoruz. Parası da iyi elhamdüllah.
Zerdeşt Boti: Bir IŞİD'li öldürmek için kim size para veriyor ve ne kadar veriyor?
Casım: Irak ordusunda askerim ve askeri istihbaratın para karşılığında DAIŞ öldürttüğüne şahid oldum. DAIŞ'ın hakim olduğu alanlarda insanlar askeri üsse geliyor ve istihbarat şubesi bunlara 'bize DAIŞ öldürün kellesini getirin size para veririz' dediğine şahid oldum. Görevim bitince geldim Ebu Ubeyd ve Hamza'ya durumu anlattım ve para karşılığında DAIŞ öldürmeye karar verdik. Başka bir askeri birliğin istihbarat şubesiyle ilişkiye geçtik ve anlaştık.
Hamza: Adamlar bize DAIŞ kellesine 750 Dolar ve komutanlarına da 1500 ila 2000 Dolar ödeyeceklerinin sözünü verdiler. Biz de bu söz üzerine işe başladık ve iyi para kazandık.
Casım: Anbar, Ramadi, Tikrit ve Beci de çok sayıda DAIŞ öldürdük. Üç aydır bu işi yapıyoruz elhamdüllah iyi kazandık. Ailelerimizin durumu iyi, Allaha şükür. Anbar ve Ramadi de 4 tane DAIŞ komutanı öldürdük. Onlarca da sırada savaşçı.
Zerdeşt Boti: Korkmuyor musunuz?
Hamza: Nasıl korkmuyoruz? Sen gel bize sor. Adamı öldürene kadar belki biz on defa ölüyoruz. Ama parası iyi. DAIŞ oldukça bize de ekmek çıkıyor. Allah bizi korusun.
Casım: Korku, bize işimizi düzgün yapmamızı sağlıyor. Elhamdüllah, aşiretimiz geniş ve büyük bölümü DAIŞ'la beraber. Çoğu zaman silah kullanmadan adamı ya boğazlıyoruz ya da yemeğine zehir koyup öldürüp kellesini alıyoruz. Bazen de daha önce ölmüş birinin kafasını alıp götürüyoruz ve paramızı alıyoruz. Kim ne bilsin. Yabancı savaşçı şimdiye kadar 6 kişi öldürdük. Onlara ulaşmak biraz zor. Genelinde Irak'lı DAIŞçı öldürüyoruz. Bunları öldürmek daha kolay.
Zerdeşt Boti: Aileleriniz biliyor mu yaptığınız işi?
Casım: Para karşılığında adam öldürdüğümüzü ve DAIŞ öldürdüğümüzü bizden başka kimse bilmiyor. Ailelerimiz bilse biz belki bir saat yaşamayız. DAIŞ bizi mıntıkada hemen öldürür. Ailelere de fazla para vermiyoruz ki soru sormasınlar. Bazen eve gidince hediyeler alıyoruz, onlar da mutlu oluyor. Ama eskisinden daha iyi yaşıyorlar çocuklar.
Zerdeşt Boti: Ne zamana kadar bu işi yapmayı düşünüyor sunuz?
Casım: (gülerek) Ömrümüzün yettiği kadar. Allaha şükür ediyoruz. İnşallah DAIŞ uzun kalır ve biz de para kazanırız.
Hamza: (hemen araya girerek) Duyduğumuza göre Kürtler daha fazla para veriyormuş, öldürülen DAIŞ ve komutanına. Musul ve Kerkük tarafına geçip burada çalışmayı düşünüyoruz. DAIŞ'ın kaçırdığı kadın ve kızların aileleri ile Peşmergeler iyi para veriyormuş. Sıradan DAIŞ için 1000 Dolar veriyorlarmış. Bu doğruysa oraya gidip çalışacağız. Akrabalarımızdan güvendiğimiz kişiler de var. Onları da alırız yanımıza ve inanın hergün onlarcasını öldürürüz. Ezidi zengin aileleri daha fazla veriyormuş.
Ebu Ubeyd: Duyduğumuz doğru çıkarsa tüm işimizi bırakır Musul, Şengal ve Kerkük'te DAIŞ peşine düşeriz. Bu ülkede herkes ekmeğini bir şekilde kazanıyor ve Allaha şükür kimsenin namusuna göz dikmiyoruz. Her öldürdüğümüz DAIŞ'a da El fatiha okuyoruz. Elhamdüllah Müslümanız.
Casım: (gülerek) Amerika asker göndereceğine bize para versin, biz onlar için öldürelim. Esad para verse onun için de öldürürüz. Allah bize uzun ömürler ve cesaret versin, inşallah (Odada bulunan herkes bir ağızda ''inşallah'' diyor).
No comments