Breaking News

Büyük Acılara rağmen Şengal’i bırakmıyorlar

ŞENGAL – Şengal’deki Êzîdî kürtler, DAIŞ çetelerinin katliamlarından dolayı dağlarda büyük acılar içinde yaşıyor. Hala o korkuyu kalplerinde taşıyan Şengal halkının o günleri unutmaları bir hayli zor. Êzidilerin kaçarken yollarda bıraktıkları, acının ve eziyetin doruklarını gösteriyor.
Şengalli çocuklar kendilerini oyunlardan mahrum bırakmıyorlar, lakin oyunları da bir başka renkte göze çarpıyor.
Çöl kumunun fazlalığından yol kenarında bozulmuş otomobiller, sağa sola savrulmuş giysiler, ölümüne kaçışın yaşandığı bu topraklardaki ihtiyaçlar, bu acının gerçekliğini gözler önüne seriyor...
Şengalli Êzidilerin göç sırasında bozulan otomobillerindeki eşyalarını alamadan kaçmaları gerekiyordu. Bu yüzden eşyalarını alamadan kaçtılar. Bu yüzden yol kenarında bozulmuş otomobillerin etrafında giysi, çamaşır v.b. birçok temel ihtiyaç malzemesi görmek mümkün.
Öte yandan Şengal Dağı’nda çocuklar ve yaşlılar arasında gerçeküstü korku hikayelerinin dolaştığı da görülüyor.
Çocuklar, DAIŞ çetelerini ‘Sırtlan’ ve ‘yarasa’ olarak anarken dedeleri şöyle devam ediyor: ‘’Onurumuzla ölelim, ama DAIŞ çetelerinin eline düşmeyelim. Açlık ve susuzluktan ölelim, ama onlara esir düşmeyelim.’’

Dağlardaki çadırlarda Êzidilere ait birçok farklı türden masallar anlatılıyor. Êzidi dedeleri diyaloğun kutsallığından sözediyor sık sık. Ve her an yurtlarından uzak kalma korkusuyla beraber yaşıyorlar.
Şengalli kadınlar kayıp çocukları için ağlıyor ve ağıt yakıyorlar. Kızlar ise akranlarının başına gelenler için acı içindeler. Gençler imkansızlıklardan dolayı savaşamamanın verdiği öfke ve sabırsızlık içindeler.
Kadın ve çocuklarda bu kaçışın, korkunun izlerini bedenlerinde görmek mümkün. Çoğu yaralı, Çok uzun yolları yürüyerek gelmişler, ayakları kanlar içinde.
55  yaşındaki şeker hastası Şengalli kadın Edûle îbrahîm’in yürümekten ayaklarında ciddi yaralar oluşmuş.
Edûle göç hikayesini şöyle anlatıyor. ‘’DAIŞ çetelerinin korkusundan Şengal dağı’na ulaşana kadar kaçtım. Bu göç  şeker hastalığım dışında ayaklarımda ağır yaralara sebep oldu.’’
Acı içinde konuşan Edûle ‘’Şengal Dağı’ndan çıkmak benim için çok zor olacak. Burada doktor ve ilacın yokluğu, hastalıklarımızdan ve yaralarımız için buradan çıkmaktan başka çaremiz yok. Eğer doktor ve ilaç gelirse Şengal Dağı’nı asla terk etmem.’’
55yaşındaki kadın tüm çabalarına rağmen içindeki korkuyu atamıyor ve şöyle devam ediyor. ‘’ Aracımız yok. Bir tane bulsak bile tekrar yolda kalmaktan korkuyorum. Öyle olursa ayaklarımdaki yaralar kötüleşir.’’
Şengal’e yardım Dünya basının gündeminde gereken yerini almış. ANHA haber ajansı havadan atılan yardım paketlerinin yere düşerken içindeki yardım malzemelerin zarar gördüğüne ve bu anda köylülerin eli boş döndüklerine dikkat çekti. Bu anlamda yardımların Şengal halkına bir faydası dokunmuyordu.
Yardım almak için 2 km dağlardan ve ovaları aşarak gelen Şengalli çocuklar mutluluk yerine moral kaybı yaşıyorlardı.
 
Şu an Şengal ;Dağı’nda kalan Êzidi kürtler şöyle diyor. ‘’ Böyle bir yardımı istemiyoruz. İhtiyacımız olan yardım malzemeleri gözümüzün önünde patlıyor ve boş kartonlara dönüyor. Bu konuda neen böyle duyarsızlar? Eğer gerçekten bize yardım etmek istiyorlarsa bize dağa iniş yapabilen uçaklarla yardım etsinler. Fakat bizi önemsediklerini sanmıyorum. Çünkü bize ilişkin menfaatleri de bitmiş.’’
Her çadırda mülteciler radyo dinliyor. Çünkü radyo Şengal’in durumunu öğrenmek için en önemli yol.  Başarı haberleri onları sevindiriyor, umut veriyor. Çetelerin ilerleyişini duyuran kanallardan uzak duruyorlar.
Her an radyo başındaki dedeler şu soruyu soruyorlar. ‘’ Birleşmiş Milletler (BM) bizim için ne yapabilir? Amerika ne zaman yardıma gelecek? Ne zaman HPG ve Şengal Direniş Birlikleri kutsal Şengal’i kurtaracaklar? Bütün Dünya devletlerinin bize yardım edeceğine inanıyoruz. Çünkü biz barış isteyen tarafız.’’
Dağlardaki köylerde yaşayan yurttaşlar televizyon aracılığıyla Şengal ile ilgili tüm bilgilere ulaşabiliyorlar. Bir yandan Şengal ile ilgili haberler ile acı çekiyorlar, bir yandan da tüm Kürdistanî güçlerin ve Dünya’nın onlara yardım etmesi umut kaynakları oluyor.
Şengalli çocuklar dağlardaki yeni yaşamların yeni oyuncaklar bulmuş durumdalar. Ekmek ve yemek pişirmek için gerekli ateşi yakmak için çölden getirdikleri tezekleri yakıyorlar. Yolcuları gördüklerinde ‘Sigaran var mı?’ diye soruyorlar. Sigara içtiklerinden dolayı değil. Anne ve babaları için istiyorlar. Çocuklar siyasi konulara da katılmış durumda. Sohbet ve tartışmalarında ‘El-Maliki, DYA, Bölgesel hükümet gibi sözcüklere rastlamak mümküm.
Şengal halkı her an on yıllardır beraber yaşadıkları Sünni komşularının ihanetini konuşuyorlar. Êzidi bir genç, en büyük ihanetin İslam adı altında Êzidilere yapıldığını belirtti. Gençler Sünni Araplardan intikam alacaklarını belirtiyorlar.
Dağın tüm acı ve zorluklarına rağmen onlar kutsal topraklarında kalmakta ısrarlılar. Onlar çaresizlikten evlerini bırakıp yüzlerini dağlara çevirdiler. Ve bu dağlardan gitmeyi istemiyorlar. Şengal’în kurtuluşunu bekliyorlar. Dönüş umutlarını koruyorlar.
Onlarca genç Şengal Direniş Birlikleri’ne katılıyorlar. Onlar bunu çok iyi biliyorlar ki ülke olmadan yaşanmıyor. Gençler ‘’ Şengal’i kurtaracağız. İŞİD çeteleri kutsallarımızı ayaklar altına almaya çalışıyor. Biz kutsallarımızı korumak için savaşıyoruz, savaşacağız. Eğer bu uğurda ölürsek şehit olacağız. Tarih sayfalarında direnişimiz ve fedakârlığımız yer alacak.
STALİN OSO-ANHA

No comments