Breaking News

AMUDÊ’DE CANLAR YANARKEN

Amûde'de 13 Kasım 1960 yılında, Amudê sinemasında 500 civarında ilk öğretim öğrencisinin bulunduğu sırada “Geceyarısı suçlaması” isimli filmin gösterimi sırasında bir yangın çıktı. Bu yangın sırasında 500 öğrenciden 283 ü yanarak, can verdi.
O gün Amudê’de bulunan ilkokulların tümünde müdürlerin talimatı ile ilkokul öğrencileri Amudê’nin tek sinemasına götürüldü, Amaç ise Fransızlara karşı devam eden Cezayir bağımsızlık savaşına destek vermek. Sinemada toplanacak paralar, Cezayir'e gönderilecekti. Çocuklar, kendilerini oradan bekleyen bir yangından habersiz olarak, 150 kişilik salona 500 kişi, itiş kalkışla dolduruldular. Çoğu ilk defa bir film görecekti. Belki de çoğu hayatında sinema ismini bile ilk defa duyuyorlardı.
Salonda yükselen bağrışmalar, çığlıklar, yükselirken, sinemanın motor bölümünde bir uğultuyla alevler yükselmeye başlıyor. Çoğu tahtadan yapılan sinema salonu kısa sürede yangın nedeniyle çöküyor ve 283 öğrenci, halktan birkaç kişinin bütün uğraşlarına rağmen kurtarılamıyor ve hayatını kaybediyor. . Suriye rejim yetkilerinin yangından sonra hemen gelip hiçbir şey yapmadan,“ Bu bir kaderdir. Yapılacak bir şey yok” açıklamalarında bulunmuş ancak Kürtler, yaşanan yangının BAAS rejimi tarafından bilinçli olarak yapıldığı inancı hiçbir zaman değişmedi.
Amudê Sinemasının yakılmasıyla 1950'li li yıllarda, çıkartılan kanunlar arasında bir paralellik yaşanmaktadır. Türkiye’de uygulanan politikaların bir benzeriyle Kürtler, her alanda boğulmaya çalışıldı. İlk önce isimleri yasaklandı. İş yeri, bölge vb. isimlere Arapça zorunluluğu getirildi. Bunları yerine getirmeyenler ya yüklü bir para cezasına çarptırıldı yada cezaevine atıldı. Ardından “Arap Kuşağı” projesi devreye konuldu. Mahmuri yani arazileri su altında kalan Araplara bir iskân oluşturmak amacıyla on binlerce Arap, Derik’ten Serêkani arasında bulunan Cizre bölgesindeki Kürtlerin topraklarına yerleştirildi. Kürtlerin tarlaları malları zorla alınarak, onlara verildi. Amaç Kürtleri oradan çıkartıp, bölgeyi Kürtsüzleştirmekti.
Arap kemeri; Kuzey Kürdistanı Batı Kürdistandan ayıran Türkiye-Suriye sınırına Arapları yerleştirerek Kürtlerin nüfussal olarak birbirinden ayrılması amacını hedeflemekteydi.  Kürtlerin Kimliklerine Arap olduklarını yazdırmaması halinde toprakları ve köylerinin ellerinden alınarak Arap yerleşimcilere verilmesi gibi uygulaması sistemli olarak hayata geçirilmiştir. Günümüzde Cizre Kantonundaki Kürtlerin ellerinden alınarak Arap göçmenlerin yerleştirildiği topraklar büyük bir toplumsal sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Devrimsel bir sürecin yaşandığı Rojava’da özellikle de Cizre Kantonunda bu durum hassasiyetini korumakta ve her an bir provakasyona açık hale getirilerek bir Kürt-Arap çatışmasını da ortaya çıkaracak bir potansiyele sahiptir.
Mehmet Özcan
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com - www.lekolin.org - www.lekolin.net – www.lekolin.info

No comments