Breaking News

Destîna Gulaber

15 Eylül’de faşist IŞİD çetelerinin saldırısıyla başlayan Kobanê Savaşı üçüncü ayına girdi. İki ayı aşkın bir süredir Kobanê halkı ve Rojava Devriminin özgürlük ve savunma gücü YPG-YPJ kuvvetleri söz konusu faşist ve soykırımcı saldırıya karşı direniyor. Bu direnişe tüm Kürt halkı ve demokratik güçler de çok önemli bir destek veriyor. Direniş kendi etrafında küresel düzeyde faşizme karşı bir Demokrasi Cephesi yaratmış bulunuyor. YPG-YPJ güçleri ile Güney Kürdistan Pêşmergeleri ve ÖSO birlikleri arasındaki ittifak da bu temelde gerçekleşmiş oluyor. ABD öncülüğündeki koalisyonun direnişe desteği de bu temelde gerçekleşiyor.
Kobanê direnişinin atmış günü aşarak üçüncü ayına girmiş olması mucize gibi bir şey. Neden? Çünkü, gerçeği söylemek gerekirse içinde olanlar da dahil hiç kimse direnişin bu kadar uzun süreceğine inanmıyordu. Saldırıyı başlatanlarsa iki günde, bilemedin bir hafta içinde Kobanê’yi düşürüp tümden ele geçireceklerini hesap ve umut ediyorlardı. Fakat yanıldılar. Küçük gördükleri ve yeteneklerine inanmadıkları Kürtler, onlara tarihin en büyük dersini verdi. Küresel insanlık da başta uzun süre seyirci kalsa da, Kürt direnişinin özgür insanlığa katkılarını görünce giderek destek verme eğilimine girdi.
Şimdi yaşanan direniş Kütler açısından da, insanlık açısından da kıvanç verici bir temelde ilerliyor. Direnişte yeni ve önemli siyasal ve askeri gelişmeler ortaya çıkıyor. Denebilir ki, “1 Kasım Dünya Kobanê Günü” ile birlikte bölgedeki her şey değişmiş durumda. Çünkü, bu durum Kürtler üzerindeki küresel inkarı ortadan kaldırdı. Dünya genelinde yeni bir cepheleşme ve ittifak düzeni ortaya çıkardı. Artık bölgedeki hiçbir şey Kobanê direnişinden önceki gibi değildir ve böyle bir dönüş de olamaz. Bölgedeki ilişki ve ittifaklar yeniden karılıyor ve bu durum yeni bir Ortadoğu’nun oluşmasına doğru yol alıyor.
Kürtler açısından şu söylenebilir: Artık yeni ve demokratik bir Ortadoğu Kürtsüz asla var olamaz. Böylece yirminci yüzyılın ilk çeyreğinde yok oluş sürecine alınan Kürtler, yirmi birinci yüzyılın ilk çeyreğinde insanlığın yükselen güneşi oluyor. Yeni ve demokratik Ortadoğu’nun öncü kurucu öğesi haline geliyor. Kürt Ulusal Kongresi temelinde Kürtlerin demokratik birliğinin zemini sağlamca döşenmiş bulunuyor. Kürtler için küresel ilişki ve ittifakların önü ardına kadar açılmış hale geliyor.
Küresel inkar kırılıp Kürt birliği ve uluslar arası ilişkilerinin önü tamamen açılırken, bölgenin kültürel soykırımcı ve sömürgeci güçlerinin Kürt inkarını devam ettirmekteki ısrarları sürüyor. Bu noktada İran Devleti fazla ses çıkarmaz ve büyük olasılıkla gelişmeleri anlamaya çalışırken, Türk Devleti ve AKP Hükümeti adeta yavuz hırsız misali Kürtleri suçlayarak onlardan geri adım atmalarını istiyor. Belli ki AKP Hükümetinin bu tutumu nafile ve tehlikelidir. Çünkü demokratik Kürt yükselişi karşısında durmak hiç kimseye yarar getirmez. Dolayısıyla bunda ısrar edenler çok geçmeden kendi kendilerine ne kadar tehlikeli bir kuyu kazmış olduklarını görürler.
Kobanê direnişi öyle bir noktaya geldi ki, karşısında hiçbir güç duramıyor. Karşısında duranlar hemen insanlık vicdanında lanetleniyor. Dolayısıyla özünde karşıt olanlar bile görünüşte direniş yanında durarak ondan faydalanmaya çalışıyor. Herkes Kobanê direnişinin yarattığı olumlu etkiden biraz pay kapmaya çalışıyor. Bu nedenle AKP’nin karşı durmaya çalışması sadece kendini bitirir. Kürtlerle demokrasi ve kardeşlik temelinde birlik oluşturamayan bir Türkiye’nin bu dünyada hiçbir geleceği olamaz.
Böyle önemli siyasal gelişmeler yaratmış olan Kobanê direnişi askeri bakımdan da önemli gelişmeler yaratıyor. Faşist IŞİD saldırıları durdurulup kırılmış durumda. Artık IŞİD çeteleri ilerleyemiyor. Şimdi taktik saldırı ve ilerleme sırası direniş güçlerinin eline geçmiş bulunuyor. Kobanê’den gelen haberler YPG-YPJ güçlerinin artık daha aktif olduğunu ve şehrin önemli bir kısmını IŞİD’den geri aldığını gösteriyor. Dolayısıyla direniş güçleri şimdi daha umutlu ve güvenli hareket ediyor. YPG Karargahından yapılan açıklamalar direniş güçlerinin hızla ilerleyeceğini gösteriyor.
Daha da önemlisi, YPG Karargahı artık gerilla taktikleri uygulayabilecek bir konuma ulaştıklarını ifade ediyor. Bu durumda şimdi artık savaş sadece Kobanê içinde ve savunma mevzilerinde sürmüyor. Bir yandan Kobanê içindeki savunma savaşı etkin olarak sürdürülürken, diğer yandan YPG-YPJ birlikleri kırsal alanda gerilla harekatları düzenliyor. Halep- Til Ebyad yolunu YPG güçleri kesip denetime alırken, Til Ebyad- Kobanê yolunu da sık sık işlemez kılıyor. Kırsalda birçok alanın YPG-YPJ güçlerinin kontrolünde olduğu belirtiliyor.
Kuşkusuz bu durum önemlidir ve YPG’nin gerilla yapar hale gelmesi savaşın gidişatını değiştirecektir. Bu konuda AKP Hükümetinin çetelere desteği de ciddi bir sonuç vermeyecektir. Kaldı ki IŞİD ile ittifak AKP için gittikçe astarı yüzünden pahalı hale gelmiş bulunuyor. Çünkü, gün geçmiyor ki bu konuda yeni bir bilgi ortaya çıkmasın. Eskiden Musul’da kalan elçilik personelinin operasyon gücü olduğu söylenirdi. Şimdi ise Kobanê’ye dönük IŞİD saldırılarını Süleyman Şah Türbesindeki Türk özel kuvvetlerinin planladığı ve yönettiği söyleniyor. AKP mevcut politikalarını sürdürüp Kürt düşmanlığı yaptıkça hep bu tarzda ifadelere maruz kalacaktır.
Elbette Kürdistan, Bölge ve dünyada bu kadar tarihi gelişmelere yol açın bir direniş bedelsiz yürütülmemektedir. Kobanê ve Rojava direnişi güç eşitsizliği de değil, her türlü teknik güce karşı Kürt yurtseverliğinin göğüs germesi temelinde yürütülmektedir. Bu da büyük kahramanlıkları ve tarihsel destan yazmaları ortaya çıkarmaktadır. Kürtler her gün onlarca şehit ve yaralı vererek bu zorlu direnişi geliştirmektedir.
Kimler kahramanca savaşıp şehit düşmedi ki geçen iki ay içinde!? YPG-YPJ’nin yüzlerce şehidi ve yaralısı var. Bunların her biri diğerinden kahraman! Gerçekten tarihin en büyük fedailik ve kahramanlık hareketi yaşanıyor. Büyük Zindan Direnişçiliği gerillada doruğa ulaşmış bulunuyor. Tarihin şen çocukları en büyük özgürlük destanını yazıyor. Arîn fedailiği ve Diyar kahramanlığına her gün yenileri ekleniyor. Bunlardan biri de Ekim ayının son haftasında şehit düşen Destîna Gulaber adlı takım komutanı oluyor.
Destîna Gulaber adlı Kandil’in tombul kızı, Kobanê’nin tarih yazan büyük kahramanlarının en sonuncuları arasında yer alıyor. Kandil’de başlayan mütevazi yaşam, Kobanê’de ölümsüzlük mertebesine ulaşıyor. Daha küçük yaşta olmasına rağmen, 2000 yılında Kandil’in gerilla güçlerinin eline geçmesinden heyecan duyarak gerillaya katılan o günün Gulaber’i, Kobanê’nin IŞİD faşistlerine geçit vermeyen Komutan Destîna’sı oluyor. Destîna komutasındaki bir takım kadın gerilla gücü, IŞİD’in gün boyunca her türlü tekniği kullanma temelinde saldırı sürdürmesine rağmen savunduğu binayı terk ve teslim etmiyor. Çaresiz ve başarısız kalan faşist IŞİD çeteleri, çareyi tüm binayı havaya uçurarak direnişçileri katletmekte buluyor. Böylece özgür kadın iradesi karşısında küçüldükçe küçülüyor.
Destîna, Kürdistan özgürlük gerillasının fedailik ve kahramanlık özünü ifade ediyor. Kürt kadınının özgür yaşam tutkusunun ve yenilmez iradesinin sembolü oluyor. Kadın gerillacılığının ulaştığı kahramanlık ve direngenlik düzeyini gösteriyor. Tüm Kürt kızlarına ve özelde de Kandil ve Başur kızlarına özgürlük için direnme çağrısı yapıyor. Biz inanıyoruz ki, cefakar ve kahraman Kürt kadınları Destîna’nın silahını yerde bırakmayacak! Özgür Kürdistan ve özgür yaşam amacını başararak Destîna’nın rahat uyumasını sağlayacak! Kandil’in afacan kızı Destîna Gulaber şahsında tüm Kobanê direniş şehitlerini bir kez daha saygı ve minnetle anıyoruz!

SELAHATTİN ERDEM-YENİ ÖZGÜRPOLİTİKA

No comments