Breaking News

Işid Ve Ortadoğu

Irak-Şam İslam devleti olarak kendisini nitelendiren bu örgütün İslamla uzaktan yakından bir alakasının olmadığı açıktır
Düzgün KAYA
Ortadoğu’da sular bir türlü durulmak bilmemektedir. Yaşananlara bakılırsa pek durulacağa da benzememektedir. Son iki yüzyılda kapitalist modernitenin yarattığı ulus devlet zihniyeti Ortadoğu toplumunu içinden çıkılmaz  sorunlar yumağına çevirmiştir. Bir kanser uru gibi Ortadoğu toplumunun beynine girerek toplumu takatsiz bırakmakta ve tüketmektedir. Bugün IŞİD şahsında Irak’ta yaşananlar da bunun bir örneği olmaktadır. Ulus devletin tek devlet, tek bayrak, tek millet anlayışı İŞİD’le tek mezhebe ulaşarak kan kusmaktadır. Ortadoğu’nun tarihsel toplumsal gerçekliğine, varoluş diyalektiğine taban tabana zıt olan bu anlayış bugün IŞİD’in bayrağı haline gelmiştir.
Irak-Şam İslam devleti olarak kendisini nitelendiren bu örgütün İslamla uzaktan yakından bir alakasının olmadığı açıktır. Suriye’de ve Rojava Kürdistan’ında, yine Irak’ta yaptığı katliamlar, vahşice insanların başlarını kesmeler, rastgele sivil savunmasız insanları öldürmeler bunu açıkça göstermektedir. İslamın Sünni mezhebine dayanarak bunları yapan ancak İslamla ve insanlıkla hiçbir alakası olmayan bu çete örgütünün Musul’u işgal etmesiyle belli bir güce ulaştığı da anlaşılmaktadır. Özellikle 2003 yılında ABD’nin Saddam şahsında Irak’a yaptığı müdahale ve sonrasında  yaşanan istikrarsız durum ve  Şia anlayışının sürekli iktidarda tutulması ve Sünnilerin dışlanması bugün yaşananların açığa çıkmasında önemli rol oynamıştır. Kapitalist modernitenin son iki yüzyıllık Ortadoğu politikaları günümüzde binlerce yıldır birarada yaşamış  ve  halklar, inançlar, kültürler, renkler mozaiği oluşturmuş bu bölgenin toplumunun artık birarada yaşamayacağı bir hale gelmesine neden olmuştur. Bunun en önemli nedeni ulus devlet anlayışının yarattığı tekçi zihniyet yapılanmasıdır. Bu zihniyet yapılanması bugün Irak’ta IŞİD eliyle Arap milliyetçiliğine ve Sünni mezhepçiliğine dayanan bir yapılanmaya dönüşerek başka halklara ve inançlara kan kusturmayı amaçlamaktadır. Dünya’nın birçok yerinden kendisine insan örgütlemekte İslam ve Allah adına bu insanları cihada sürmektedir. Irak’ta belli bazı şehirleri ele geçirmesi ve Arap Sünni halkından herhangi bir olumsuz tepki görmemesi bu örgütün Irak’tan sökülüp atılmasının kolay olmayacağını ve artık Ortadoğu’nun ve Dünya’nın bu örgütle yaşamaya alışması gerektiğini açığa çıkarmaktadır.
Irak bugünkü fiili durumuyla üçe bölünmüştür. Kuzeyinde Kürtler, güneyinde Şia’lar ve orta alanda da IŞİD etkinliğini geliştirmektedir. Irak –Şam devleti olarak sadece Irak’ta değil, Suriye’de de savaşmaktadır ve özellikle Rojava Kürdistan’ında Kürtlere karşı. Suriye’de özellikle Türkiye devletinin politikalarına hizmet eden ve özellikle Rojava Kürdistan’ına saldıran ve Esad rejimini hedeflemeyen IŞİD’in bundan sonra politikaları değişebilir. Irak’ta Şia’lara, Suriye’de Arap Alevilerine yönelik geliştirebileceği saldırılarla Ortadoğu güç dengelerinde İran’la karşı karşıya da gelebilir. Irak ordusundan ele geçirdiği askeri teçhizatla daha etkili saldırılar geliştirebilir. Bölgede nerede, ne zaman patlayacağı belli olmayan bir bomba haline gelebilir.
Ortadoğu’daki bu gelişmelerden en fazla etkilenen halklardan birinin de Kürtler olacağı şüphe götürmez. Kürdistani partiler kendi iç çelişkilerini giderebilirlerse,  Kürtlerin ve diğer halkların yaşadığı çelişkili olarak bilinen bölgelerde etkili hale gelerek IŞİD’den gelebilecek saldırılara karşı burada yaşayan halkları savunabilirler. Eğer IŞİD’in bu bölgelere yönelik çok yoğun saldırıları olursa zaten çok farklı bir alternatif kalmayacaktır. Ama önemli olan Kürdistan’daki tüm güçlerin ortak bir anlayışla demokratik ulusal birliği esas alarak burada yaşayan halkların savunulması için başta ortak savunma gücü olmak üzere her alanda ortaklaşabilecekleri bir zihniyete ve pratiğe ulaşmalarıdır. KCK ve YPG bu konuda açık olduklarını ve gereklerini yapmaya hazır olduklarını yaptıkları açıklamalarla kamuoyuna deklara etmişlerdir. Kürdistani diğer güçlerinde bu çağrıya olumlu cevap vererek  bu konuda üzerlerine düşenleri yapmaları önemli olmaktadır. Çünkü başta Şengal olmak üzere çelişkili olan birçok yerde  halklar IŞİD tehdidi altında bulunmaktadır.
Yaşananlardan da anlaşılıyor ki kapitalist modernitenin ve bölge devletlerinin politikalarını boşa çıkarmanın en etkili yolu Demokratik Ulus anlayışıyla bütün etnisitelerin, inançların ve kültürlerin birarada yaşayabilecekleri bir sistemi oluşturmaktadır. Bunun içinde bütün halkları ve inançları  kucaklayan demokratik-özgürlükçü  bir yaşam anlayışını yaşamsallaştırma mücadelesini yürütmektir. IŞİD vb. örgütlerle mücadele yürütülmenin en etkili yolu da buradan geçmektedir. Yoksa ne Amerika’nın, ne İran’ın ne de Irak’ın bombalarıyla ve silahlı savaşımıyla çözümlenecek bir sorun değildir. 

No comments