Suriye’de fiili 3. Dünya Savaşı
AZİZ KÖYLÜOĞLU
HABER MERKEZİ – Artık kim yok ki Suriye’de.
Türkiye, Suudi Arabistan, Katar, DAIŞ, El Nusra, Ehrar El-Şam var.
Suriye rejim güçleri, İran, Rusya, Hizbullah var.
ABD, Almanya, Fransa, İngiltere var.
Kürtler, QSD güçleri var.
Yani kısaca yok yok…
Suriye denklemine her gün yeni güçler dahil oluyor ve her dahil olan güç, yeterince karmaşık olan durumu daha da derinleştiriyor. ‘Üçüncü dünya savaşı’ tezini ispatlayan bu görüntüler, “DAIŞ’la ve terörle mücadele edeceğiz” söylemleri üzerinden bölgeye askeri güçlerini gönderen devletlerin bu dayanağının çok gerçekçi olmadığını açıkça ortaya koymaktadır.
ABD, İngiltere, Almanya, Fransa ve hatta Rusya’nın, “ben DAIŞ ile mücadele edeceğim” iddiası üzerinden Suriye ve Irak’a girmesi, gerçekten sadece DAIŞ ile bağlantılı mı? DAIŞ bu kadar güçlü mü?
Bu kadar devletin bölgeye girmesini sadece ‘enerji koridorlarını kontrol etme mücadelesi’ teorileriyle de değerlendiremeyiz. Zaten bu konuda yeni bir denklem oluşmuş durumda. Türkiye ve KDP’nin yaptığı anlaşmalar çerçevesinde Kerkük ve Güney Kürdistan petrolünün büyük kısmı Türk/AKP devletine resmen beleşten peşkeş çekiliyor. Yine Rojava’da bulunan petrolün zaten dünyaya çıkış noktası yok. Daha çok iç ihtiyaçlar için cüz’i bir kullanım imkanı var. Şu an Rojava’daki petrol kuyularının hemen hemen hepsi durmuş durumda.
İran’ın petrolü ise, Türkiye üzerinden veya deniz taşımacılığıyla oluyor. Suudi ve Katar enerji hatlarının yeni bir rotaya ihtiyacı yok. Bu devletler Mısır ve Müslüman Kardeşler üzerinden çelişkiler yaşamışlardı. Ama son zamanlarda bu çelişkiler Yemen kriziyle yumuşamış görünüyor.
Peki bu kadar devletin Suriye’de ne işi var?
Sebebinin sadece DAIŞ olmadığı gayet açık. Mevcut durum, soğuk savaş dönemini çoktan aşmış durumda. DAIŞ veya farklı terör gruplarından ziyade Suriye, NATO ve Rusya’nın güç ve egemenlik mücadelesinin son derece şiddetli yürüdüğü bir saha haline gelmiş. Bu güç mücadelesinin sonuçlarını şimdiden kestirmek zor. Ama şimdiden bunun kaybedenin bölge halkı olacağını söylemek gerek.
DAIŞ bu kadar güçlü mü?
Eğer DAIŞ’ı başlı başına bir çete grubu olarak değerlendirir ve görürsek, dünya güçleri karşısında DAIŞ çok küçük bir güç. DAIŞ, Ehrar El-Şam ve Cephet El-Nusra gibi grupları kendi yapısı içinde değerlendirmek yanlış olacaktır. Fakat DAIŞ, Ehrar El-Şam, Cephet El-Nusra’yı finanse eden, silah veren güçlerle birlikte bir araya getirdiğimizde ve DAIŞ’ı o güçlerle birlikte andığımızda, DAIŞ, Ehrar El-Şam ve Cephet El-Nusra bölgenin en güçlü çete grupları olurlar.
Türkiye-Suudi-Katar ittifakı yada DAIŞ, Ehrar El-Şam, Cephet El-Nusra ittifakı!
DAIŞ, Ehrar El-Şam ve Cephet El-Nusra Suriye’de en tehlikeli çete grupları. Bunların insanlık dışı yöntemleri ve sivillere yönelik katliamlarının sınırı yok. En son Ehrar El-Şam ve Cephet El-Nusra çeteleri, ellerine esir düşen Devrimciler Ordusu’ndan 3 savaşçısının başını Ezaz yakınlarında kesmişti.
Vahşet uygulamaları birbirine yakın olan bu çete gruplarının ilginç bir ortaklıkları daha var. O da, onları destekleyen ülkelerin de aynı olması. Suudi Arabistan-Türkiye-Katar uzun süredir Suriye’deki savaşa finansör olan ve silah taşıyan ülkeler. Bunu artık bilmeyen yok. Bu ülkeler arasındaki ittifak, çete grupları arasında da ittifakı beraberinde getiriyor.
Suudilerin derdi Ehrar El-Şam ve Cephet El-Nusra’yı meşrulaştırmak
Suudi-Türkiye-Katar ortaklığı, 30 Eylülde Rusya’nın bölgeye dalmasından sonra biraz daha pekişti. 08-10 Aralıkta Riyad’ta yapılması planlanan sözde Suriyeli muhaliflerin toplantısının şifreleri de şimdiden ortaya çıkmaya başladı. Amaç Ehrar El-Şam ve Cephet El-Nusra gibi azılı terör gruplarını meşrulaştırmak. Türkiye bu konuda şimdiden sözde Suriye Ulusal Koalisyonu denilen ama benim Suriye Arap-Sünni koalisyonu olarak tanımlamayı daha doğru gördüğüm grubun başkanı Halit Hoca üzerinden devreye girmiş durumda. SUK’un sözcülüğünü yaptığı Cephet El-Nusra ve Ehrar El-Şam gibi çete gruplarının “Fetih Ordusu” adına Riyad’taki toplantıya katılacağına kesin gözüyle bakılıyor.
Şimdi soru şu: Bu kadar devlet ve güç, bölgede nasıl bir arada olabilir?
Sadece Suriye’ye değil, Akdeniz’e de ciddi güç yığan bu güçlerin ortak noktası, sözde “DAIŞ, Ehrar El-Şam ve Cephet El-Nusra’ya karşı mücadele”. Fakat bu güçlerin bir diğer yanı ise, birbiriyle çelişkili ve çatışmalı olmalarıdır.
Özellikle Rusya ve ABD’nin bölgedeki çıkarları tamamen çelişik.
Peki bunlar bu dar coğrafyada çatışmadan durabilir mi?
Türkiye’nin Rus uçağını düşürmesi, bu çatışmanın ilk kıvılcımı oldu.
Bundan sonra bu devam edecek mi? Bunu zaman gösterecek. Ama ben çelişkilerin derinleşeceğini düşünüyorum.
(aç)
ANHA
No comments