Gerillalarla Kerkük'e tarihi bir yolculuk
Son günlerde Medya Savunma Alanları ve Güney Kürdistan topraklarında tarihi anlar yaşanıyor. HPG ve YJA-STAR gerillaları, Şengal ve Mahmur’dan sonra bu kez de Kerkük’e gitti. Bu tarihi yolculukta onlarla birlikteydik.
Elbette tarihi günlerin ortaya çıkaracağı tarihi sonuçlar olacak. Ama bu kez Kürtler de o tarih sahnesinde yerini alacak. Kırk yılı aşkındır PKK öncülüğünde süren özgürlük mücadelesinin neferleri ve hep alanlarda olan Kürt halkının büyük sabrı ile bu başarılıyor. Yaşadığımız bu kısa yolculuk bile bunun bir özeti aslında. Özgürlük hareketinin Kürt halkı için ilmek ilmek ördüğü yolu tarihi kazanıma dönüştürmenin çabasında şimdi.
Mahmur’da gerillanın direnişini takip ederken yaşamını yitiren gazeteci arkadaşımız Deniz Fırat’ı 9 Ağustos sabahı Medya Savunma Alanlarında yapılan geniş katılımlı tören ile son yolculuğuna uğurladık. Törende gerilla ve halk biraradaydı. Büyük bir hüznün hakim olduğu törende, direniş için yürekler de bileniyordu.
Aynı günün öğleden sonrasında ise tarihi bir yolculuğa çıkıyoruz. Gerilla Şengal ve Mahmur’dan sonra ilk defa Kerkük’e gidiyordu. Bir taburluk HPG ve YJA-STAR gerillası, Medya Savunma Alanlarından onlarca araçlık konvoy ile yola koyuluyor. Henüz ömürlerinin baharında olan genç gerillalar, tek yürek, nerede olursa olsun Kürt halkını koruyacaklarını belirtiyor. Gerillalar, silahlarını yukarı kaldırarak, Şengal, Mahmur direnişini selamlıyor, slogan atıyor.
Konvoy ilerliyor, dağlar giderek geride kalıyor. Sarımsı bir toz bulutu gibi görünen çöl yakınlaşıyor. Sanki bir kapı açılıyor. Başka bir zamana ya da çağa geçer gibi açılıyor tarihin sayfaları. Çöl, hakikatin bilgisini taşıyan yer. Ortadoğu’nun yitirilen hakikatine yol alır gibi dağ çocukları. Bu yüzden “Ortadoğu’nun hakikati yeniden katledilmek isteniyor. O hakikati yeniden yeşertmek bizim sorumluluğumuz. Çöl yaşam yerine dönüştürülebilir” diyor, gerilla komutanı Tamara. O kadınları düşünüyoruz hep birlikte, vahşette sınır tanımayan çetelerin esir aldığı o sürmeli gözleriyle kadınları. Tamara, “O kadınların özgürlüğü için de gidiyoruz” diyor.
Dersim dağlarında uzun süre gerillalık yapmış olan Ali Haydar ise şimdi de Kerkük’e giden gerillalara komutanlık yapacak. “Biz HPG olarak ulusal bir gücüz, Kürtlere yönelik nerede saldırı olursa orada olacağız” diyor. Verilen kısa molalarda dahi yerinde durmuyor, selam herkese güler yüzüyle karşılık veriyor.
Gerillalar, coşkun bir ırmak gibi dağın kıvrımlı yollarından çöle akıyorlar. Dillerinde Kürt halkını koruyacaklarına dönük sloganlarla. Ellerinde silahları ve sırtlarında çantalarıyla. Yol boyunca Mervan’ın esprileri, Harun’un hiç yorulmadan bayrak sallayıp ısrarla slogan atışı eşliğinde yol alıyoruz. O gencecik yürekler, Kürdistan’ın işgal görüntüleriyle büyüdüler. Genç ömürlerine rağmen her birinin uzun bir hikayesi var anlatacak. Yol, menderesler çizerek akıyor, gerillaların hikayeleriyle çöl yeniden hakikatine kavuşuyor.
Soluk kentler gerillanın gelişi ile renklere bürünüyor. Yollara çıkan halk gerillayı selamlıyor. Uzun süredir bekledikleri yolcular çağları aşmış da gelmiş gibi, büyük bir özlemle haykırıyorlar. Çiçekler, şekerler, mis kokulu reyhan dalları atıyorlar balkonlardan. Kimi tuttuğu gerillaların ellerini öpmeye çalışıyor zorla. Enfal’den bu yana siyahtan başka renk giymeyen kadınlar gözyaşını tutamıyor. Tüm Kürt analarının çocukları için söylediği o sözü yineleyip duruyorlar: “Ez qurbane we me!” Dudaklarında kadim zamanların duaları. Çocuklar gerillayı görür görmez uzakta da olsalar hızla koşuyorlar caddelere. Hevallerinden zafer işaretini öğreniyorlar, acemice yapmaya çalışıyorlar “Heval heval” diye bağırarak. Yaşlı amcalar ellerini kalplerinin üzerine koyarak başlarını eğiyorlar usulca. Gerillaları gören halk, yalnız olmadığının sevincini ve rahatlığını yaşıyor bir bakıma. Zira her şehirde, Şengal’de halkı yalnız bırakan, onları savunmayan KDP peşmergelerine tepkiler çok fazla.
Gerillaların bindiği arabalar böylece çölün kentlerinden bir sevgi seli ile sarmalanıyorlar. Bu birliğe, duygu seline bir ad koymakta zorlanıyoruz. O an bir devrim gerçekleşiyor Güney Kürdistan topraklarında. Böylece son zamanlarda yaşananlarla Güney Kürdistan halkı ile gerilla arasındaki bağların kopmaz bir şekilde sıkılaştığını söylemek mümkün. Gerilla konvoyunun geçtiği YNK noktalarında peşmergeler de selama duruyor.
Gerilla gittiği her yerde halk ile bir oluyor önce. Hiçbir söz etmeden, bir yolculuk bile yetiyor buna. İşte muktedirlerin anlamadığı bir sır da bu. O dağ çocukları bu sırrı kalplerinde taşıyor zaten. Bu özgürlük mücadelesinin yarattığı bir güç ve yayılıyor dalga dalga tüm kalplere.
Yolun belli bir kısmından sonra gerillalar otobüse binerek yolculuğuna devam ediyor. Otobüste gerilla şarkıları söyleniyor, sloganlar atılıyor yol boyunca.
Kerkük’ün yarım saat dışında yine bir topluluk karşılıyor gerillaları. Kısa bir yemek molası ardından yeniden yola çıkılıyor. Beş dakika sonra Kerkük kentinin ışıkları ile yanan petrol kuyuları görünüyor. Ve Kürdistan petrollerinin nasıl talan edildiği üzerine sohbetler yapıyor gerillalar. Bir süre daha yol gidildikten sonra gece yarısı bir sularında gerillalar yerine ulaşıyor. Gerillayı YNK peşmergeleri karşılıyor. Öğleden sonra başlayan yolculuk, dokuz buçuk saat sürüyor. Onca yorgunluk umurlarında değil ama şimdi dinlenme zamanı, Kürdistan’ın onların savunmasını bekliyor, gün ışımasıyla birlikte harekete geçecekler. Zira Kerkük merkezine 30 kilometre uzaklıkta bulunan Beşir köyü civarında YNK peşmergeleri ile DAİŞ çeteleri arasında yer yer çatışmalar sürüyor.
No comments