Serekanîye’de aynı senaryo: Çeteler Türkiye tarafından geldi!
MEHMET NURİ EKİNCİ
SERÊKANİYÊ – DAIŞ çetelerinin Til Temir ve Asuri köylerine saldırısının üzerinden 20 gün geçti. Til Temir saldırısından sonra çetelerin saldırdığı Serêkaniyê deki Til Xenzir saldırısı da birinci haftasını doldurdu. Savaşın sürdüğü Serêkanîyê’deki Til Xenzir cephesine gittik.
Savaş cephesinde duyduklarımız ve gördüklerimiz Serêkanîyê’deki savaşın da Til Temir çete saldırı öncesinde olduğu gibi bir zemin hazırlandığı ve çetelerin bu zemin üzerinden Til Xenzir’deki YPG güçlerine saldırdığına işaret ediyor. Zira Kobanê’de çetelerin yenilgisinden sonra Til Hemis ve Til Berak’ta YPG’nin büyük başarılarının ardından çeteler savaş cephesini genişleterek ömrünü uzatmak istiyor.
Til Temir ile Serêkanîyê, birbiri ile bağlantılı arazide sınır iki şehir. İkisinin de stratajik önemi var. Ancak coğrafik olarak Til Temir, Hesekê, Dirbesiyê, Serêkanîyê ve Zergan (Ebu Raseyn) şerihleri arasında olması, Asuri-Süryani, Arap ve Kürtlerden oluşan özelliklerinden dolayı çeteler öncelikle Til Temir işgali ile başlamak istedi. Til Temir’den Serêkanîyê’ye şimdi geniş bir hat üzerinden çatışmalar devam ediyor.
Savaş izlerinin halen çok canlı göründüğü Serêkaniyê’den çıktıktan sonra hızla tarihi Til Xelef’i de geride bıraktık. Önümüzde uçsuz bucaksız çöldeki asfalt yol var. Yolu takip ederek, savaş cephesine doğru gidiyoruz. Doğanın yeşile büründüğü Rojava’da bahar havası her yerde buram buram kokuyor.
Ancak halkların baharını yaşadığı Demokratik özek kantonları kara kışa çevirmek isteyen işbirlikçi ve hain odaklar, insanlık düşmanı çeteler ile el ele vererek saldırı üstüne saldırılarına devam ediyor.
‘Bu savaşı kim yürütüyor biliyoruz’!
Bir yandan halkların mozaiğini andıran şehri gözlüyor, diğer yandan sınırların böldüğü Kürdistan coğrafyasını izliyorum. Biraz daha uzaklaştığımda bir bütün gibi görünse de düşmanlarca Serêkaniyê ve Ceylanpınar olarak ikiye ayrılan şehrin orta yerinde, teller, mayınlar ve hendekler kazıldığı göze çarptı.
Savaş cephesine doğru hızla giden aracımız bir süre sonra sol tarafa, savaşın sürdüğü Til Xenzir yönüne doğru sapıyor. Çölde onlarca köyün bulunduğu alanda aylardır savaş sürüyor. Ona rağmen halk yerlerini bırakmadan köyünde toprağı üzerinde kalmayı tercih ediyor.
Daha ilerde ise Ceylanpınar etrafında Suriye’deki savaştan kaçan göçmenler için kurulu bulunan mülteci çadır kenti göze çarpıyor. Birlikte cepheye yol aldığımız Newroz adlı Tev-Dem yöneticisi, “Türk devleti onları çete olarak eğitip tekrar geri gönderiyor” diyerek Türk devletinin Rojava ve Suriye’de oynadığı kirli oyunlara dikkat çekiyor. Ve ardından Türk mülteci kampından bazı insanların Serêkaniyê’ye geldikten sonra şehirde yaşanan karışık olayları örnekliyor.
Serêkanîyê asaiş yöneticilerinden Xebat ise, “şehir içinde bazı insanlar bilinçli bir şekilde halk arasında panik yaratmak istiyorlar. Bu şekilde daha önce çetelerin Serêkanîyê den alamadıkları sonucu bu şekilde halkı göçe zorlayarak sonuç almak istiyorlar. Bunların kim olduklarını ve kimlerle bağlantıda olduklarını biliyoruz” sözleri ile Newroz adlı yöneticinin sözlerini destekliyor.
YPJ karargâhındayız!
Çok büyük çatışmaların yaşandığı savaş cephesine ulaştığımızı etraftaki toprak yükseltilerinden anlıyoruz. Biraz sonra aracımız sola saparak birkaç evin bulunduğu YPJ karargahına doğru gidiyor. YPJ güçlerinin de nokta olarak kullandığı birkaç köy evinden oluşan karargahın girişinde YPJ cephe ve eyalet yürütmesinden yöneticiler ve YPJ savaşçıları karşılıyor gurubumuzu.
Selamlaştıktan sonra içeri davet ediliyoruz. Ancak biz görünen bir yerden savaşın sürdüğü alanı görmek istediğimizi söylüyoruz. Birkaç YPJ savaşçısının ağır silahlarla nöbet tuttuğu yüksek bir yere çıkarak savaşın sürdüğü alanı takip etmeye tanımaya çalışıyoruz. Kuzey tarafımızda bulunan bir köy yerinde YPG savaşçılarının mevzileri, onun ötesinde ise DAIŞ çetelerinin bulunduğu tepe göze çarpıyor. Sol tarafımızda ise boydan boya Türk devletinin sınırlara döşediği ihanet tel ve kanalları göze batıyor. Uzaktan çetelerin birkaç gün önce ağır silahlarla saldırdığı tepe ve kara bayrakları gözüküyor. Türk sınırının nerdeyse 500 metre mesafesindeki tepeye çeteler büyük patlayıcılar yerleştirerek ek ancak tepeye ulaşabildiklerini öğreniyoruz.
Tepeye birkaç yüz metre mesadeki Türk sınır hattının her birkaç yüz metredeki nöbetçi kulübesi, karakol ve kazılan hendeklere bakılırsa bu sınırlarda çetelerin sınırdan yardım almadan bir saldırı girişiminde bulunması imkansız gibi görünüyor.
Tüm görüntü, delil ve tanıklara rağmen son Til Xenzir saldırısında da çetelerin Türk devletinin yardımı ile saldırı yaptığını YPJ komutanları ifade ediyor. Türk askeri ve çetelerin ortaklaşa gerçekleştirdikleri saldırının görüntü ve resimlerinin ellerinde olduklarını söylüyorlar. Tepede bize eşlik eden ve savaş cephesinin mevzilenmesini gösteren Tekoşin adlı cehpe komutanı o gece yaşananları arada bir anlatarak, “Türk devleti çetelere yeni bir zafer bağışlamak istedi. Ama kursağında kaldı” diyerek yaşananlara dikkat çekiyor. Arada konuştuğumuz YPJ’li savaşçılar da Türk devletinin çetelere verdiği desteği teyit eden bilgiler verdiler.
‘Cepede çayın tadı bir başkadır’
Bir süre daha savaş cephesini izledikten sonra nöbet yerinde bıraktığımız Tekoşin adlı YPJ savaşçılarına başarılar araçlarımızın bulunduğu yere dönüyoruz. Çiçek Xemgin adlı YPJ adlı cephe komutanı çayın hazır olduğunu söyleyerek içeri davet ediyor. Bir yandan YPJ savaşçılarının hazırladığı nefis çayı yudumluyor diğer yandan yaşanan çatışamaya ilişkin yaşananları öğrenmek için peş peşe soralar soruyorum.
Bir evin balkonunda çaylarımızı yudumlarken, içinde oturduğumuz evin bahçesindeki terli toplu oluşunu izlemeye çalışıyorum. YPJ li savaşçılarının savaş koşullarına rağmen evi düzenli ve oldukça bakımlı tuttuklarını, temizliğe ise son derece özen gösterildikleri dikkat çekiyor. Evin içini merak ederek evin içine de göz atıyorum. Aynı temizlik ve dizayn evin içinde var. Duvarlarda Kürt Halk Önderliği Abdullah Öcalan ve şehitlerinin resimleri asılı duruyor. Bu temizlik ve düzen bir kültür olayı olduğunu ve verdikleri mücadelelerden bağımsız olmadığına anlamakta zorlanmıyorum.
‘Bu savaşı DAIŞ çeteleri Türk devletinin yardımı ile yürütüyor’
Evin içine de göz gezdirdikten sonra tekrar çay içilen yere dönüp sohbete devam ediyoruz. Genç YPJ savaşçılarına göre daha tecrübeli olan Avaşin adlı YPJ savaşçısı yumruklarını sıkarak “bu savaşı Türk devleti bizimle yürütüyor. DAIŞ çeteleri Türk karakollarından hazırlanılıp arkadaşlarımızın üzerine gönderdiler’ diyerek Türk devletinin halen çetelere yardım ettiğine dikkat çetiyor. Avaşin adlı YPJ komutanın tespitleri daha önce Türk devletinin çetele yönelik verdiği desteği doğruluyor.
Avaşin adlı YPJ komutanı Til Xenzirde yaşananlara ilişkin anlatımları şöyle, ‘çetelerin geldiğini erkenden fark ettik. Sabaha karşı da çatışma başladı. Tepe Türk karakollarının karşısında olduğu için, tüm keşif ve istihbarat bilgileri oradan verildiğini tespit ettik. Çatışmaya gelen çetelerin bir kolu karakoldan ayrılarak tepeye geldiğini gördük. Çatışma başladıktan sonrada karakol ve mevzilerden üzerimize ateş atıldı. Özellikle uzun menzilli silahlarla suikastlarla arkadaşlarımız vuruldu. Sıkıştırdığımız çeteler sınırdaki karakol altında mevzilenip üstümüze ateş attı. Biz karşılık verip onları etkisiz kılınca sağ kalanlar karakola sığındı. Çatışmada yaralanan çeteler Türk askerinin araçları ile sınırdan alındı. Tüm bu çatışmanın görüntüleri bizde var. Kimse Türk devletini bu çete saldırısının dışında tutamaz. Biz tüm şehitlerimizin sorumlusu bu çetelerle işbirliği yapan Türk devleti olarak görüyoruz. ‘
Avaşin çatışma gecesini anlatırken öfkeleniyor ve yer yer yumruklarını sıkarak ‘çetelerden mutlaka hesap soracağız diyerek öfkesini dile getiriyor. Ve ekliyor, ‘intikam alacağımızı herkes görecek’ diyor. Avaşin ve diğer YPJ savaşçıları ile sohbetimizi bitirdikten sonra hatır isteyip YPG güçlerinin olduğu yere gidiyoruz.
Babalar oğulları ile cephede
YPG karargahına ulaştığımızda bir yandan savaşçılar silah ve teçhizatlarını temizliyor diğer yandan sağda solda günlük ihtiyaçları karşılamaya çalıştıklarına tanık oluyoruz. Evin balkonunda ise kafasındaki kırmızı kefyesi ve orta yaşı ile bir YPG savaşçısı ise oturmuş etrafı olanları izliyor. İsmin Hasan olduğu öğrendiğim kişinin Arap olduğu, bir oğlunun çatışmalarda şehit düştüğü, bir oğlunun da YPG saflarında olduğunu öğreniyoruz. Tercüman aracılığı ile cephede bulunmasının nedenini soruyorum.
60 yaş civarında olan Hasan adlı YPG savaşçısı, DAIŞ çeteleri tüm halkların değerlerine saldırdığını, kendi onur ve toprağını korumak için silahlanarak YPG safları içinde yer aldığını, dini ve insani değerlerine sahip çıkanların mutlaka YPG saflarında yer alması gerekir şeklinde duygularını ifade ediyor. Birkaç kare foto aldıktan sonra cephe yerlerini gezmeye devam ediyorum.
Biraz daha içe doğru gittiğimde Arap Hasan Amca gibi daha birkaç yaşlı insanın daha ellerinde silahalrı ile mevzilerde çetelere pusu kurduğunu görüyorum. Çatışmalar başladıktan sonra her yaştan insan cephede çetelere karşı savaşmak için gelmiş. İki oğlu ile birlikte cepheye gelenlerden biriside Ali adlı bir Asaiş üyesi. Çeteler Tilxenzire saldırdığı gece kale olarak bilinen yerde direniş içinde yer alan YPG’li savaşçılardan birisi de Ali’nin oğlu olduğunu öğreniyorum. Akıbeti henüz belli olmadığı için YPG yöneticileri diğer oğlu ve kendisinin de cephede tutmak istemiyorlar. Ancak bir saate yakın taştırmalarına rağmen Ali bir türlü cepheyi bırakıp Asayiş ve evine gitmeye razı olamadı. Uzun bir aradan sonra evini çocuklarını gördükten sonra tekrar cepheye geri gelebilsin diyerek Ali adlı baba birazda zorlayarak arabaya bindirilip geri geldik.
Cepheyi bırakıp geri gelmeye bir türlü ikna olmayan Ali adlı baba, ben geldim ama akşam yine buraya dönerim diye kararlı olduğunu ifade ediyordu. Ali adlı babayı ikna etmeye çalışan YPG ve Asiş güçlerinin tartışmaları neredeyse yol boyunca devam etti. Bir yandan tartışmaları dinliyor, diğer yandan cephede gördüklerimi kafamda canlı tutmaya çalışıyorum.
Yol uzun ama yolcu kararlı. Geceye henüz birkaç saat vardı. Ovayı ikiye bölen sınırlarsa biraz sonra gölgeler altında yok olup gidecekti. Kürdün tarihinde bir kara leke olarak duran sınırlarsa anlamsızlığı ile orada duracaktı.
ANHA
No comments